ATEŞBÂZ VELÎ
Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin meşhûr talebelerinden ve bağlılarından. Hayâtı
hakkında yeterli bilgi yoktur. Doğum yeri ve yılı belli değildir. 1285 (H.684)te
Konya'da vefât etti.
Kendisinin
asıl adı Yûsuf, babasının adı ise İzzeddîn'dir. Mevlânâ hazretlerinin babası
Behâeddîn Veled ile Horasan'dan geldiği veya kâfileye Karaman'da katıldığı
rivâyet edilmektedir. Ancak Horasan'dan geldiği görüşü daha kuvvetlidir.
Yûsuf bin
İzzeddîn, Konya'da Mevlânâ hazretlerinin sohbetleri ile olgunlaştı. Tasavvuf
yolunda ileri derecelere kavuştu. Kendisini Mevlânâ hazretleri çok sevdiği için
dergâhtan hiç çıkmak istemediğinden, ona dergâhın aşçılığı verildi. Böylece
devâmlı hocasının sohbetlerinde bulunmaya ve ondan istifâdeye çalıştı.
Yûsuf bin
İzzeddîn bir gün yemek pişireceği esnâda dergâhta hiç odun kalmadığını gördü.
Yemek vakti de yaklaşmış olup, odun tedârik etmek çok zaman alacaktı. Mahcup bir
hâlde Mevlânâ hazretlerinin huzûruna vardı ve; "Efendim mutfakta hiç odun
kalmamış ne yapayım?" diye sordu. Mevlânâ'nın latife yollu; "Kazanın altına
ayaklarını sokarak kazanı kaynat!" demesi üzerine, Yûsuf Efendi derhâl mutfağa
girdi ve söyleneni aynen yaptı. Ayak parmaklarından çıkan ateşle aşı pişirdi.
Ancak Mevlânâ hazretleri bunu duyunca kerâmetin açıklanmasını uygun bulmayarak;
"Hay Ateşbâz hay!" dedi. Böylece Yûsuf bin İzzeddîn bu olaydan sonra ateşle
oynayan mânâsına gelen "Ateşbâz" ünvânıyla anılmaya başladı.
Ateşbâz Velî
hazretleri, Mevlânâ hazretlerinin vefâtından sonra dâimî olarak onun sözlerini
söyleyerek kalbinin ve rûhunun sükûn ve huzûr bulmasını sağlardı. Sık sık "Eğer
o sözler dilimde olmazsa, ben onun ayrılığına bir dakika dayanamaz ve
sıkıntıdan, nefessiz kalmaktan ölürdüm." derdi.
O, Mevlânâ
hazretlerinin şu mânâdaki şiirlerini dilinden düşürmezdi.
"Halkı
tenvir eden, yol gösteren âlimlerin namazı, beş vakitti. Fakat âşıklar devâmlı
namaz içindedir."
"Namaz kılarken tâzimsiz ve tertipsiz, kuş gibi başını
koyup kaldırma. Yâni, onu yarım yamalak bir erkânla kılma. Namazın mîrâc-ı mümin
olduğunu hatırla ve kıldığın namazda bu sırrı bulmaya çalış."
"Tövbe
bineği ne acâib binektir. Bir lâhzada sâhibini zeminden semâlara eriştirir."
"Hangi
kimsede tefekkür varsa, o kimse için her şeyde ibret vardır."
Yüz yaşına
yakın uzun bir ömür süren Ateşbâz Velî hazretleri 1285 (H.684) yılında vefât
etti. Türbesi Konya'da Meram'a giden eski yoldan biraz içeride Âşıklar
Semtindedir.
Ateşbâz Velî
hazretlerinin vefâtından sonra Mevlevîhânelerdeki özel ocağa "Ateşbâz Velî
Ocağı" dendi. Yine Mevlevî Dergâhlarında meydân-ı şerîfte serili beyaz postun
adı Ateşbâz postudur. Bu makâma teslimiyet, mevlevîliğe ikrâr vermek, çileye
soyunmak denir. Mevlevîlikte onun makam ve mevkiine dâimâ büyük saygı
gösterilmiştir.
KAYNAKLAR
1) Konya Velîleri; s.115-120
2) Diyânet İslâm Ansiklopedisi; c.4, s.57-58
3) Konya Târihi (Konyalı); s.587
|