Doğu Anadolu’nun kuzey kısmında doğup aldığı birçok kollarla büyüyerek, Türkiye içinde 441 km yol kat ettikten sonra, Kafkasya’nın güneydoğusunda Mugan önünden geçerek, Hazar Denizine dökülen ve bütün uzunluğu 920 km olan ırmak. Bingöl Dağları ile Palandöken Dağlarından inen kollarla beslenip büyür. Şahvelet, Nalbant ve Sakaltutan dağlarından gelen kollarla kuvvetlenir. Topçu ve Sakaltutan dağları arasındaki bir vadiden Pasinler Ovasına girer. Pasin Çayı ile birleşir. Bir çok dar vadi ve ovalardan geçerek Türk topraklarından çıkar ve 140 kilometrelik kısmı Türk-Rus sınırını teşkil eder. Daha sonra İran topraklarına girer. İran-Azerbaycan sınırına kadar akar. Sarısu ve Kura ırmağı ile birleşip Hazar Denizine dökülür. Aras’ın geçtiği vadiler bölgeye göre oldukça ılımlıdır. Bu vadide ılık iklim bitkileri yetişir. Aras’ın geçtiği vadi, Erzurum ve Kars yaylasında tabii bir yol vazifesi görür. Aras Irmağından, Pasinler ve Iğdır ovalarının sulanmasında faydalanılır. Akışı düzensiz olduğundan ulaşıma elverişli değildir. Irmakta bol alabalık vardır. Aras Irmağı ile ilgili birçok efsaneler vardır. Aras vadisi ilk çağlardan beri yerleşim merkezi olmuştur. İranlılar, Nehr-i Aras, Araplar Al-Ras derler. İlk ismi Arakses’tir. Aras’tan eski tarih kitaplarında ve din kitaplarında bahsedilir. Rivayetlere göre Aras Vadisinde bin şehir ve beş bin köy kalıntısı vardır. Aras; Nil, Dicle ve Fırat’tan sonra dördüncü kutsal akarsu olarak kabul edilir. Eski çağlardan bu yana çeşitli millet ve devletler Aras Vadisinde yaşamışlardır. Arkeolojik bakımdan dünyanın en zengin bölgelerinden biridir. Bu vadi, bin seneye yakın zamandan beri Türklerin elindedir. |