AHMED BİN EBÛ BEKR
Yemen
evliyâsından. Hadramut'a bağlı Aynât köyünde doğdu. Doğum târihi belli değildir.
1611 (H.1020)'de Şecer limanında vefât etti. Türbesi burada olup, ziyâret
mahallidir.
Küçük yaşta
tahsil hayâtına başlayan Ahmed bin Ebû Bekr âlim bir zât olan babasının
terbiyesinde yetişti. Babası ona özel ilgi gösterirdi. Babasına çocukları
hakkında sorulduğunda, onlar hakkında hayırla bahseder ve; "Ahmed onların en
zâhididir." derdi. Sonra babası onu evliyâ kabirlerini ziyâret etmesi ve Ârif-i
billah Ahmed bin Alevî'den ilim öğrenmesi için Terîm'e gönderdi.
İlim
tahsîlini tamamlayan Ahmed bin Ebû Bekr, Peygamber efendimizin kabr-i
şerîflerini ziyâret ve hac farîzasını yerine getirmek için Hicaz'a gitti. Mekke
ve Medîne'de büyük velîlerle bulunup görüştü. Dünyâ ve âhiret saâdetine vesîle
olan hâllere kavuştu. Memleketine dönüşünde babasının kabrini ziyâret etti ve bu
sırada pekçok mânevî ilerlemeler katetti. Ahmed bin Ebû Bekr daha sonra Bender-i
Şehre denilen yere yerleşti. İnsanlar ondan istifâde için, sohbetlerine koştu.
Sevenleri onun açık kerâmetlerini görüp vâsıtasıyla yüksek hâllere kavuştular.
Çok talebe yetiştirdi.
Kuûd-i Mısrî
diye meşhûr olan velî bir zât ile Ahmed bin Ebû Bekr arasında kuvvetli bir
muhabbet vardı. Ahmed bin Ebû Bekr bir gün o zâtı ziyârete gitti. Daha sonra
oradan ayrılırken Kuûd-i Mısrî uğurlamak için bir müddet onunla berâber yürüdü.
Evine döndüğünde, yüzüğünün kaybolduğunu fark etti. Bütün aramalara rağmen
bulamadı. Yorgunluktan uyuya kaldı. Rüyâsında Ahmed bin Ebû Bekr'i gördü. Ahmed
bin Ebû Bekr ona; "Yüzük için çok yoruldun. Yüzüğün işte." buyurdu ve parmağına
yüzüğü taktı. Kuûd-i Mısrî uyandığında yüzüğünün parmağında olduğunu görünce çok
sevindi.
Bir
keresinde onun evine birisi sığındı. Onu yakalamak isteyenler evi basıp
aradılar. Fakat bulamadılar. Evin etrafı sarılmış olduğu hâlde, kendisine
sığınanı Allahü teâlânın izni ile kimse görmeden çıkardı.
KAYNAKLAR
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.333
2) Meşre-ur-Revî; c.2, s.49
|