Nişâbûr'da yetişen evliyânın büyüklerinden.
Hadîs ilmi hâfızlarından (yüzbin hadîs-i şerîf ezberlemiş olan) olup, bu
ilimdeki derecesi çok yüksek idi. Çok hadîs-i şerîf yazıp rivâyet etmiştir.
İsmi, Ahmed bin Hamdan bin Ali bin Sinan el-Hîrî en-Nişâbûrî olup, künyesi Ebû
Ca'fer'dir. Büyük âlim Ebû Osmân'ın (r.a.) talebesidir. Ebû Hafs ve başka büyük
zatlarla görüşüp sohbet etti. Haramlardan ve şüphelilerden çok sakınır, şüpheli
olmak korkusuyla mübahların çoğunu terk ederdi. Allahü teâlâdan korkması çok
fazla olup, çok ibadet eder, geceleri de buna devam ederdi. Duâsı makbûl olan
yüksek bir zat idi. Kendisiyle berâber ailesi ve çocukları da, bu halde idi.
Evinde İslâmiyyetin incelikleri hakkında mütâlalar yapılır ve tatbik edilirdi
Ebû Ca'fer bin Sinan (r.a.) ömrünün son yirmi senesini Mek-ke-i mükerremede,
Harem-i şerîfde geçirdi. O vakitte, orada bulunan alimlerin ileri gelenlerinden
idi. 311 (m. 923)'de orada vefât etti. Hadîs ilminde İmâm-ı Müslim'in (r.a.)
usûlü ile tasnîf ettiği Sahîh adlı eseri vardır.
Ebû Ca'fer bin Sinan (r.a.) buyurdu ki:
"Allahü
teâlânın emir ve yasaklarına itâat eden kimsenin, bu itâati sebebiyle âsî,
günahkâr olanlara karşı tekebbür etmesi, asilerin isyanından daha kötü, onun bu
hali asilerin halinden daha zararlıdır."
"Bir kimsenin, işlediği günahlara tövbe etmemesi, o günahı işlemesinden daha
kötüdür." "Kişinin güzelliği sözlerinin güzelliğinden, kişinin kemali de
işlerinin doğruluğundandır."
"Allahü
teâlâdan başka her şeyden yüz çeviren kimsenin, bu halinde doğru olmasının
alameti; dünyâ ve başka şeylerin kendisini hiç meşgûl etmemesidir."
"Bildiği bir şeyi, nefsinden bilip onu beğenen kimse, Allahü teâlânın
beğenmediği bir şeyi sevmiş olur."
"Isrâr ile devam edilen küçük bir günah, pişman olunmuş, tövbe edilmiş olan
büyük bir günahtan daha büyüktür. İhlâs ile yapılan az bir iyilik de, gösteriş
için, kendini beğenerek, kibirle yapılan çok iyilikten daha çoktur."
"Kendisinden gördüğün bir ayıbdan dolayı, müslüman kardeşini kötüleme. Olur ki,
aynı hataya sen de düşersin ve ondan da kötü olursun. O halde, onda bir kusur
bulunduğunu anladığın zaman, onun için Allahü teâlâya duâ et ve Allahü teâlâdan
ona rahmet etmesini iste. Onda bulunan kusurun sende de bulunmasından kork. Onda
olan musîbetin, sana da gelmediği için Allahü teâlâya şükret."
"Allahü
teâlânın kıymet verdiği şeye, ancak Allahü teâlâyı ta'zîm edenler hürmet
gösterir. Allahü teâlâyı tanıyan, O'nun razi olduğu şeylere yapışır. Onun emir
ve yasaklarına teslim olur. Onun bu teslimiyeti Rabbine olan ta'zîminden doğar.
Onu ta'zîm ettiği zaman, Allahü teâlâdan başka herşey kendisine küçük görünür.
Bu hal, kalbindeki Allahü teâlâya olan ta'zimdendir. Bu ta'zîmden, Allahü
teâlâyı tanıyan ve O'na itâat edenlerin, ya'nî bütün mü'minlerin hürmetini
gözetmek hâsıl olur."
KAYNAKLAR
1)
El-A'lâm cild-1, sh-119
2)
Tabakât-ül-kübrâ
cild-1, sh-103
3)
Şezerât-üz-zeheb
cild-2, sh-261
4)
Tabakât-üs-sûfiyye
ati-333
|