3. İnsanın Salih Amelleri İle Allahü
teâlâ'ya Tevessül Ederek duâ Etmesi
İbn Ömer'den
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edilen "Mağara arkadaşları" hadisinde şöyle anlatmıştır:
"Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu dinledim:
“Sizden önceki ümmetlerden üç kişi, yola çıkıp yürüdüler. Nihâyet bir
mağarada barınıp gecelemek zorunda kaldılar ve oraya girdiler.
Sonra dağdan bir kaya parçası yuvarlanıp mağarayı üzerlerine
kapadı. Aralarında dediler ki, bu kayadan kurtulup çıkmanız için
tek çare, yaptığınız amellerin en iyisi ile (tevessülde bulunarak)
Allahü teâlâ'ya duâ
etmenizdir. Aralarından bir adam şöyle dedi:
Allah'ım! Benim çok yaşlı
ihtiyar ana-babam vardı. Onlardan önce ne aileme ve ne de
mallarıma su vermezdim." Böylece İbn
Ömer, onlar hakkındaki uzunca hadisi anlattı. Onlardan her
biri salih ameli hakkında:
Ya Rabbi, eğer senin rızam isteyerek ben bu işi yapmışsam, içinde
bulunduğumuz tehlikeden bizi kurtar, diye duâ etmişti. Onlardan
her birinin duâsı sonunda o mağaradan bir kısım açıldı. Nihâyet
üçüncünün duâsı sonunda mağaranın tamamı açıldı ve çıkıp
gittiler."
İmâmlarımızdan el-Kadi Hüseyin ve
başkası yağmur Duâsı konusunda bu manayı taşıyan şu sözü
söylemişlerdir: Darlık içine düşen bir adamın kendi salih ameli
ile duâ etmesi müstehabdır. Bu geçen hadisi de delil
göstermişlerdir. Böyle amellere dayanarak duâ etmek üzerinde söz
söylenebilir; çünkü bir nevi amele dayanarak istemek oluyor ki, bu
da mutlak surette Allahü teâlâ'ya
ihtiyacı terk etmek demektir. Duâdan asıl maksad ise ihtiyaçtır.
Peygamber bu hadisi şerifi, o mağara arkadaşlarını övmek
için buyurmuştur. Ancak Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'in
bunu anlatışı da, salih amele tevassül ile duânın doğru olacağına
bir delildir. Başarı Allah'dandır.
Duâ konusunda selefden nakledilen
sözlerin en güzeli, Evzâ’î'den
rivâyet edilendir. Allahü teâlâ
ona rahmet etsin, o şöyle demiştir:
İnsanlar yağmur Duâsına çıktılar. İçlerinden Bilâl ibn Sa'd kalktı
sonra Allah'a hamd edip senada bulundu. Sonra şöyle dedi: Ey hazır
olan topluluk! Siz günahları ikrar etmiyormusunuz? Onlar evet
ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Bilâl şu duâyı yaptı: Allah'ım,
senin şöyle buyurduğunu dinledik:
"İyilik edenleri kınamaya bir yol yoktur."
Biz
günahları ikrar ettik. Senin mağfiretinin bizim gibilere olacağını
umuyoruz. Allah'ım bize mağfiret et, bize buyur ve bize yağmur
ver. Böylece ellerini kaldırdı, insanlar da merhamet ellerini
kaldırdılar. Sonra yağmura kavuştular. Şairler bu mana üzerinde
şiir söylemişlerdir:
Günahkârım, çok yanılmışım; fakat afv geniştir. Eğer günah olmasaydı,
afv vaki olmazdı... |
٣- باب دعاءِ الإِنسان وتوسّله بصالحِ عملهِ إلى اللّه تعالى
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
حديث أصحاب الغار، عن ابن عمر
رضي اللّه عنهما قال: سمعتُ
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يقول:
"انْطَلَقَ ثَلاثَةُ نَفَرٍ مِمَّنْ كان قَبْلَكُمْ حتَّى آوَاهُمُ
المَبيتُ إلى غارٍ فَدَخَلُوهُ، فانْحَدَرَتْ صَخْرَةٌ مِنَ الجَبَلِ
فَسَدَّتْ عَلَيْهِمُ الغارَ، فَقالُوا: إنَّهُ لا يُنْجِيكُمْ مِنْ
هَذِهِ الصَّخْرَةِ إلاَّ أنْ تَدْعُوا اللّه تَعالى بصَالحِ
أعْمالِكُمْ.
قالَ رَجُلٌ مِنْهُمْ:
اللّهمَّ إنَّهُ كانَ لي أَبوانِ
شَيْخانِ كَبِيرَانِ، وكُنْتُ لا أُغْبِقُ قَبْلَهُما أهْلاً وَلا
مالاً". وذكر تمام الحديث الطويل فيهم، وأن كلَّ واحد منهم قال
في صالح عمله:
"اللّهمَّ إنْ كُنْتُ قَدْ فَعَلْتُ ذلكَ ابْتِغاءَ وَجْهِكَ
فَفَرِّجْ عَنَّا ما نَحْنُ فِيهِ" فانفرج في دعوة كلِّ واحدٍ شيءٌ
منها وانفرجتْ كلُّها عقب دعوة الثالث "فخرجوا يمشون" (٤٤)
قلتُ:
أُغبق بضم الهمزة وكسر الباء: أي أسقي.
وقد قال القاضي
حسين من أصحابنا وغيره في
صلاة الاستسقاء كلاماً معناه: أنه يُستحبّ لمن وقعَ في شدّة أن
يدعوَ بصالح عمله، واستدلوا بهذا الحديث، وقد يُقال في هذا شيء: لأن
فيه نوعاً من ترك الافتقار المطلق إلى اللّه تعالى، ومطلوبُ الدعاء
الافتقار، ولكن ذكرَ النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم هذا الحديث
ثناءً عليهم، فهو دليلٌ على تصويبه صلى
اللّه عليه وسلم، وباللّه التوفيق.
فصل: ومن أحسن ما جاءَ عن السلف في الدعاء؛
ما حُكي عن الأوزاعيّ رحمه اللّه
تعالى قال:
خرج الناسُ يستسقون، فقام فيهم بلالُ بن سعد، فحمدَ اللّه تعالى
وأثنى عليه ثم قال: يا معشر مَن حضر! ألستم مقرِّين بالإِساءة؟
قالوا: بلى،
فقال: اللّهمّ إنّا سمعناك تقول:
{ما عَلى المحْسِنِين مِنْ سَبيلٍ} [التوبة:
٩١] وقد أقررنا بالإِساءة، فهل تكون مغفرتك إلا لمثلنا؟
اللّهمّ اغفرْ لنا وارحمنا واسقنا، فرفع يديه ورفعوا أيديهم
فسُقوا. وفي معنى هذا أنشدوا:
أنا المُذْنبُ الخَطَّاءُ والعفوُ واسعٌ * ولو لم يكنْ ذنبٌ لما وقعَ
العَفْوُ |