Hadîs ve fıkıh âlimlerinden. Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel
hazretlerinin büyük oğludur. Künyesi, Ebû Fadl'dır. 203 (m. 818) senesinde
doğdu. 266 (m. 879)'da İsfehân'da vefât etti. İlmi babasından öğrendi.
Babasından, Ali bin Velîd et-Tayâlisî'den, İbrâhîm bin Fadl ez-Zârî'den hadîs-i
şerîf işitip, rivâyet etti. Kendisinden ise oğlu Züheyr, Ebû Kâsım Begâvî,
Muhammed bin Ca'fer el-Harâitî, Yahyâ bin Sa'îd, Abdurrahmân bin Ebî Hatim ve
diğer âlimler hadîs-i şerîf işitip rivâyet etmişlerdir.
Sâlih bin Ahmed, babasından ders almak suretiyle ilim öğrenmiştir. Horasan'dan
ve diğer yerlerden çok kimse kendisine mektûb yazarak, ilmî mes'eleler
sorarlardı. O da, babasından öğrendiği bilgileri mektublar yazarak uzakta
olanlara bildirirdi. Dîne çok hizmet etmiş ve bu hususta üstün gayretler sarf
etmiştir. Dünyâya düşkünlük göstermemiştir. Muhammed bin Abbâs şöyle
nakletmiştir: "Sâlih bin Ahmed İsfehân'a gittiğinde, önce bir mescide girip, iki
rek'at namaz kıldı. O namaz kılarken meşhûr âlimler ve halk etrafında büyük bir
kalabalık hâlinde toplandı. Onlara ilmî mes'eleler anlatıp, hadîs-i şerîf okudu.
Bir müddet sonra, o büyük kalabalık arasında ağlamaya başladı. O kadar ağladı
ki, yanındaki âlimler de kendilerini tutamayıp gözyaşı döktüler. Sohbeti
bitirdikten sonra, âlimler yanına yaklaşıp: "Niçin ağladınız. Bizim şu
memleketimizde sizi sevmeyen bir tek kişi bile yok" dediler. Bunun üzerine şöyle
buyurdu: "Niçin ağlıyorum biliyor musunuz? Merhum babamı hatırladım. Yanına
dünyâya düşkün olmayan, zâhîd kimseler gelince, onları medheder ve bana da onlar
gibi olmamı söylerdi." Bu sözleri söylediğinde üzerinde eski bir elbise vardı...
Daha sonra da yakınlarına o eski elbisesini göstererek "İşte beni görüyorsunuz,
bununla ölüyorum" demiştir.
Babasının şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kabir azâbı hakdır, vardır. Onu ancak
dalâlette, sapıklıkta olanlar inkâr eder."
"Şeytan, her müslümana musallat olur. Namaza durunca çeşitli ihtiyaçlarını ve
arzu ettiği şeyleri aklına getirir. Kalbini meşgul eder. Böylece namazını ifsâd
etmeye uğraşır. Bir defasında bana musallat olmuştu. Namaza durup, iki rek'at
kıldım. Üç rek'at kıldın diye vesvese verdi. İtibar etmedim. Namazı bitirinceye
kadar vesvese vermeye uğraştı."
KAYNAKLAR
1) Tabakât-ı Hanâbile cild-1, sh-173
|