Tâbiînin büyüklerinden, kırâat âlimi, fakîh ve dünyâya ehemmiyet vermeyen,
mubahların çoğunu terk eden birzâhid. İsmi Hamza bin Habîb bin Ammâre bin İsmâil
et-Teymî ez-Zeyyât olup, künyesi; Ebû Ammâre'dir. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe ile
aynı zamanda 80 (m. 700) doğmuş, O'ndan altı yıl sonra 156 (m. 773)'de Hulvan'da
vefât etmiştir. Mezarı meşhûr ziyâret yerlerindendir. Vefât târihinin 154 veya
158 olduğu da rivâyet edilmiştir. Teymoğullarının âzâdlısıdır. Bir rivâyette ise
onlara sonradan dahil olanlardandır. Yaşı itibârı ile Eshâb-ı kirâma (r.anhüm)
yetişmiştir. Zeytinyağı ticâreti ile meşgul olduğu için Zeyyât denilmiştir.
Irak'tan Hulvan'a zeytinyağı götürür satar, Kûfe'ye peynir ve ceviz getirirdi.
Hamza bin Habîb (r.a.) Kur'ân-ı kerîmin meşhûr yedi kırâati (okuyuş şekli) olan
kırâat-ı Seb'a'dan birisinin rivâyet edicisi ve kırâat imamlarının altıncısıdır.
Aynı zamanda bir muhadd)s olan Hamza sika (güvenilir, sağlam) bir râvidir.
Fıkhın en zor bahislerden birisi olan ferâiz (ölen bir kimsenin malının taksimi)
ilminde de Üstâd olan âlimdir. Hamza ez-Zeyyât kırâatı, A'meş, Ca'fer-i Sâdık,
İbn-i Ebî Leylâ, Humrân bin A'yen Ebû İshâk es-Sebiî, Mansûr bin Mü'temir,
Mugîre bin Miksen'den almışdır. Hamza'nın A'meş'den Resûlullaha (s.a.v.) varan
rivâyet tariki (yolu) şöyledir: A'meş, Yahyâ bin Vessâb'dan, O da Alkame, el-Esved,
Ubeyd bin Nedâle, Zirr bin Hubeyş es-Sülemî'den, O da İbni Mes'ûd'dan (r.a.) O
da Resûlullahdan (s.a.v.) almıştır.
Hamza bin Habîb, İshâk es-Sebîî, Ebî İshâk Eş-Şeybânî, A'meş, Adiyy bin Sâbit,
Hakem bin Uteybe, Habîb bin Ebî Sâbit, Mansûr bin Mü'temir ve birçok hadîs
âliminden (r.aleyhim) de hadîs-i şerîf öğrenmiştir. Abdullah İbni Mübârek,
"Hüseyin bin Ali el-Ca'fî, Abdullah bin Sâlih el-Iclî, Selîm bin Îsâ (Ondan
kırâat da öğrenmiştir) Îsâ bin Yûnus, Ebû Ahmed ez-Zübeyrî, Muhammed bin Fudayl,
Vekî' bin Cerrâh, Kabisâ bin Ukbe ve birçok âlim de Hamza bin Habîb'den hadîs-i
şerîf rivâyet etmişlerdir.
Hamza bin Habîb (r.a.) kırâatte imâm, dinde hüccet (senet), hadîste sika,
fıkıhta üstâd olup, son derece müttekî (haramlardan sakınan), şüphelilerden
tamamen uzaklaşmış verâ' sahibi ve dünyâdan uzaklaşmış mubahların çoğunu terk
etmiş bir arif idi. İbni Fudayl "Zannetmem ki, Allahü teâlâ Kûfelilerin
üzerinden belâyı Hamza'dan başka bir kimse sebebiyle kaldırsın" Ya'nî onun
sebebiyle Allahü teâlâ belâları kaldırır, buyurmuştur.
İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe, Hamza'ya: "İki şeyde bizden üstünsün. Biz bu iki şeyde
seninle münâzara etmeyiz, elinden almak istemeyiz. Biri Kur'ân-ı kerîm okumak,
diğeri de ferâiz ilmidir." buyurmuştur. Süfyân-ı Sevrî: "Hamza, Kur'ân-ı kerîm
ve ferâizde diğer insanlardan üstün idi." Şeyhi, ne zaman
Hamza'yı görse iftihar edip, "Şu gelen kimse
Kur'ân-ı kerîmde engin bir deniz gibidir" buyurmuşlardır. Onun kırâatini uygun
görmeyenler, med ve hemze'de ifrata vardığını sebep göstermişler ise de, böyle
yapan birisini gören Hamza, "İfrat etme. Bilmiyor musun ki beyazın ifrâtı ve en
beyazı baras hastalığıdır. (Çünkü bu hastalıkta deri bembeyaz bir renk alır.)
Daha güzel okumak için haddi aşmak, kırâat değildir" buyurmuştur. Zehebî:
"Hamza'nın kırâati hususunda icmâ' hâsıl oldu" buyurmuştur. Onun kırâatini
rivâyet eden iki râvîsinden biri Halef, diğeri ise Hallâd'dır. Kırâat ilminde
Hamza'nın remzi (FÂ)'dır. Hamza bin Habîb, İmâm-ı Âsım ve A'meş'den sonra
Kûfe'de kırâat imamlığı yaptı.
KAYNAKLAR
1)
Miftâh-üs se'âde cild-2, sh-39, 40, 41
2)
Mîzân-ül-İ'tidâlcild-1, sh-605
3)
Tehzîb-üt-tehzîb cild-3, sh-27
4)
Vefeyât-ül-a'yân cild-2, sh-216
5)
El-A'lâm cild-2, sh-277
6)
Târîh-i Bağdâd cild-8, sh-179
|