ABDÜLULÂ
Hindistan
evliyâsından. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayatı hakkında fazla bilgi
yoktur. 1928 (H. 1347)'de Abdürrab Medresesinde vefât etti. Delhi'de hadîs
âlimlerinin defn edildiği kabristâna defnedildi. Tahsîl yaşına geldikten sonra
ilim öğrenmeye başlayan Abdülulâ, Mevlânâ Muhammed Kâsım Nânûtevî'nin önde gelen
talebelerinden oldu. Mevlânâ Ahmed Ali Sehârenpûrî'den de hadîs-i şerîf okudu.
Tahsilini tamamladıktan sonra Delhi Hüseyinbahş Medresesinde müderrisliğe
başladı. Kısa zamanda baş müderris oldu. Bir mesele yüzünden, medrese
görevlileri ile arasında ihtilaf çıkınca yakın arkadaşlarıyla berâber Delhi'den
ayrılmaya karar verdi. Bu durumu öğrenen Mevlevî Abdülehad ve Feyz Ahmed Han;
"Böyle mübârek bir zâtı bırakmamak lazım." diyerek Abdülulâ'nın yanına gittiler
ve; "Efendim! Mevlevî Abdullah'ın mescidine teşrif edip, orada ders verseniz."
diye teklif ettiler. O da kabûl edip, talebeleri ile berâber orada yerleşerek
ders vermeye başladı.
Abdülulâ
felç hastalığına yakalandı. Sâdece elini biraz hareket ettirebiliyordu. On beş
sene kadar felçli vaziyette yattı. Şah Ebü'l-Hayr Abdullah onu sık sık ziyârete
giderdi. O zaman Abdülulâ, Şah Ebü'l-Hayr'ın eteğini yüzüne sürer; "Bana senin
eteğinden Resûlullah efendimizin kokusu geliyor." derdi. Şiir:
Gönlüm Habîbin kokusu ile mest oldu
Ne güzel koku ki, Habîbin tarafından gelir.
Abdülulâ
hazretlerinde Peygamber efendimizin sevgisi çok fazla idi. Ramazân-ı şerîf
ayının başında talebelerinden biri Kasîde-i Bürde'den bir bölüm okudu. Bunun
üzerine öyle ağladı ki, konuşmaya tâkati kalmadı.
Mevlid
hakkında soran birisine; "Bu zamanda insanlar vakitlerini oyun, eğlence ve
günahlar içerisinde geçiriyorlar. Biz de, onların kalblerinde Resûlullah
efendimizin sevgisi hâsıl olsun istiyoruz. Çünkü Resûlullah efendimizi sevmek,
îmânın aslıdır. Biz bu maksatla mevlid cemiyetleri yapıyoruz. Nitekim din
büyükleri de mevlidi güzel görmüşlerdir." buyurdu.
Abdülulâ
hazretleri zamânında Hicaz'da Vehhâbîler, kabirleri yıkıp, müslüman âlemi
rencide etmişlerdi. Bunun üzerine Medârik-i Işk adlı eserini yazarak, İbn-i
Teymiyye ve onun yolunda gidenlere cevap verdi.
KAYNAKLAR
1) Makâmât-ı
Ahyâr; s.338
|