CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ABDÜLMELİK ET-TABERÎ

Evliyânın büyüklerinden. Hayâtı hakkında Kaynaklarda fazla ve yeterli bilgi yoktur. On ikinci asırda Mekke'de yaşadı. Nizâmiye Medresesinde fıkıh ilmi tahsil etti.

Zühd ve verâ bakımından zamânında yaşayan evliyânın önde gelenlerindendi. Haramlardan şiddetle kaçınır, şüpheli korkusuyla mübahların çoğunu terk eder ve dünyâya zerre kadar meyl etmezdi. Çok ibâdet eder, nefsini terbiye etmek için sıkı riyâzet ve mücâhede ederdi. Nefsinin isteklerini hiç yapmaz, istemediklerini yapmak için çok uğraşırdı. Elbise olarak sert kumaşları tercih eder, katıksız yemek yer, vaktini sıkıntılara göğüs gererek sabırla geçirirdi. Kendisine zikir olarak şu iki kelimeyi seçmişti. "Sübhânallahi ve bihamdihi, sübhânallahilazîm ve bihamdihi."

Mekke'ye gelen Hibetullah Kuşeyri, Abdülmelik Taberî'yi ziyarete gitti ve ateşler içinde buldu. Binbir zorlukla oturan Abdülmelik Taberî; "Hummaya yakalandığımda bununla sevinirim. Çünkü nefs, hummâ, ile meşgûl olup, beni meşgûl etmez. Bu haldeyken kalbimle istediğim gibi yalnız kalırım." buyurdu.

Suyuna el ulaşamayacak kadar aşağıda olan ve Anber denilen bir havuz vardı. Abdülmelik Taberî abdest almak için havuza elini uzattığında su yükselir abdestini bitirdiğinde alçalırdı.

Bir gün yanına giden Hüseyin Zegandânî onu, başını göğsüne tamamen eğmiş murâkabe hâlinde buldu. O sırada bir kısım insanlar gelerek ona sorular sordular. Abdülmelik Taberî sorulan ilk iki suale cevap vermedi. Üçüncü sual sorulunca cevap verdi. Hüseyin Zegandânî ona bunun sebebini sorunca; "Resûlullah efendimiz sadece üçüncü suâlin cevabını telkin etti. Öncekilerine ise sükut buyurdular. Onun için ilk ikisine cevap vermedim." buyurdu.

Abdülmelik Taberî, bir gece El-Hüseynî isimli bir zâtla beraber Mescid-i Haram'da bulunuyordu. Soğuk bir gece idi. Abdülmelik Taberî'nin gömleği olmadığından sırtı soğuktan çatlayıp yarılmıştı. Mescidin kapısında sağ elini yanağı altına, sol elini başı üzerine koymuş bir halde Allahü teâlâyı zikrediyordu. El-Hüseynî ona; "Şâyet mescidin bir köşesinde uyursanız daha iyi olur. Soğuktan korunmuş olursunuz." deyince; "Bir gece Mescidde uyudum. İki kişi gördüm. Mescide girdiler bana yaklaşıp "Mescidde uyuma." dediler. Onlara kim olduklarını sorunca; "Biz melekleriz." dediler. Bunun üzerine uyandım ve bundan sonra mescidde uyumadım." diye cevap verdi.

 

KAYNAKLAR

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye; c.7, s.190-192

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.5, s.379