Hadîs ve fıkıh âlimlerinden. İsmi, Yûsuf bin Ya'kûb bin İsmâil bin Hammâd bin
Zeyd bin Dirhem el-Ezdî el-Basrî'dir. Künyesi, Ebû Muhammed'dir. 208 (m. 823)
senesinde doğdu. İlim öğrenmeğe, talebe yetiştirmeğe çok gayret etti. Basra,
Vâsıt ve son olarak da Bağdâd'ın doğusunda kadılık yaptı. Kâdılıktan
(hâkimlikten) ayrıldığı şuralarda, 298 (m. 910) senesinde Ramazan ayının ilk
Pazartesi günü vefât etti.
Yûsuf bin Ya'kûb, Müslim bin İbrâhîm, Süleymân bin Harb, Amr İbni Merzûk,
Muhammed bin Ke-sîr, Yahyâ bin Habîb bin Arabî, Muhammed bin Ebî Bekir el-Makdemî,
Kamu bin Talha, Abdullah bin Muhammed bin Esma, Şebîbân bin Fürûh, Abdülvâhid
bin Gıy as ve daha pekçok âlimden ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Kendisinden de, Ebû Amr bin Semmâk, Ebû Sehl bin Ziyâd, Abdülbâkî bin Kani',
İsmâil bin Ali el-Hatîbî, Da'lec bin Ahmed, Ebû Bekr eş-Şâfiî, Ebû Muhammed bin
Mâsî ve daha birçok âlim hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundular. O hadîs ilminde
sika (güvenilir), sadûk (rivâyetleri sağlam), fıkıh ilminde sened, hüküm
vermekte mahir, verdiği hükümleri övülen, kadılardan ilmiyle âmil olan,
insanları memnun edip de onlardan duâ alan âlimlerdendir. Bağdâd'da "Mescid-ül-câmî"
denilen yerde bulunurdu.
Talha bin Muhammed bin Ca'fer şöyle anlatıyor: "O, iffetli, hayır ve hasenat
sahibi, sâlih bir zâttır. İlmi güzeldir. Hüküm verme hususunda son derece
kuvvetli ve mehâretli bir kadı (hâkim) idi. Bu hususta hiçbir kimsenin hatırını
gözetmez, âdil karar vermekten ayrılmazdı. Son derece heybetli ve otoriter bir
şahsiyete sahipti. Birçok kimse, ondan ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf aldı. O,
hadîs-i şerîf ilminde sika (güvenilir) bir râvidir."
Onun oğlu kadı Ebû Ömer Muhammed bin Yûsuf da şöyle anlatıyor: "Emîr-ül-mü'minîn
Mu'tedid Billâh'ın seçkin hizmetçilerinden birisi, aralarındaki bir ihtilâf
sebebiyle hasmını da'vâ edip babamın huzuruna getirdi. Hizmetçi, Enûr-ül-mü'minînin
yakını olduğunu düşünerek, hasmından daha yüksek bir makama oturdu. Babam
kendisine, da'vâ ettiği hasmı ile aynı yerde durmasını söyledi ise de, o devlet
makamına yakınlığının verdiği şımarıklığı sebebiyle, orada oturmağa devam etti.
Bunun üzerine babam: "Hasmınla aynı yerde durmana mâni olan şey nedir, ey
hizmetçi?" diye ona çıkıştı. Daha sonra, kapıcısına: "Elinle tutup, bu hizmetçi
ile da'vâlı olduğu hasmını aynı yere oturt!" dedi. Hüküm verme işi
tamamlandıktan sonra, hizmetçi hemen halife Mu'tedid Billâh'a gidip, kadı
efendinin söylediklerini ona, anlatmaya ve yanında ağlamaya başladı. Halife de,
hizmetçiye bağırıp: "Şayet seni satsalar, buna izin verirdim ve seni asla
mülküme sokmazdım. Senin benim yanımda, hâkimin hükmünü değiştirecek ne
özelliğin var ki? Çünkü o, sultânın memuru ve dînin direğidir. Hüküm vermede
adalet gözetilmezse, devlet ve din elden gider" dedi.
Yûsuf-ı Ezdî'nin kitaplarından ba'zıları şunlardır:
1. Kitâb-üs-sünen, 2. Kitâb-ül-ilm, 3. Kitâb-üz-zekât, 4. Kitâb-üs-sıyâm.
KAYNAKLAR
1)
Târih-i Bağdâd cild-14, sh-310
2)
Mu'cem-ül-müellifîn
cild-12, sh-344
3)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-€6U
4)
Şezerât-uz-zeheb
cild-2, sh-227
5)
El-A'lâm cild-8, sh-258
|