CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

BEHÂEDDÎN MECZÛB EL-KÂDİRÎ

Mısır'da yetişen büyük velîlerden. Behâeddîn Meczûb el-Kâdirî diye tanınır. Doğum târihi ve yeri tesbit edilememiştir. 1514 veya 1516 (H.922) senesinde Mısır'da vefât etti. Bâb-üş-Şa'riye denilen yerin yakınında defnolundu.

İlk zamanlarında Câmi-i Meydan-il-Kamh'da hatîblik ve aynı zamanda mahkemede vazîfe yapardı. Bir defâsında, kâdı, nikâh akdi yaparken, o da şâhid olarak orada idi. Bu sırada nikâhı yapılacak olan erkek; "Bize şâhid olarak sıradan kimseleri değil, şühûd sâhibi, yâni kalp gözü açılmış, kerâmet sâhibi evliyâdan şâhidler getiriniz. Nikâh şâhidlerimiz öyle kimseler olsunlar." dedi. O kimsenin bu sözü kendisine çok tesir eden Behâeddîn Meczûb, kendisinde aranılan hasletler olmadığı için çok mahcûb oldu ve yüzünü kapadı. Derhâl oradan çıkarak yürümeye başladı. Bu hâlde, şehrin yakınında bulunan Mukattam dağına vardı. Hiçbir şey yemeden ve içmeden, orada üç gün kaldı. Tasavvuf yolunda bulunmak, bu yolda çok ilerleyip bu yolun yüksekliklerine kavuşmak arzu ve şevki ile çok ağlayıp, Allahü teâlâya yalvardı. Nihâyet, tasavvuf hâlleri kendisini kapladı. Bundan sonra dünyevî vazîfesinden ve meşgûliyetinden tamâmen ayrılarak, kendisini tasavvuf yoluna verdi. Bu yolda ilerlemek için çok gayret gösterdi. Allahü teâlâ ve Resûlullah efendimizin ve bu yolun büyüklerinin aşk ve muhabbetlerinin kendisini sardığı, bu aşk ile kendinden geçmiş hâlde bulunan meczûb velîlerden birisi oldu.

Keşf ve kerâmetleri her tarafa yayıldı. Onun yüksek bir zât olduğunu âlim olanlar bildiği gibi, diğer insanlar da bilir, ona hürmet ve edeb gösterirlerdi. Cenâb-ı Hakk'ın lütfu olarak, keşiflerinde hatâ ve yanılma görülmez, doğru çıkardı.

 

KAYNAKLAR

1) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.137

2) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.369

3) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.316