|
ATÂULLAH (ATÂÎ AHMED) EFENDİ
Osmanlılar
zamânında Anadolu'da yetişen âlimlerden ve evliyâdan. Sultan İkinci Selîm Hanın
hocasıdır. İsmi Ahmed, lakabı Atâullah, ünvânı Molla ve Hâce'dir. MollaAtâullah
veya Atâî Ahmed Efendi diye tanınır. Doğum târihi belli değildir. İzmir'e bağlı
Ödemiş kazâsının Birgi kasabasındandır. 1571 (H.979) senesinde İstanbul'da vefât
etti. Kabri, Şeyh Ebü'l-Vefâ Câmiinin bahçesindedir.
Dînine bağlı
ve ilim ehli olan bir âileden olan Atâî Ahmed Efendi, çocukluğunda iyi bir
tahsîl ve terbiye gördü. Zamânının âlimlerinden çeşitli ilimleri tahsîl etti.
Lebisîzâde Pîr Ahmed Çelebinin talebesi oldu. Onun ilim meclislerinde, sohbet ve
hizmetinde bulunarak istifâde etti. Sonra Merhaba Efendiden okuyup bütün
ilimlerde yükseldi. Büyük âlim
Ebüssüûd Efendi ile İstanbul kâdısı Sâdi Efendiden ilim tahsîl edip, yüksek ilmî
derecelere ulaştı. Sâdi Efendiden Kâdı Beydâvî Tefsîri'ni okudu. Sâdi
Efendinin derslerine devâm ederken 1525 (H.932) senesinde İsrâfilzâde Hayreddîn
Efendi,
Bursa Sultâniyye Medresesine müderris olunca, Atâullah Efendinin hocası Sâid
Efendiye haber göndererek, Atâullah Efendiyi talebe okutmak üzere Bursa'ya
göndermesini istedi. Hocasının izniyle bir müddet Bursa'ya gidip vazîfe
yaptıktan sonra tekrar İstanbul'a döndü. Hocasının hizmetine devâm etti. Sâdi
Efendi 1535 (H.942) senesinde Şam kâdılığına tâyin edilince, Atâullah Efendi de
yardımcı olarak yanında gitti. Hocasının kızıyla evlenip, ona dâmâd oldu, aynı
senede Kâdı vekîli oldu. Şam vilâyetinden hacca gitmek üzere hazırlanan hac
kâfilesine başkan olarak vazîfelendirildi. Hac ibâdetini yaparak sevgili
Peygamberimizin kabr-i şerîflerini ziyâret edip, döndükten sonra, yirmi akçe
yevmiye ile Birgi'deki Aydınoğlu Medresesine, sonra da, yirmi beş akçe ile
Mudurnu Yıldırım Han Medresesine müderris tâyin edildi. Bir müddet talebe
okutup, ilim öğrettikten sonra otuz akçe yevmiye ile Tokat Sultâniyye
Medresesine nakledildi. Sonra otuz akçe yevmiye ile İstanbul'da Hacı Hasanzâde
Medresesine, daha sonra da Dursun Efendi yerine kırk akçe ile Kâdı Hüsâm
Medresesine müderris oldu. Bütün bu medreselerde İslâm dîninin emir ve
yasaklarını anlattı ve ilim ve edeb sâhibi pekçok talebe yetiştirdi. Hasan Bey
Efendi isminde bir zâtın vâsıtasıyla Vezîr-i âzam Rüstem Paşa ile görüşüp,
Rüstem Paşanın iltifât ve ihsânlarına kavuştu. 1547 (H.954) senesinde Rüstem
Paşanın yeni yaptırdığı medreseye elli akçe ile müderris tâyin edildi. 1550
(H.957) senesinde Manisa sancağında şehzâde olarak bulunan Sultan İkinci Selîm
Hanın hocası ve terbiye edicisi Akşemseddîn evlâdından olan Şemsî Çelebi vefât
edince, onun yerine Şehzâde hocalığı ile vazîfelendirildi. İlim ve edeb yönünden
Şehzâdenin iyi yetişmesine çalıştı ve bu hususta büyük hizmetleri oldu.
1566 (H.974)
senesi Rebî'ul-evvel ayında Sultan İkinci Selîm Han tahta geçip pâdişâh olunca,
Atâullah Ahmed'i büyük bir câmide halka vâz ve nasîhat etmesi için
vazîfelendirdi. Vâz ve nasîhatleri insanlar üzerinde çok tesirli idi. Çok
sevilip sayıldı.
Asrındaki
âlimlerin en büyüklerinden olanAtâullah Efendi, ulemânın ve vüzerânın mürâcaat
kaynağı oldu. Âlimler ve vezirler, pek çok meseleyi Atâullah Ahmed'e sorarlardı.
Karar vermekte keskin kılıç gibi idi. Gerek askerî, gerekse idârî makamlara
tâyin olunacak kimseler tâyin edilmeden evvel, Atâullah Ahmed ile bu konuda
istişâre yapılır, istişâre netîcesinde onun fikir ve sözüne göre amel edilirdi.
Devlet dâirelerinde öyle îtibârı vardı ki, içeriye girerken hiç kimse mâni
olmaz, istediği yere serbestçe girip çıkardı.
Zâhirî
ilimlerde olduğu gibi tasavvufda da yüksek derece sâhibi idi. Gerek saray
çevresinde, gerekse câmilerde vâz, nasîhat ve sohbetleriyle insanlara
İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı. Pekçok kimsenin dünyâ ve âhiret
seâdetine vesîle oldu. 1571 (H.979) senesi Safer ayının on birinci
günüİstanbul'da vefât etti. Süleymâniye Câmiinde cenâze namazını Ebüssüûd Efendi
kıldırdı. Cenâze namazında Vezîr-i âzam Mehmed Paşa, diğer vezirler, âlimler,
devletin ileri gelenleri ve kalabalık bir halk topluluğu hazır bulundu.
Müminlerin omuzları üzerinde taşınarak Şeyh Ebü'l-Vefâ Câmii hazîresinde kendisi
için hazırlanan türbeye defn edildi. Evlâdından ve hizmetçilerinden elli kişiye
vazîfe ve maaş verilerek taltîf edildi.
Atâullah
Ahmed rahmetullahi aleyh, çok zekî idi. İlim ve irfân kaynağı idi. Üstün
hâlleri, zâhirî görünüşünden de anlaşılırdı. Affı ve keremi, ihsânı ve ikrâmı
pek çok idi. Fehmi, anlayışı ve idrâki, hâfızası çok kuvvetli idi. Sünnet-i
seniyyeye yapışmakta, bütün işlerinin dînimizin emirlerine tam uygun olmasına
gayret etmekte çok hassas idi. Çok tedbirli, temkinli ve ihtiyatlı hareket
ederdi.Verâ ve takvâ sâhibi idi. İnsanlar için velînîmet olup, himmet ve feyz
kaynağı idi.
Hâce
Atâullah Ahmed Efendi, fıkıh, tefsîr ve diğer ilimlere dâir bâzı eserler
tasnif etmiştir. Hidâye isimli meşhûr fıkıh kitabının baş tarafına
tâlîkâtı, tefsîr-i şerîfi ile başka eserleri ve Atâî mahlası ile söylediği
şiirleri vardır.
KAYNAKLAR
1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.6, s.283
2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.388
3) Ikd-ül-Manzûm; c.2, s.224
4) Sicilli Osmânî; c.3, s.474
5) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.149
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.211
|
|