TÜRKİYE GAZETESİ YAYINLARI

 

İSLÂM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ

1.CİLD

Bir Önceki Sayfaya Gider

CİLD  -  ALFABE  -  ASIR

Bir Sonraki Sayfaya Gider

01   02   03   04   05   06   07   08   09   10   11   12   13   14   15   16   17   18

ERKAM BİN EBÎL-ERKAM (Radıyallahü Anh)

Eshâb-ı kirâmın ilk îmân edenlerinden. Nesebi, Erkam bin Ebi’l-Erkam Abd-i Menâf bin Esed bin Abdullah bin Ömer bin Mahzûm’dur. Künyesi Ebû Abdullah’dır. Benî Mahzûm kabilesindendir. Annesi Temâdur binti Hudeym es-Sehmiyye’dir. (Diğer rivâyetlere göre Ümeyme binti Hâris veya Safiyye binti Hâris bin Hâlid’dir. Hicretten önce Mekke-i Mükerreme’de doğduğu tahmin edilmektedir. 22 veya 23 yaşlarında iken, yedinci (veya onbirinci) müslüman olmakla şereflendi.

Resûlullah efendimiz (s.a.v.) Mekke’de bütün dünyâya Peygamberliğini ilân edip, insanları İslâmiyyete davet etmeye başladığı zaman müşrikler onu yalanladılar, ilk günlerde az kimse îmân etti. Müşrikler başta Peygamber efendimize ve ilk müslümanlara, tibâdet ederken, birbirlerine yeni gelen âyet i kerîmeleri okuyup öğretirken; gördükleri, tanıdıkları her yerde onlara baskı, işkence ve zulümler yapmaya başladılar. Bu eziyet ve baskılar artınca Resûlullah efendimiz (s.a.v.) kendilerine Mekke’de emniyetli bir ev seçip orada ibâdetlerini yapmaya ve İslâmiyyeti yaymaya karar verdi. Bunun için Safa tepesinin doğusunda, dar bir sokaktaki Şeybeoğullarının evine bitişik Hz. Erkam bin Ebi’l-Erkam’ın evini münasip gördü.

Peygamberimiz (s.a.v.), İslâm dînini burada gizlice yaymaya çalıştı. Mekke’de nâzil olan âyet-i kerîme ve sûrelerin birçoğu bu mübârek evde geldi. Eshâb-ı kirâm burada toplanırlar, Peygamberimizi (s.a.v.) görmek ve müslüman olmak isteyen kimseleri bu Dâru’l-Erkam veya Dâru’l-İslâm ismini verdikleri Hz. Erkam’ın evine götürürlerdi. Hz. Hamza, Âmmar bin Yâser Musab bin Umeyr, Akil ve İyâd bin Bükeyr, Süheyb bin Sinan (r.anhüm) ve birçok Sâhâbî burada müslüman oldu. Peygamber efendimiz Eshâb-ı kirâm ile birlikte bu evde, Hz. Ömer müslüman oluncaya kadar kaldı. Bu evde, Hz. Ömer îmân ile şereflenince müslümanların sayısı kırk oldu. Hz. Ömer, Peygamberimize (s.a.v.) ibâdetlerini Mescid-i Haram’da açıkça yapmalarını teklif etti. Onları müşriklere karşı korudu. Müslümanlar topluca yüksek sesle tekbir getirerek evden çıktılar. Kâ’be-i Muazzama’ya gelip açıkça tavaf ettiler. Müşriklerin kalblerine korku ve üzüntü verdiler. Bundan sonra Peygamberimiz insanlara İslâmiyyeti açıktan anlatmaya ve açıktan imâna davet etmeye başladı.

Hz. Erkam, İslâm tarihinde büyük ehemmiyeti olan bu evini hiç satılmamak ve mirasçı olunmamak kaydı ile oğluna bıraktı. Bu evin ayrıca bir vakfiyesi de vardır. Bu vakfiyede şöyle yazılıdır. “Bu Erkamın Safâ’dan az ileride bulunan evi hakkında verdiği sözü ve vasiyetidir. Arsası Harem-i şeriften sayıldığından bu ev de vakfedilmiştir. Satılmaz ve mirasçı olunmaz. Buna Hişâm bin Âs ve âzâdlı kölesi filân şahiddir.” Böylece İslâmiyette ilk vakfı yapmış oldu.

Bu tarihi ev Hz. Erkam’ın evlad ve torunları tarafından kullanılarak 140 senesinde halîfe Mansur zamanına kadar geldi. Mansur bunlardan hisselerini satın aldı. Ev tamamen devlete kaldı. Daha sonra tamir edilirken asıl şekli de değişti. Birçok el değiştirdikten sonra Üçüncü Sultan Murad Hân 999 (m. 1591) mescid olarak yeniden yaptırdı.

Hz. Erkam asil bir aileden ve çok zengin idi. Cahiliyet zamanında bile itibarı yüksekti. Ancak müşriklerin işkence ve zulümleri dayanılmaz hale gelince Medine-i Münevvere’ye hicret etti. Resûlullah (s.a.v.), Medine’de kendisini Hz. Ebû Talha (Zeyd bin Selh) ile kardeş yaptı. Rahat ve huzurlu yaşaması için Benî Züreyk mahallesinden bir miktar arazi verdi. Hz. Erkam vefâtına kadar burada yaşadı.

Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlara katıldı. Kahramanca döğüşüp büyük fedâkârlıklar gösterdi. Bedir savaşından sonra Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine bir kılıç hediye etti. Daha sonra zekât mallarını toplama hizmetini verdi. Dört halife devrinde meşveret meclisinde vazife yaptı.

Zühd ve takvası çok idi. Bütün vaktini Allahü teâlâya ibâdet etmekle geçirirdi. Birgün Kudüs’deki Mescid-i Aksa’da namaz kılma arzusunu Resûlullah’a (a.s.) arz etti. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) “Mescid-i Haram’da bir defa namaz falmak, diğer mescidlerde bin defa namaz kılmaktan daha çok sevabdır.” buyurunca Mekke’ye gidip, Mescid-i Haram’da ibâdetini yaptı. Peygamberimizden bazı hadîs-i şerîfler rivâyet etti. Rivâyet eden oğlu Osman olarak gösteriliyor ise de kaç tane hadîs rivâyet ettiği bilinmemektedir.

Hz. Erkam geçimini kendi arazilerinden elde ettikleri mahsulden kazandıklarıyla ve ticâret ile temin ederdi. Ubeydullah, Osman adlı oğulları Meryem, Safiyye ve Umeyye adlı kızları olmak üzere beş evlâdı bilinmektedir. Hz. Erkam 53 (m. 673)’de 83 yaşlarında iken Medine-i Münevverede vefât etti. Bu sırada Medine valisi Mervan bin Hakem idi. Namazını kildırma vazifesini kendisi yapmak istedi ise de, Hz. Erkam’ın oğlu Ubeydullah, babasının’vasiyeti olduğunu söyledi. Hz. Erkam’ın vasiyeti üzerine cenaze namazını Âşere-i mübeşşereden olan Hz. Sa’d bin Ebî Vakkâs kıldırdı. Baki’ kabristanına defn edildi.

 

KAYNAKLAR  

1) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-3, sh-242

2) El-İsâbe cild-1, sh-28

3) Üsûd-ül-gâbe cild-3, sh-115

4) Mir’ât-i Mekke sh-1050

5) Târîh-ul-Hamîs cild-1, sh-330

6) Ensâb-ul-eşrâf cild-1, sh-158

7) İnsân-ul-uyûn cild-1, sh-203

 
 

Bir Önceki Sayfaya Gider

Bu Bölümün İndex Sayfasına Gider

Bir Sonraki Sayfaya Gider