Âlim ve âbid (çok ibâdet eden) bir zât. Künyesi, Ebû Ca'fer'dir. Tûsî diye
meşhûrdur. 254 (m. 864) senesinde vefât etti. İsmâil bin Aliyye, Süfyân bin
Uyeyne, Affân bin Müslim ve Ahmed bin Hanbel hazretlerinin meclisinde bulunup,
onların ders ve sohbetlerini dinlemiştir. Kendisinden de, Abdullah el-Begâvî,
Yahyâ bin Sa'îd ve diğer âlimler rivâyette bulunmuşlardır. Özellikle Ahmed bin
Hanbel hazretlerinden kimsenin rivâyet etmediği şeyleri bildirmiştir. Ma'rûf-i
Kerhî ve diğer büyük zâtların da sohbetinde bulundu. Ahmed bin Hanbel'e (r.a.),
Muhammed bin Mensûr hakkında sorulduğu zaman: "Onun hakkında hayır ve iyilikten,
çok namaz kılan birisi olduğundan başka birşey bilmiyorum" demiştir. Tûsî'nin
(r.a.) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf şöyledir: Resûlullah efendimiz (s.a.v.)
buyurdu ki: "Lâ
ilâhe illallah diyen mü'minlerden bir kısmı, günahları sebebiyle Cehenneme
girerler. Bunu gören müşrikler onlara, Lâ ilâhe illallah demeniz size faide
vermedi. Siz de bizimle beraber Cehennemde yanıyor-sunuz, derler.
(Onların bu sözünden) Allahü
teâlâ gazaba gelir ve Lâ ilâhe illallah deyip de Cehennemde yanan mü'minleri
Cehennemden çıkarır. Onları hayat nehrine atar. Yanıkları iyileşir. Sonra
Cennete girerler..."
Resûlullah efendimizin mübârek
hanımlarından Hz. Ümmü Seleme validemiz şöyle bildirdi. Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: "Yeryüzünde
kötülükler ortaya çıktığı zaman, Allahü teâlâ, yeryü-zündekilere azabını
gönderir." Bunun
üzerine ben: "Yâ Resûlallah! Onların arasında sâlih kimseler olsa da, Allahü
teâlâ yine azabını gönderir mi?" dedim. Resûlullah (s.a.v.), "Evet,
İnsanlara isâbet eden
azâb onlara da, onlara da isâbet eder..."
buyurdu.
Muhammed bin Mensûr et-Tûsî'nin kıymetli sözlerinden ba'zıları:
"Kalbde
yakîn, dinde vera' (şübhelilerden sâkınma), dünyâ için zühdü (dünyâya rağbet
etmemek), haya ve ilmin olması, insanın se'âdetine ve akıbetinin iyi olacağına
alâmetdir."
"Şu altı şey kendisinde bulunan kimsenin câhil olduğu anlaşılır: Birincisi,
sebebsiz yere kızmak; i-kincisi, fâidesiz yere konuşmak; üçüncüsü, yersiz
nasîhatta bulunmak; dördüncüsü, sırrını herkese söylemek; beşincisi, herkese
güvenmek; altıncısı, dostunu, düşmanından ayıramamak."
"Mü'minin
dört alâmeti vardır. Sözü Allahü teâlâyı hatırlatır. Susması tefekkür (Allahü
teâlânın büyüklüğünü düşünmek ve âhırette başına gelecekleri hatırlamak), bakışı
ibret, ilmi hayırdır."
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-ı
Hanâbile, cild-1, sh-218
2)
Hilyet-ül-evliyâ,
cild-10 sh-216
|