Evliyânın
büyüklerinden. Ebü'l-Kâsım el-Kasrî (r.a.), hicrî 3. asrın sonları ile 4. asrın
başlarında yaşamıştır. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin talebelerinin önde
gelenlerindendir. Devamlı surette başı öne eğik dururdu. Sebebini sordular.
Şöyle anlattı: "İlk zamanlarda açlığa sabrederdim ve haftada bir defa yimek
yerdim. Birgün cinlerden birisi, gelip, bana selâm verdi. Selâmını aldım, ama
kendisini göremedim. Hergün gelip bana selâm verirdi. Birgün kendisine "Seni
görmeyi istiyorum. Bana görünsen ne olur?" dedim. Çok güzel yüzlü bir kimse
olarak bana göründü. Kim olduğunu sordum: "Müslüman olan cinnîlerdenim. Senin
gibi, nefsinin arzularına muhalefet eden, açlığa sabreden, dînin emirlerine
uymakta ve yasaklarından sakınmakta gayretli olan birini gördüğümüz zaman,
kendisine muhabbet eder, selâm veririz" dedi. Kendisiyle aramızda tam bir
muhabbet ve dostluk hâsıl oldu. Bana ba'zı şeyler de öğretti. Birgün kendisine
"Gel! Mescide beraber gidelim" dedim, "İnsanların bulundukları yerde seninle
beraber bulunmamız münâsib değildir. Çünkü, seninle aramızda ba'zı konuşmalar
olur. İnsanlar, senin birisiyle konuştuğunu anlarlar. Fakat beni göremedikleri
için senin hakkında uygun olmayan şeyler söylerler.
Senin için
fitne olur" dedi. Ben de "En geri safta otururuz. Hiç kimse fark etmez" dedim.
Mescide girip oturduk. Cin, "Bu insanları nasıl görüyorsun?" diye sordu. "Ba'zılarını
uykuda, ba'zılarını yarı uyanık ve ba'zılarını da tam uyanık görüyorum" dedim,
"İnsanların her birinin başları üzerinde duranları görüyor musun?" dedi. "Hayır"
dedim. Gözlerimi sığadı. Her insanın başı üzerinde bir karga bulunduğunu gördüm.
Kargalardan ba'zıları, üzerinde bulunduğu kimsenin gözlerini kanatları ile
kapatmış idi. Ba'zıları sadece duruyor ve ba'zıları da üzerinde bulunduğu
kimsenin gözünü; ba'zan kapatıyor, ba'zan açıyordu. "Bu ne haldir?" diye sordum.
"Sen Kur'ân-ı kerîmde okumadın mı? Allahü teâlâ Zuhruf sûresi 36. âyet-i
kerîmesinde "Her kim, Rahmanın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı
musallat ederiz. Artık bu, ona arkadaştır" buyuruyor. İşte insanların
başlarında gördüğün şeyler, karga şeklinde şeytanlardır, insanların her birini
gafletleri miktarınca istilâ etmiş, kaplamışlardır" dedi. O cin, bu şekilde bana
gelir giderdi. Birgün açlığım tahammül edilemez hâle geldi. Normal âdetime göre,
yemek yememe daha dört gün vardı. Yanımda bulunan ekmek kırmalarından bir parça
yedim. Açlığım yatıştı. Dostum olan o cin gelerek selâm verdi. Fakat bu sefer
görünmedi ve "Biz, açlığa ve dînin emir ve yasaklarına uymaya devam etmekteki
sabrından dolayı sana dost olmuş idik. Fakat sen, o ekmek parçasını yemekle
sabrı terk etmiş oldun" dedi. Ondan sonra da bir daha yanıma gelmedi. Bu hâlime
üzüldüğüm için, devamlı olarak başımı önüme eğiyorum."
KAYNAKLAR
1) Nefehât-ül-üns
(tercümesi) sh-294
|