Yedi kırâat imamından dördüncüsü, işareti keftir. Tâbiînden olup, kırâat, hadîs
ve fıkıh âlimi idi. İsmi, Abdullah bin Âmir bin Yezîd olup, en meşhûr künyesi,
Ebû İmrân'dır. Şamlıların kırâat imâmı olduğu için ed-Dımaşkî, Hûd'un (a.s.)
torunlarından olduğu için el-Yahsubî, kırâat âlimi olduğu için de el-Mukrî
lakabı verilmiştir. İbni Âmir hazretleri, Peygamber (s.a.v.) zamanında 8 (m.
629) yılında doğdu. Doğum yeri olan Filistin'de Nablus yakınlarındaki Belkâ'ya
bağlı Rihâb köyünden Şam'a göçtü ve orada 118 (m. 736) yılı Muharrem’inde vefât
etti.
Kırâat-ilmini, Ebudderdâ'dan (r.a.), Hz. Osman'ın kırâatini de Mugîre bin Ebî
Şihâb'dan aldı. Hz. Muâviye, Fudâle bin Ubey, Vâsila bin Eskâ, Nu'mân bin Beşîr,
Ebû Ümâme ve Ebû İdrîs-i Havlânî gibi mübârek zâtlardan da kırâat öğrenip,
hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kırâatte Şamlıların imâmı ve Şam'ın ilk kadısı olan
Ebûd-derdâ hazretleri, vefâtından sonra yerine İbni Âmir'in geçmesini istedi.
O'ndan sonra Şamlılar İbni Âmir'in kırâatine göre Kur'ân-ı kerîm okudular. Şam
Câmii'nde imâm olup, Cuma namazından gayrı namazları kıldıran İbni Âmir, İdrîs-i
Havlânî'den sonra Halîfe Velîd bin Abdülmelik zamanında Şam kadısı oldu.
Vefâtına kadar aynı vazifede kaldı. Şamlılar kırâatte kendisini imâm olarak
kabul edip, yıllarca arkasında namaz kıldılar. O'nun kırâatine göre okuyarak
ibâdet ettiler. İbni Âmir'in kırâatini, Hişâm bin Ammâr-ı Sülemî ve Abdullah bin
Ahmed bin Beşîr bin Zekvân-ı Kureşî rivâyet etti. Bu râvîlerden Hişâm, Eyyûb-i
Temîmî, Arrâk-ı Mısrî, Yahyâ-i Zemmârî vasıtasıyla İbni Âmir'in kırâatini
öğrendi. Diğer râvîsi İbni Zekvân da, Eyyûb-i Temîmî vasıtasıyla öğrendi.
Zamanımızda Sudan'ın bir kısmında Kur'ân-ı kerîm, bu iki râvî vâsıtasıyle gelen
İbni Âmir'in kırâatine göre okunmaktadır.
Kendisinden, kardeşi Abdurrahmân, Râbi'a bin Yezîd, Abdullah bin Alâ,
Abdurrahmân bin Yezîd bin Câbir, Ca'fer bin Râbi'a, Muhammed bin Velîd-i Zübeydî
ve daha birçok âlim ilim tahsil etti. İsmâîl bin Abdullah bin Ebî Muhacir, Ebû
Ubeydullah Müslim bin Meşkem, Yahyâ bin Hâris-i Zemmârî gibi âlimler de kırâat
öğrendiler. Bunlardan Yahyâ-i Zemmârî, O'nun kırâatini nakletti.
Âlimler, hadîs ilminde de sika (güvenilir) olduğunda ittifak ederek O'nu
övdüler. Bunlar arasında Iclî, İbni Hibbân, Nesâî ve Ebû Ehvazî sayılabilir.
Bu âlimlerden Ebû Ehvazî "İbni Âmir, kırâat ilminde imâm ve âlimdi. Naklettiği
ilimlerde güvenilir, rivâyetlerinde sağlamdı. Bilgilerine yanlışları
karıştırmadan muhafaza eden arif, anlayışlı, sâhib olduğu her ilimde ihtisas
sahibi, Tâbiînin ileri gelenlerinden mübârek bir zât idi. Dînî yönüyle hiçbir
zaman tenkite uğramadı, rivâyeti için şüpheye düşülmedi. Bir bid'ati gördüğü
zaman hemen müdâhale eder, işlenmesine müsaade etmezdi" diyerek onu övmektedir.
KAYNAKLAR
1)
Tehzîb-üt-tehzîb cild-5, sh-274
2)
Mîzân-ül-i'tidâl cild-2, sh-449
3)
Şezerât-üz-zeheb cild-1, sh-156
4)
El-A'lâm cild-t, sh-95
5)
Miftâh-üs-se'âde cild-2, sh-34
6)
Gâyet-un-nihâye cild-1, sh-323
|