CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

DEMİR HOCA

Nevşehir'de yaşamış velîlerden. İsmi Mustafa, babasınınki Ahmed'dir. Nevşehir'in Karasoku mahallesinde 1870 (H.1287) senesinde doğdu. Halk arasında Demir Hâfız veya Demir Hoca ismiyle meşhur oldu. Tahsil çağı gelince Köse Vâiz Medresesinde ilim öğrenmeye başladı. Hocası Hacı Hamdi Efendiden icâzet, diploma aldı.

Demir Hoca, ilim tahsîlini tamamladıktan sonra manifaturacılık yaparken, Nevşehir'in Tavukçu ve diğer câmilerinde ücretsiz imâmlık ve hatiplik yaptı. Bir süre sonra ticâreti tamâmen bırakıp insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmeye çalıştı. Kendisi için tutulan han odalarında talebe yetiştirdi.

Aksaray'dan ziyâretine gelen bâzı talebeleri; "Keşke hoca efendiye iki Aksaray kavunu getirseydik iyi olurdu." diye aralarında konuştular. Demir Hoca'nın yanına geldiklerinde, Hoca Efendi evdekilere; "Misâfirlerimize karpuz getirin de yiyelim. Kavun olacağına karpuz olsun." dedi.

Bir ara Konya'ya giden Demir Hoca, burada bir ay boyunca vâz ve ders verdi. Ramazanın sonunda Demir Hoca'ya bir mikdâr para verdiler. O bunu kabûl etmedi. Paranın az olduğunu sanarak iki katına çıkardılar. Yine kabûl etmeyip; "Ben ilmi parayla satmam." buyurdu.

Üçhisarlı emekli müftü Ali Efendi bir gece rüyâsında, Demir Hoca'yı Resûlullah efendimizin bahçesine girmiş, ağaçtan bir nar koparmak isterken gördü. Bahçenin bekçisi ona; "Burada nar hissen var. Narı alman için biraz daha beklemen lâzım." dedi. Demir Hoca'nın huzûrunda rüyâsını anlatınca, talebelerinden biri; "Âhirete yolculuk var." diye tâbir etti. Orada bulunan arkadaşlarının; "Bunu nasıl söylersin?" demeleri üzerine, Demir Hoca; "Dokunmayın! Hacı doğru tâbir etti." dedi. Bu hâdiseden bir süre sonra Demir Hoca'yı köylerine vâz için götürmeye gelen köylülere; "Sizlerle gitmeye izin yok. Ancak Nar köyüne gitmeye izin var." diyerek onlarla helallaştı. Daha sonra Nar köyüne gitti. Buradaki câmide bir müddet vâz verdi. Vefâtından önceki gece yanında bulunanlara; "Eğer vefât ederken şuurunuz yerinde olursa, Peygamber efendimizin son nefesinde okuduğu duâyı okursunuz." dedi ve yanındakiler gidince, onlara bu duâyı okumalarını söyledi. Bu halde iken 1952 (H.1372) senesinde vefât etti. Cenâzesi Nevşehir'e getirilerek Dâmâd İbrâhim Paşanın yaptırdığı Kurşunlu Câmiinde kalabalık bir cemâatle namazı kılındı. Nevşehir mezarlığına defnedildi.