CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ABDURRAHMÂN EFENDİ (Zileli)

On yedinci asır Anadolu velīlerinden. Zileli olup doğum tārihi ve āilesi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Tahsīl ve terbiyesini Zile'deki ālimlerden aldığı anlaşılmaktadır.

Abdurrahmān Efendi daha sonra Kastamonu'ya gelerek Şeyh Şābān-ı Velī tekkesinde Mustafa Çelebi Efendiden dersler aldı. Evliyālık yolunda ilerledi. 1660'da Şeyh Mustafa Çelebinin vefātı üzerine Şābān-ı Velī tekkesinde sekizinci şeyh olarak irşād makāmına oturdu. Bir taraftan talebe yetiştiriyor, diğer taraftan halka vāz ve nasīhatler vererek Allahü teālānın emir ve yasaklarını bildirmeye devām ediyordu.

Ağır başlı, vakar ve heybet sāhibi, sākin bir zāt idi. Edeb ve hayāsı ēok yüksekti. Sabah namazını evvel vaktinde kılar, bu vakitten kuşluk vaktine kadar talebelere ders verirdi. Sonra evine gider, öğle namazı vaktinde tekrar gelip namazı kıldırırdı. Namazı kılınca bir saat halka vāz ve nasīhat eder sonra talebelerine ders vermeye devām ederdi. En ince meseleleri ēok güzel īzāh eder ve anlatırdı. Sorulan suāllere derhal ve yerinde cevaplar verirdi. Yüksek hālleri ve kerāmetleri ile Kastamonu'da yediden yetmişe herkesin sevip saydığı, candan bağlandığı bir kimse idi.

Abdurrahmān Efendi 13 sene Şeyh Şābān-ı Velī tekkesinde insanlara doğru yolu göstermekle meşgūl oldu. 1673 senesi iēerisinde vasiyetnāmesini yazarak Amasya'da bulunan ve orada halkı irşād etmekte olan Şeyh İbrāhim Efendiye gönderdi. Vasiyetnāmenin özeti şu şekildedir:

"Ey benim aziz kardeşim Hāfız İbrāhim Efendi! Size dahī` mālum olsun ki biz zāhirī olarak hacca gitmeye niyet edip onun tedāriki ile meşgūl iken, bir seher vaktinde gaipten bir sedā geldi. "Hazır ol mānevī hacca gitsen gerektir." denildi. Biz cenāb-ı Hakk'ın emrini beklemekte iken Recep ayının yirmi yedinci gecesi ki mīrāc gecesi ruhlar āleminde geziyorduk. Resūl-i ekrem mīrāca giderken bindiği burağa binmiş olarak geldiler. Bizi de burağın arkasına aldılar ve gittik. Levh-i mahfūzun yanına varınca; "Siz burada eğlenin, bundan öte izin yoktur." buyurdular. Levh-i mahfūza nazar eyledik, baktık ki kendimizin Şāban ayında dünyā evinden āhirete gideceğimizi, sizin de Şāban Efendi Tekkesinde şeyh olacağınızı gördük. Ey benim kardeşim! Levh-i mahfūzda yazılan sizsiniz. Hemen fakīre duā eyle ve duādan unutmayıp tekkede meşgāle ve mücāhede Allahü teālānın dīnini yaymakla meşgūl olup gayret kemerini yedi yerden kuşanıp ve benim evlatlarımı dahi gözden ve gönülden ēıkarmayınız. Kapı dervişi Molla Hasan altı senedir tekkenin hizmetindedir. Lākin irşādı sizden olmakla bu zamāna tehir edilmiştir. İrşād ile faydalanmadıkēa salıvermemenizi ricā ederiz. Bize lāzım olan hakkı tebliğ eylemektir."

Şeyh Abdurrahmān Efendi bu vasiyetnāmeyi İbrāhim Efendiye gönderdikten sonra yazdığı gibi 1673 (H.1083) senesi Şābanında hayāta gözlerini kapadı. Kastamonu'daki Şābān-ı Velī hazretlerinin türbesine defnolundu.

 

KAYNAKLAR

1) Kastamonu Evliyāları; s.39-41

2) Menākıb-ı Şābān-ı Velī; s.50