|
BEHÂEDDÎN MECZÛB EL-KÂDİRÎ
Mısır'da
yetişen büyük velîlerden. Behâeddîn Meczûb el-Kâdirî diye tanınır. Doğum târihi
ve yeri tesbit edilememiştir. 1514 veya 1516 (H.922) senesinde Mısır'da vefât
etti. Bâb-üş-Şa'riye denilen yerin yakınında defnolundu.
İlk
zamanlarında Câmi-i Meydan-il-Kamh'da hatîblik ve aynı zamanda mahkemede vazîfe
yapardı. Bir defâsında, kâdı, nikâh akdi yaparken, o da şâhid olarak orada idi.
Bu sırada nikâhı yapılacak olan erkek; "Bize şâhid olarak sıradan kimseleri
değil, şühûd sâhibi, yâni kalp gözü açılmış, kerâmet sâhibi evliyâdan şâhidler
getiriniz. Nikâh şâhidlerimiz öyle kimseler olsunlar." dedi. O kimsenin bu sözü
kendisine çok tesir eden Behâeddîn Meczûb, kendisinde aranılan hasletler
olmadığı için çok mahcûb oldu ve yüzünü kapadı. Derhâl oradan çıkarak yürümeye
başladı. Bu hâlde, şehrin yakınında bulunan Mukattam dağına vardı. Hiçbir şey
yemeden ve içmeden, orada üç gün kaldı. Tasavvuf yolunda bulunmak, bu yolda çok
ilerleyip bu yolun yüksekliklerine kavuşmak arzu ve şevki ile çok ağlayıp,
Allahü teâlâya yalvardı. Nihâyet, tasavvuf hâlleri kendisini kapladı. Bundan
sonra dünyevî vazîfesinden ve meşgûliyetinden tamâmen ayrılarak, kendisini
tasavvuf yoluna verdi. Bu yolda ilerlemek için çok gayret gösterdi. Allahü teâlâ
ve Resûlullah efendimizin ve bu yolun büyüklerinin aşk ve muhabbetlerinin
kendisini sardığı, bu aşk ile kendinden geçmiş hâlde bulunan meczûb velîlerden
birisi oldu.
Keşf ve
kerâmetleri her tarafa yayıldı. Onun yüksek bir zât olduğunu âlim olanlar
bildiği gibi, diğer insanlar da bilir, ona hürmet ve edeb gösterirlerdi. Cenâb-ı
Hakk'ın lütfu olarak, keşiflerinde hatâ ve yanılma görülmez, doğru çıkardı.
KAYNAKLAR
1) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.137
2) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.369
3) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.316
|
|