TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

1.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

HACCAC BİN ILÂT (Radıyallahü Anh)

Resûl i Ekrem’in Eshâbından mübârek bir zat. İsmi Haccac’dır. Ebû Kilab, Ebû Muhammed ve Ebû Abdillah künyeleri vardır. Hz. Ömer’in (r.a.) hilâfetinin başlarında vefât ettiği rivâyet edilir. Haccac bin İlât’ın İslâm’a girişi şöyle olmuştur. Haccac bin İlât, Süleymoğulları kabilesinden bir cemâatle birlikte Mekke’ye doğru yola çıkmışlardı. Kimsesiz, korkunç bir vadide bulunuyorlardı. Bu yüzden yollarına devam edemediler. Arkadaşları ona, emniyetimiz için bir şeyler yap, dediler. Kalktı, dolaşmağa başladı. Hem de, kendi kendine: “Ben ve arkadaşlarım sağ salim dönünceye kadar tanrıya sığınırız” diyordu. Derken birisinin “Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin köşe ve bucaklarından geçip gitmeğe gücünüz yetiyorsa, haydi geçip gidiniz. Ancak, Allahü teâlânın ihsan edeceği bir kudretle geçebilirsiniz.” (Rahman sûresi, âyet: 33) dediğini işitti. Haccac Mekke’ye varınca bu durumu, Kureyşlilerin toplandıkları mecliste anlattı. Bunun üzerine, Kureyşliler, “Ey İlât! Sen de sapıtmışsın. Muhammed (s.a.v.) de bu sözlerin kendine Allahü teâlâ tarafından vahyedildiğini söylüyor.” dediler. Haccac bin İlât da onlara “Vallahi hem ben hem de yanımdaki arkadaşlarım bu sözleri birlikte duyduk.” cevabını verdi.

Haccac bin İlât, Peygamberimiz’in (s.a.v.) nerede bulunduğunu sordu. Medine’de olduğunu öğrenince Medine’ye gidip, İslâm’ı kabul etti. İyi bir müslüman oldu. Haccac’ın müslüman oluşu, Resûlullah’ın Hayberi fethi zamanına rastlar.

Bu sırada Haccac (r.a.) Resûlullah’ın (s.a.v.) huzurlarına çıkarak “Yâ Resûlallah! Mekke’de bir takım kimselerde mallarım var, izin verirseniz bunları almak istiyorum. Müslüman olduğumu öğrenirlerse bana hiçbir şey vermezler” diye durumunu arz etti. Resûl-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) ona izin verdi. Haccac (r.a.) bu arada şunu da sordu: “Yâ Resûlallah, mallarımı onlardan alabilmek için, belki senin hakkında münasip olmayan sözleri söylemem gerekebilir. Bu hususta ne buyurursunuz?” deyince, Resûlullah (s.a.v.) buna da izin verdiler.

Kureyş müşrikleri, Resûlullah’ın, Hayber üzerine yürüdüğü haberini daha önce duymuşlardı. Haccac bin İlât Mekke’ye gelince, devesinin etrafını sardılar. Hayber hakkında malûmat alabilmek için hiç beklemeye tahammülleri yoktu. Haydi ne oldu, bize hemen anlat dediler. Haccac (r.a.): “Hayberlilerin savaş hususunda çok mahir olduklarını, müslümanların daha böylesiyle karşılaşmadığını, Hayberlilerin Arab kabilelerinin de yardımıyla onbin kişilik bir ordu topladığını, Muhammed (s.a.v.) Eshâbının müthiş bir hezimete uğradığını, Muhammed’in (a.s; de esir edildiğini, Hayberlilerin Muhammed’i (s.a.v.) Mekkelilere teslim edeceğini” onlara söyledi. Kureyş müşrikleri bu habere çok sevindiler: Fakat Haccac’ın (r.a.) müslüman olduğundan haberleri yoktu.

Hz. Haccac, Mekke müşriklerine aslı olmayan bu parlak müjde haberini verdikten sonra, onların sevinçli ve memnun durumlarını fırsat bildi. Onlara “Mekke’deki alacaklarını toplamak için kendisine yardımcı olmalarını, mağlup olan müslümanların, mallarını, başka tüccarlar gidip satın almadan önce, hemen oraya varıp, kendisi alacağını söyleyerek, onların vasıtasiyle alacaklarını ve orada bulunan mallarını topladı. Mekke’deki zevcesine de aynı şekilde söyleyip, ondan da mallarını aldı.

Müslümanların Hayber’de mağlup olduğu haberi her tarafa yayılmıştı. Bu haber, müşriklerin sevinç çığlıklarına vesile olurken, bu durumdan haberi olmayan müslümanlar da derin bir hüzün içerisinde boğuluyordu. Bu sırada daha Medine’ye hicret etmemiş bulunan Peygamberimizin (s.a.v.) amcası Hz. Abbas sanki kalbinden vurulmuştu. Ancak bu üzüntüsünü belli etmemeğe çalışıyordu. Hz. Abbas kölesi Ebû Zübeyde’yi çağırıp, Haccac’ı bulup, ona: “Allah aşkına, doğru söyle. Bu haberin aslı var mıdır? Senin bu haberin, Allahü teâlâ’nın Resûlullah’a (s.a.v.) ve müslümanlara olan va’dine uymuyor” dedi.

Haccac (r.a.) Ebû Zübeyde’den gizlice Hz. Abbas’la kimsenin olmadığı bir yerde görüşüp, kendisine sevinçli bir haber vereceğini bildirdi. Hz. Abbas bu haberi alınca çok sevindi. Sanki dünyâlar onun oldu. Elbette, Allahü teâlâ’nın hayır va’dleri bir bir zuhur edecekti. Hz. Abbas Ebû Zübeyde’yi alnından öptü ve onu azâd etti. Ayrıca on köle azâd edeceğini de adadı.

Hz. Abbas ile Haccac nihayet tenha bir yerde buluştular. Haccac (r.a.) Hz.Abbas’a anlatacaklarını üç gün geçmeden kimseye söylememesini sıkıca tenbih etti. Sonra şöyle konuştu: “Resûlullah (s.a.v.) Haybeı’i fethetti. Kendisine düşen hisseyi aldı. Sahâbîlere (r.a.) paylarını dağıttı. Hayber hâkiminin kızı Safiyye’yi azâd edip, zevce olması ile câriye olarak kalması arasında serbest- bırakdı. O da azâd edilip, zevce olmayı seçti.”

Bir müddet sonra mes’elenin hakikati anlaşılmış. Mekke müşrikleri aldandıklarını geç farketmişlerdi. Allahü teâlâ’nın hikmeti ki, müslümanların hüzünleri üzerlerinden kalkmış, aynı üzüntü, bu sefer müşrikleri bir kabus gibi kaplamıştı.

Haccac (r.a.) çok zengin idi. Servetini Medine’ye getirdikten sonra orada bir ev ve bir mescid yapmıştır. Hz. Ömer’in hilâfetinin ilk yıllarında vefât etmiştir.

 

KAYNAKLAR 

1) El-İsâbe, cild-1, sh-313

2) El-İstiâb, cild-1, sh-344

3) Üsûd-ul-gâbe, cild-1, sh-344

4) Sîret-i İbn-i Hişâm, cild-3, sh-359

5) Müsned-i Ahmed bin Hanbel, cild-6 sh-138

6) Tabakât-ı İbn-i Sa’d, cild-4, sh-270

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider