|
ALİ BİN MÛSÂ FEŞLİ
Evliyânın
meşhûrlarından ve fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ali bin Mûsâ, künyesi Ebü'l-Hasan,
nisbeti Cebertî ve Feşlî'dir. Zebîd şehrinde yaşadı. Doğum târihi
bilinmemektedir. 1388 (H.791) senesinde vefât etti. Yemen'in Zebîd şehrinde Bâb-ı
Sihâm kabristanına defnolundu. Kabri orada meşhûr olup, ziyâret edilmektedir.
Onu sevenler, kabrini ziyâret edenler, rûhâniyetinden istifâde etmektedirler.
Âlim, sâlih
ve velî bir zât olan Ali bin Mûsâ'da, bâzı vakitlerde tasavvuf büyüklerinde
bulunan cezbe, Allahü teâlânın muhabbetiyle kendinden geçme hâli hâsıl olurdu.
Bu hâlde ve her zaman, hep Allahü teâlâyı zikreder, hiç bir zaman O'ndan gâfil
olmazdı. Evliyâ olduğunu gösteren keşif ve kerâmetler kendisinde çok görülürdü.
Zamânında bulunan birçok âlim ve velî ile görüşüp, onların sohbetlerinde kemâle
erdi. Zamânındaki âlim ve velîlerin önde gelenlerinden oldu. Şeyh-i kebîr İsmâil
bin İbrâhim el-Cebertî onun talebelerindendir. Şeyh-i kebîr İsmâil Cebertî bu
zâta çok hürmet eder, çok saygı ve edeb gösterirdi. Bir iş yapacağı zaman,
mutlaka ona arzeder, danışmadan ve onunla istişâre etmeden bir iş yapmazdı.
Ali Mûsâ el-Feşlî
hazretleri ibâdet ettiği sırada kendinden geçer, muhabbet-i ilâhiyyeye dalar
giderdi. Dış dünyâdan tamâmen habersiz bir hâl alırdı. Bir gece mescidde ibâdet
ve tâat ile meşgûl olurken, içeriye bir hırsız girdi. Hırsız gelip, içeride
bulduğunu alıp gidiyor, içeride bulunan zâtın kendisine müdâhale etmediğini,
kendinden geçmiş hâlde Allahü teâlânın zikri ile meşgûl olduğunu görünce, tekrar
tekrar girip mescidden bir şeyler götürüyordu. Nihâyet alacak bir şey
kalmayınca, onun üzerinde bulunan elbiseyi almak için tuttu. O da, kendinden
geçmişlik hâlinden bir an çıkıp, hırsıza;
"Beni
elbisesiz mi bırakacaksın?" dedi. Elbisesini geri çekti. Hırsızın gözü dönmüş
olduğundan bu sözleri dinlemeyip elbiseyi çekip aldı ve mescidden çıkıp kaçtı.
Bu sırada onu gören gece bekçisi hırsızı yakalayıp, sabah olunca vâlinin
huzûruna götürdü. Başka suçları da meydana çıktı. Vâli bunun cezâlandırılmasını,
fakîh hazretlerinin elbisesinin de kendisine geri verilmesini emretti.
Fakîh Ali
bin Mûsâ el-Feşlî hazretleri Zebîd'de bulunduğu bir sırada, büyük bir yangın
çıktı. Bu sırada, ders verdiği medresenin karşısında bulunan bir mescidde ibâdet
ve tâat ile meşgûl idi. O mescidin alt kısmında ise odun yığılı idi ve yangın
her tarafı sarmıştı. Fakat hikmet-i ilâhî, Fakîh hazretlerine bir şey olmuyordu.
Onun içeride bulunduğunu öğrenen İsmâil bin İbrâhim, yanında birkaç kişi ile
berâber koşarak acele ile mescide girip onu dışarı çıkardılar. Tam onlar çıkar
çıkmaz da mescidin tavanı çöktü. Orada bulunanlar, o büyük zâtın kerâmeti ile
ona bir şey olmadığını anlayıp, onu daha çok sevmeye başladılar.
Kerâmetlerini ve güzel ahlâkını bildiren daha nice haberler ve menkıbeler
vardır. Talebelerinin en büyüklerinden olan İsmâil bin İbrâhim el-Cebertî
(r.aleyh) diyor ki:
"Her kim,
fakîh Ali bin Mûsâ'nın kabrini ziyâret edip, orada dört defâ Yâsîn-i şerîf
okursa, Allahü teâlâ, fakîh hazretleri hürmetine o kimsenin ihtiyâcını giderir."
KAYNAKLAR
1)
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.185
2)
Tabakât-ul-Havâs; s.97
3)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.10, s.6
|
|