Büyük hadîs âlimlerinden. Künyesi, Ebû Ali'dir. Cezere diye meşhûrdur. 210 (m.
825) senesinde Kûfe'de doğup, 293 (m. 906) senesinde vefât etti. Hadîs-i şerîf
imâmlarındandır. Resûlullah efendimiz (s.a.v.) ve Eshâb-ı kirâmdan (r.anhüm)
gelen haberler ve nakleden zâtlar hakkında ona müracaat edilirdi. Hadîs-i şerîf
öğrenmek için çok yerler dolaştı. Şam, Mısır ve Horasan'da zamanın tanınmış
âlimleri ile görüştü. Bağdâd'da kaldı. Sonra Buhâra'ya gitti. Orada yerleşti.
Hadîs-i şerîfleri, ehil olan âlimler yanında öğrendi. Uzun müddet yanında kitap
olmadan, ezberden hadîs-i şerîf öğretti. Sa'îd bin Süleymân, Ali bin Ca'd,
İbrâhîm bin Haccâc es-Sâmî, Yahyâ bin Maîn gibi büyük âlimlerin verdiği dersleri
dinledi. O, hadîs ilminde çok dirayetli ve ehil bir âlim idi.
Sâlih bin Muhammed şöyle bir hikâye anlatır: "Bağdâd'da iki şâir vardı. Birisi
hadîs-i şerîf âlimi, diğeri ise, bid'atve dalâlet ehlinden olan Mu'tezile
i'tikâdında idi. Mu'tezile'ye mensûb olanı benim yanıma geldi. Bana çok
yazıyorsun. Bu kadar çalışma. Gözlerin gider. Belin kamburlaşır, sonra ölürsün
deyip, kitabımı aldı ve üzerine şunları yazdı: "Şüphesiz okumak, ilim öğrenmek,
onunla meşgul olmak, zillet, darlık ve kederlerin kaynağıdır." Sonra gitti.
Hadîs âlimi olan zât gelince, onun yazdıklarını okudu ve: "Yalan söylemiş, onun
sözünün aksine, çok yazıp okumakla, insanın kıymeti yükselir, ilmi artar, ismi,
Resûlullah efendimizin isim" ile, kıyâmete kadar devam eder" dedi. Sonra o da
şunları yazdı: "Şüphesiz, yazma ve okuma ile meşgul olmak, takva (Allahü
teâlânın emirlerini yapıp, yasaklarından sakınmak) ve zühdün ve yükselmenin
temelidir."
KAYNAKLAR
1)
Târîh-i Bağdâd cild-9, sh-322
2)
El-A'lâm cild-3, sh-195
3)
Tezkiret-ül-huffâz
cild-2, sh-631
|