TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

3.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

FÂTIMA-İ NİŞÂBÛRİYYE (Radıyallahü Anhâ)

Hâtûn evliyâların büyüklerinden. Horasanlıdır. Mekke-i mükerremede otururdu. Bâyezîd-i Bistâmî'nin medh ve iltifatına mazhar olmuştur. Zünnûn-i Mısrî kendisine birçok mes'elelerde danışmıştır. 203 (m. 818) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etmiştir.

Bâyezîd-i Bistâmî onun hakkında der ki: "Ömrümde bir hâtûn tanıdım. O Fâtıma-i Nişâbûriyye'dir. Kendisine herhangi bir konuda haber vermek istesem, ona ayan olur ve o şeyi kendisi bana bildirirdi."

Zünnûn-i Mısrî ise onun için şunları söylemiştir: "Mekke-i mükerremede bir hâtûn vardır. Adı Fâtıma-i Nişâbûrîyye'dir. Bu veliyye hanım, Kur'ân-ı kerîmin ma'nâ ve esrarından öyle şeyler söylerdi ki, bana hayret verirdi."

Bu evliyâ hâtûn, Allahü teâlâya öylesine âşık ve Peygamber efendimize (s.a.v.) öyle sevgi beslerdi ki, bir sohbet esnasında y onlardan bahsedilirken dayanamayıp vefât etti.

Buyurdu ki: "Allahü teâlâyı zikr ettiğin, andığın zaman, Allahü teâlânın seni gördüğünü düşün ve zikre devam et."

"Sıdk ve takva sahipleri bu zamanda bir derya içindedirler. O deryanın dalgaları onlara çarpmaktadır. O derya içinde boğulmuşcasına Allahü teâlâya duâ ve feryâd ederler. Kâdir-i mutlak olan Hak teâlâdan se'âdet ve necat talep ederler.

"Kim, Allahü teâlâyı düşünerek amel ve ibâdet yaparsa, o kimse ihlâs, sahibidir."

 

KAYNAKLAR

1) Nefehât-ül-üns sh-695

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider