Geri

   

 

 

İleri

 

İKİNCİ CİLD, 37. ci MEKTÛB

Bir günlük yiyeceği olmıyanın, bunu istemesi câiz olduğuna fetvâ verilmişdir. Takvâ ve azîmet ise, hiç istememekdir. Ölüm ve hastalık tehlükesi gibi zarûret hâlinde, mubâh olur. Elbisesi olmıyanın, bu şartlarda, giyecek istemesi mubâh olur. Çalışıp kazanabilen kimsenin dilenmesi câiz değildir. Din bilgilerine çalışıp da, kazanmağa vakt bulamıyanın, istemesi câiz olur. Yazı yazarak kazanabilenin istemesi câiz değildir. (Mişkât) şerhinde[1] diyor ki, (çalışamıyan hastanın, bir günlük yiyecek dilenmesi câizdir. Fazlası câiz değildir. Nâfile nemâz ve nâfile oruc sebebi ile çalışmağa vakt bulamıyanın zekât ve sadaka istemesi câiz değildir. Bu kimse için, başkasının sadaka istemesi câiz olur.)

Sadaka istemekde üç zarar vardır. Allahü teâlânın, ni’meti az gönderdiğini haber vermekdir ki, harâmdır. Kendini zelîl etmekdir. Mü’minin Allahdan başkasına boyun bükmesi câiz değildir. İstenilen kimseye de eziyyet etmekdir. Zarûret olmadıkca, bu da harâmdır. Bunun için, takvâ sâhibleri, kimseden birşey istememişlerdir. Bişr-i Hâfî[2], Sırr-î Sekatîden başka kimseden birşey istemezdi. (Onun mal verince, sevineceğini biliyorum, onu sevindir-

----------------------------

[1] Mişkât, Mesâbîhin şerhidir. Mesâbîh hadîs kitâbını yazan Hüseyn Begavî, 516 [m. 1122]de, Mişkât sâhibi Muhammed Veliyyüddîn 749 [m. 1348] de vefât etdi. Mişkâtin arabî ve fârisî şerhleri vardır.

[2] Bişr-i Hâfî 227 [m. 841] de, Sırrî 251 [m. 865] de Bağdâdda vefât etdiler.

mek için istiyorum) derdi. Bişr buyurdu ki, (Üç nev’ fakîr vardır: İstemez, verince de almaz. Bunlar, İlliyyînde melekler iledirler. İstemez, verince alır. Bunlar, Cennetlerde mukarreblerledir. İhtiyâcı olunca ister. Bunlar, sâdıklar olup, Eshâb-ı yemîn iledirler.) Netîce olarak deriz ki, zarûret olmadan dilenmek harâmdır ve çirkindir. Zarûret ve ihtiyâc hâlinde mubâh olur. Lâkin, derecenin azalmasına sebeb olur. Ölüm hâlinde vâcib olur. İstemeyip ölürse, günâha girerek ölür. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Ömere hediyye gönderdi. Ömer “radıyallahü anh”, almayıp geri gönderdi. Karşılaşdıkları vakt, (Niçin almadın?) buyurdu. Yâ Resûlallah, (En hayrlınız, kimseden birşey almıyandır) buyurmuşdunuz. (O sözüm, isteyip de almak içindi. İstemeden gelen şey, Allahü teâlânın gönderdiği rızkdır) buyurdu. Ömer, cevâb vererek, (Allahü teâlâya yemîn ederim ki, kimseden birşey istemiyeceğim ve istemeden gelen herşeyi alacağım) dedi. Bir Hadîs-i şerîfde, (Aç olan veyâ birşeye muhtâc olan, kimseden istemeyip, Allahü teâlâdan beklerse, Allahü teâlâ, ona bir senelik rızk kapıları açar) buyuruldu.