TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

4.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

MUHAMMED BİN OSMAN ES-SEKAFÎ (Radıyallahü Anh)

Şâfiî mezhebinin büyük âlimlerinden ve onu yayanlardan. Çok zekî, harâmlardan kaçınan İslâm kadılarından, ismi, Muhammed bin Osman bin İbrâhîm bin Zür'a es-Sekafî, künyesi ise Ebû Zür'a'dır. Benî Sakîf kabilesinin âzâdlısı idi. Dedesi, yahûdi iken İslâm ile şereflenmiş bir bahtiyardır. Doğum târihi bilinmemektedir. Gençliği ilim tahsili ile geçmiş, Şâfiî mezhebini en ince mes'elelerine kadar öğrenmiş, hadîs ilminde büyük bir makama kavuşmuştu. Genç yaşında zekâsı ve ilmi her yere yayıldı. Zekâyı kuvvetlendiren üzüm ve kalbe ferahlık veren incir yemesiyle de meşhûrdur. 284 senesinde Mısır'da kadı oldu. Daha sonra Filistin, Ürdün, Hums kadılığıda kendisine verildi. Kâdı'l-kudât (kadılar kadısı, başkadı) oldu. 292 (m. 905)'de Şam'a gitti. Şam ehâlisi Evzâî mezhebinde idi. Ebû Zür'a onlara Şâfiî mezhebini öğretti. Onun sebebiyle Şâfiî mezhebi Şam'da yayıldı. Şam'da da kendisi kadı yapıldı. Şam'a yerleşti ve orada 302 (m. 914)'de vefât etti.

Ebû Zür'a, Şam'da Şâfiî mezhebini öğretip yaydıktan sonra, Mısır ve Şam'da bu mezheb yerleşip bir daha unutulmadı. Bundan sonra gelen kadıların hepside Şâfiî mezhebine bağlı idi. Bu durum, Zahir melîki Baybars'ın 664 senesinde bu üç kadılığı birleştirmesine kadar devam etti. Ebû Zür'a, meşhûr â-limlerden ve halkın arasında yüksek mevkii olan bir zâttı. Âlimleri korur, ilim öğrenmeyi teşvik ederdi. "Muhtasas-ı Müzenî" kitabını ezberleyene yüz dînâr hediye ederdi. Hüküm vermekte çok dikkatli olan Ebû Zür'a, herkese yardım ve iyilik yapardı. Çok cömert idi. Allahü teâlâ kendisine çok mal ihsan etmişti. Şam'da da çok miktarda malı olup, yoksulları gözetir, ihtiyaç sahiplerine yardım eder, derdlilerin derdine çâre olurdu. Bir kimsenin derdi, sıkıntısı olsa, onun elinden tutar Ebû Zür'a'ya gelirlerdi. Gelen kimsenin derdini dinler, onun hâline ağlar, ona merhamet eder ve sıkıntısını giderirdi. Hattâ bir kimsenin dişi ağrısa ona gelir, o da dişine ağrı kesici koyar ve ağrıyı dindirirdi.

 

KAYNAKLAR

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-3, sh-796

2) El-Bidâye ven-nihâye cild-11, sh-122

3) Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-239

4) El-A'lâm cild-6, sh-260

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider