TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

3.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

ABDULLAH BİN MENÂZİL (Radıyallahü Anh)

Nişâbûr'da yetişen âlimlerin en büyüklerinden. İsmi Abdullah bin Muhammed bin Menâzil olup, künyesi Ebû Muhammed'dir. Hamdûn-i Kassâr'ın talebesi olup, zahir ve bâtın ilimlerinde âlim, tasavvuf hâllerine vâfaf, çok yüksek bir zât idi. Kerâmetler ve fazîletler sahibi idi. Hadîs ilminde de âlim ollup, çok hadîs-i şerîf dinlemiş ve yazmıştır. 329 (m. 940)'da Nişâbûr'da vefât etti. Kabri Enbâr şehîdliğindedir.

Söyle anlatılır: Ahmed bin Hamîdli Esved, Abdullah bin Menâzil'e gelerek; "Rü'yâmda gelecek seneye kadar öleceğini gördüm. dünyâyı terk etmeye hazırlansan iyi olur" dedi. Bunun üzerine Abdullah bin Menâzil buyurdu ki: "Bize uzun bir Küreden bahsettin. Gelecek seneye kadar yaşamaya elimde delilim var mı? Ebû Ali Sakafî'den işittiğim şu beyitle yakınlık ve rahat bulmaktayım:

"Ey sevgiliden uzun süre, Kaldım uzak diye, Aşkından şikâyet eden, Sabret, Yarın belki, Kavuşursun sevgiline."

Ebû Ali Dekkâk şöyle anlatır: "Birgün Ebû Ali Sakafî konuşurken Abdullah bin Menâzil, ona: "Ölüme hazır ol, çünkü bundan kurtulmanın çâresi yoktur" dedi. Bunun üzerine Ebû Ali Sakafî on'a: "Ey Abdullah! Sen de ölüme hazır ol, şüphesiz öleceksin" deyince, Abdullah bin Menâzil kolunu yastık şeklinde uzatarak başını koluna koydu ve: "İşte öldüm" dedi ve derhal ruhunu teslim etti. Bu durum karşısında Ebû Sakafî söyleyecek bir söz bulamadı. Çünkü Abdullah bin Menâzil'e fiilen mukabele etmek imkânına sahip değildi. Ebû Ali Sakafî'yi dünyâya bağlayan bir takım sebepler vardı. Abdullah bin Menâzil'in ise Allahü teâlâdan başka meşguliyeti yoktu. Dünyâ ile alâkasını kesmişti.

Ebû Bekr bin Eşkir şöyle anlatır: "Hasen bin Haddâd bir gün Abdullah bin Menâzü'in yanına gitmişti. İbn-i Menâzü ona nereden geldiğini sordu. Hasen bin Haddâd da "Ebü'l-Kâsım Müzekkir'in meclisinden geliyorum" dedi. Bunun üzerine İbn-i Menâ-zil, "Ebü'l-Kâsım Müzekkir ne hakkında anlatıyor?" diye sorunca, İbn-i Haddâd "Haya konusunu" dedi. Bunun üzerine İbn-i Menâzil "Allahü teâlâ'nın utanır ayan bir kimsenin, hayâdan bahs etmesi ne kadar şaşılacak bir şeydir" buyurdu.

Abdullah bin Menâzil, Hamdûn bin Ahmed'e: "Bana bir tavsiyede bulun" deyince, Hamdûn bin Ahmed de; "Gücün yettiği müddetçe dünyâlık bir şeye kızmamaya gayret et" buyurdu.

Abdullah bin Menâzil buyurdu ki: "İnsanlar senin sû-i zannından, sen de nefsinin vesvese ve havasından kurtulduğun vakit, senin için vakitlerin en fazîletlisidir."

"İnsanlar edebe, ilimden çok daha fazla muhtaçtır."

"Hayadan bahseden, ama kendisi Allahü teâlâdan haya etmeyen kimseye ne kadar şaşılır."

"İhtiyâcı olmayan bir şeyi kendisine lâzım kılan, ihtiyâcı olan bir şeyi zayi etmek durumunda kalır."

"Allahü teâlâ çeşitli ibâdetleri bildirdi. Sabrı, sıdkı, namazı, orucu ve seher vakitleri istiğfâr etmeği buyurdu, istiğfârı en sonra söyledi. Böylece kula, bütün ibâdetlerini, iyiliklerini kusurlu görüp, hepsine af ve mağfirelt dilemesi lâzım oldu."

"Çalışıp da tevekkül etmek, bir yere çekilip ibâdet yapmaktan hayırlıdır."

"Kendisinden ilim öğrendiği zâtta, ayıb ve kusur arayan, o zâtın ilminden, feyiz ve bereketimden istifâde edemez."

"Tevekkül sahibi kimse, herşeyden yüz çevirip Allahü teâlâya dönen kimsedir."

"Paralardan birini eda etmeyen, sünneti yapmama belâsına yakalanabilir. Sünneti terk edenin ise bid'ate düşmesi muhakkaktır."

"Sâhib olduğun vakitlerin en fazîletlisi; nefsinin istek ve arzularından kurtulduğun ve halk için sû-i zanda bulunmadığın vakittir."

"Nefsi için bir hizmetçi istemediği müddet zarfında kul, kuldur. Kendisi için bir hizmetçi istedi ini, yüksek derecesinden düşmüş ve; kulluğun âdabını terk etmiş olur. Çünkü başkasının kendisine hizmet etmesini istiyecek kadar nefsini büyük görmüştür."

"Eğer bir kul, bütün ömrü boyunca bir an riyasız ve nifaksız kalırsa, o bir ânın bereketini tâ ömrünün sonuna kadar duyar."

"Arif kimse, Allahü teâlâdan gelen hiç bir şeyi acâib karşılamaz."

 

KAYNAKLAR

1) Tezkiret-ül-evliyâ cild-1, sh-90

2) Şezerât-üz-zeheb cild-2, sh-330

3) Nefehât-ül-üns sh-254

4) Tabakât-üs-sûfiyye sh-336

5) Risâle-i Kuşeyrî sh-161

6) Tabakât-ül-kübrâ cild-1, sh-107

7) Kevâkib-üd-düriyye cild-2, sh-54

8) Fâideli Bilgiler sh-167

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider