Geri

   

 

 

İleri

 

1. [Bir vakte bağlı kalmaksızın yahut özel bir hâle ait olmaksızın] bütün zamanlarda yapılması müstehab olan önemli Duâlar

Bil ki, bu kısımla maksadımız, bir vakte bağlı kalmaksızın yahut özel bir hâle ait olmaksızın bütün zamanlarda yapılması müstehab olan önemli Duâları anlatmaktır.

 

Bil ki, bu bölüm, doğrusu çok geniştir; bunun sonuna ulaşılmaz ve onda biri ihata edilemez. Fakat ben esas olanların en önemlilerine işaret edeceğim. Bunların evveli, Allahü sübhânehu ve teâlâ'nin peygamberlerden (salâvatüllahi ve selâmuhu aleyhim) ve hayırlı kimselerden haber vemiş" olduğu Kur’ânda zikri geçen duâlardır. Bunlar ma'ruf olup çoktur. Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in yaptığı ve başkasına öğrettiği sabit olan duâlar da manası geniş sözü kısa olan bu duâlardandır. Bu kısım Duâlar doğrusu çoktur. Geçen bölümlerde bunların bazısı zikredilmişti. Ben burada onlardan Kur’ân duâlarını ve geçmiş Duâları içine alanları anlatacağım. Başarı Allah'tandır.

 

 

 

 

1004- Sahîh isnadlarla Nûman ibn Beşir'den (radıyallahü anhüma) yapılan rivâyete göre, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

 

 

"Duâ ibâdettir."

 

1005- Güzel bir isnadla Hazret-i Âişe'den (radıyallahü anha) yapılan rivayetde şöyle demiştir:

Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Duâlarından toplu (manası geniş, sözü kısa) olanları severdi. Bunlardan başkası ile de (özel) duâ ederdi."

1006- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah katında Duâdan daha iyi bir şey yoktur."

 

 

1007- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim musibet ve şiddet zamanında Duâsını Allahü teâlâ'nın kabul etmesini severse, genişlik zamanında çok duâ etsin."

 

 

 

1008- Enes'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in çoğunlukla Duâsı şu idi:

 

 

Allahümme âtına fiddünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr."

"Allah'ım! Dünyada bize iyilik ver. Âhirette de bize iyilik ver ve bizi ateş azabından koru."

Müslim Peygamberin şöyle dediğini rivâyetine ilâve etmiştir: Enes kısa bir duâ etmek istediği zaman, bu duâ ile duâ ederdi."

 

1009- İbn Mes’ûd'dan (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

 

Allah'ım! Senden hidâyet, takva, iffet ve gınâ (nefis zenginliği) isterim.”

 

 

 

1010- Sahâbe olan Tarık ibn Eşyem el-Eşça'i'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Bir insan İslâmı kabul ettiği zaman Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ona namazı öğretir ve sonra şu kelimelerle duâ etmesini ona emrederdi:

 

 

"Allah'ım beni bağışla, bana merhamet et, bana hidâyet ver, bana âfiyet ver ve beni rıziklandır)." Târık'dan Müslim'in diğer bir rivâyeti şöyledir:

“Bir adamın Peygambere gelip de şu şekilde konuştuğunu işitmiştir: Bir adam Peygambere gelip dedi ki, ya Resûlellah! Rabbimden isteyeceğim zaman nasıl söyleyeyim? Peygamber, (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle söyle dedi:

 

 

"Allahım, beni bağışla. Bana merhamet et. Bana afiyet ver. Beni rızıklandır.) Bu sözler senin dünya ve âhiret işlerini toparlar."

 

1011- Abdullah ibn Amr ibn'l-As'dan (radıyallahü anhüma) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Allahümme yâ musarrife'l-kulûbi sarif kulûbenâ alâ tâatike."

"Ey kalbleri çevirip idare eden Allah'ım! Kalblerimizi Sana itaat etmeye çevir.”

 

1012- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Belâ sıkıntısından, isyana düşmekten, kötü akıbetten ve düşmanların sevinmesinden Allah'a sığının." Süfyân'dan bir rivâyette o şöyle demistir: Hadisde üç madde vardır. Ben bir tane ilâve ettim; hangisini ilâve ettiğimi bilmiyorum. Bir rivâyette de Süfyân demiştir: Bu maddelere bir tane ilave ettiğimde şübheliyim.

 

 

 

 

 

1013- Enes'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

"Allah'ım! Ben acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan, kocalmadan, cimrilikten Sana sığınırım. Yine kabir azabından Sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden de Sana sığınırım."

 

 Bir rivâyet şöyle: Borç yükünden ve azgın insanların üstün gelmesinden sana sığınırım.”

 

 

 

 

 

1014- Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'dan, o da Ebû Bekir es-Sıddîk'dan (radıyallahü anhüm) yapılan rivâyette Ebû Bekir, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e şöyle dedi:

"Namazımda duâ edeceğim bir Duâyı bana öğret. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki, şöyle söyle:

 

 

"Allah'ım! Ben nefsime çok yazık ettim. Günahları ancak Sen bağışlarsın. Tarafından bana bir mağfiret buyur, bana merhamet et; çünkü Sen çok mağfiret edensin, çok merhamet edensin."

 

Derim ki, hadisin rivâyetinde "Nefsime çok zulüm ve büyükzulüm"diye iki ifade olduğu için duâ edenin her iki sözü de kullanarak "nefsime çok ve büyük zulüm ettim" demesi müstehabdır. Bu duâ her ne kadar namazda okunmak üzere varid oldu ise de, Sahîh, hasen ve nefis olduğundan her yerde okunması müstehab olur. Bir rivâyette de:

“Namazımda ve evimde okuyacağım bir Duâyı bana öğret" şeklindedir.

1015- Ebû Mûsa el-Eş'arî'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şu duâyı yapardı:

 

 

"Allah'ım! Benim hatamı, cehlimi isimdeki taşkınlığı ve benden daha iyi bildiğin şeyi bana bağışla. Allah'ım! Ciddi işimi ve şakamı, hatamı ve kasden yaptığımı bağışla. Bütün bunlar bende vardır. Allah'ım! Önceden yaptığım ve yapacağım günahları, gizlediğimi ve açığa vurduğumu ve benden daha iyi bildiklerini bana bağışla. Evvel ve son Sensin. Sen her şeye kadirsin."

 

 

 

 

 

1016- Hazret-i Âişe'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Duâsında şöyle buyururdu:

 

"Allah'ım! Ben, işlediğim şeyin şerrinden ve işlemediğimin şerrinden Sana sığınırım."

 

 

 

1017- İbn Ömer'den (radıyallahü anhüma) yapılar rivâyetde demiş ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in duâlarından biri şu idi:

"Allah'ım! Nimetinin gitmesinden, verdiğin afiyetin değişmesinden, azabının ansızın gelmesinden ve buğz ettiğin her şeyden Sana sığınırım."

 

 

 

1018- Zeyd ibn Erkam'dan (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde şöyle demiştir: Ben size, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in söylediğinden başkasını söylemiyorum. O şöyle derdi:

 

 

"Allah'ım! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan, cimrilikten, üzüntüden, kabir azabından ben Sana sığınırım. Allah'ım! Nefsime takvasını ver ve onu günahlardan temizle. Sen onu temizleyenin en hayırlisısın. Sen onu koruyansın, onu idare edensin. Allah'ım! Fayda vermeyen bir ilimden, korkmayan bir kulluktan, doymayan bir nefisten ve kabul olunmayan bir duâdan ben Sana sığınırım."

 

 

 

1019- Ali'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem ona:

 

"Allah'ım, beni hidâyete erdir ve beni düzelt" de, buyurdu." Bir rivâyette de:

"Allah'ım! Senden hidâyet ve doğruluk isterim." söyle, buyurdu.

 

 

 

 

1020- Sa’d ibn Ebî Vakkas'dan (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde şöyle demiştir:

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'e bir bedevi gelip:

Yâ Resûlellah! Bana söyleyeceğim bir duâ öğret, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki, şöyle söyle:

 

'Allah dan başka ilâh yoktur; yalnız o vardır. Ortağı yoktur. Allah çok çok büyüktür. Allah'a çok hamd olsun. Âlemlerin Rabbı noksanlıklardan münezzehtir. Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır. O, her şeye üstün gelendir, hikmet sahibidir," Adam:

Bu sözler Rabbim için, bana ne var? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), sen şöyle söyle dedi:

"Allah'ım! Beni bağışla, bana merhamet et, beni hidâyete erdir, bana rızık ver ve bana afiyet ihsan et." "Ravi "Bana afiyet ihsan et" sözünde (söylenip söylenmediğinde) şübheye düşmüştür.

1021- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle derdi:

"Allah'ım! İşimin dayanağı olan dinimi düzelt. İçinde geçimim olan dünyamı bana yararlı yap. Dönüş yerim olan âhiretimi de düzelt. Her hayır hakkında hayatımı ziyade yap. Ölümü de her kötülükten uzak bana bir rahatlık kıl."

 

 

 

 

1022- İbn Abbâs'dan (radıyallahü anhüma) yapılan rivâyete göre Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle söylerdi:

 

 

"Allah'ım! Sana teslim oldum, Sana îman ettim, Sana güvendim, Sana yöneldim, Senin gücünle mücedele ettim. Allah'ım! Seni sapıtmaktan Senin üstün kudretinle Sana sığınırım, senden başka İlâh yoktur. Sen ölmeyen hayat sahibisin. Cinler ve insanlar ise ölürler."

 

 

 

1023- Büreyde'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, bir adamın şöyle dediğini dinlemiştir:

"Allah'ım! Senden başka ilâh olmadığına, kimseye muhtaç olmayan bir varlık olduğuna, doğmadığına ve doğurulmadığma, hiç kimsenin kendisine denk bulunmadığına ben şahidlik ederek senden istiyorum." Bunun üzerine peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Gerçekten sen öyie bir isim ile Allah'dan istedin ki, o isimle kendisinden istenince verir, ona duâ edilince kabul eder, buyurdu."

Bir rivâyette de şöyledir:

“Gerçekten sen, Allah'dan en büyük ismi ile istedin." Tirmizî demiştir ki, bu hasen hadistir.

 

 

 

 

 

1024- Enes'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre:

“Kendisi Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'le beraber oturuyordu. Bir adam da namaz kılıyordu. Sonra o odam duâ etti:

"Allah'ım! Hamd Sana mahsus olmak. Senden başka ilâh bulunmamak, göklerin ve yerin yaratıcısı bulunan İhsan sahibi olman itibariyle Senden istiyorum. Ey celâl ve ikram sahibi! Ey her şeyi tasarrufunda tutan ölümsüz varlık!.." Bunun üzerine Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem: Gerçekten bu adam Allahü teâlâ'ya öyle büyük ismi ile duâ etti ki, bununla duâ edilince Allah kabul eder, bununla kendisinden istenince verir, buyurdu. "

 

1025- Sahîh isnadlarla Hazret-i Âişe'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şu sözlerle duâ ederdi:

 

 

"Allah'ım! Ateşin fitnesinden ve ateşin azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden Sana sığınırım."

 

 

 

 

1026- Ziyâd ibn İlâka'den o da amcasından ki, amcasının ismi Kutbe

İbn Mâlik'dir- (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, "Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle söylerdi:

 

 

"Allah'ım! Ahlakın, amellerin ve nefis isteğinin fenalıklarından Sana sığınırım."

 

 

 

1027- Şekel ibn Humeyd'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde şöyle demiştir.

Yâ Resûlellah! Bana bir duâ öğret, dedim, şöyle söyle dedi:

 

 

 

 

"Allah'ım! Kulağımın kötülüğünden, gözümün kötülüğünden, dilimin kötülüğünden, kalbimin kötülüğünden ve (haram işlemeye sebeb olabilecek) menimin kötülüğünden Sana sığınırım."

 

 

 

1028- Sahîh isnadlarla Enes'den (radıyallahu anh) yapılan rivâyete göre Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem söylerdi:

 

 

 

"Allah'ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzamdan ve hastalıkların kötülüğünden Sana sığınırım. "

 

 

1029- Sahabi olan Ebû'l-Yesr'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle duâ ederdi:

 

 

 

 

"Allah'ım! Bina yıkıntısından, uçuruma düşmekten Sana sığınırım. Yine Boğulmaktan, yangından ve kocalmaktan Sana sığınırım. Ölüm anında beni Şeytanın çarpmasından Sana sığınırım. Yine Senin yoluna arka vererek ölmemden Sana sığınırım. Yine zehirlenip ölmemden Sana sığınırım." Diğer bir rivâyettede "Kader ve üzüntü ile ölmekten Sana sığınırım" şeklindedir.

 

 

 

 

1030- Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle söylerdi:

 

 

"Allah'ım! Açlıktan Sana sığınırım; çünkü o (insanı terk etmeyen) ne kötü arkadaştır! Yine hıyanet etmekten Sana sığınırım; zira o ne kötü gizli bir huydur!.."

 

1031- Hazret-i Ali'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre bir mükâteb (âzâd edilmek için mal ödemek üzere efendisi ile sözleşme yapan köle) kendisine gelip:

Ben sözleşmemde acziyete düştüm (borcumu ödeyemiyorum), bana yardım et, dedi. (Hazreti Ali ona),

Üzerinde dağ kadar borç olsa onu senden ödeyecek olan Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in bana öğretmiş olduğu sözleri sana öğreteyim mi? dedi. Sen şöyle söyle:

 

"Allah'ım! Senin helâl rızıklarınla beni haramdan koru ve lütfunla Senden başkasına muhtaç kılma.”

 

 

1032- İmrân ibnü'l-Husayn'den (radıyallahü anhüma) yapılan rivayete göre, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, İmrân’ın babası Husayn'e, kendileriyle duâ edeceği şu iki sözü öğretti:

"Allah'ım! Bana hidâyetimi ilham et ve nefsimin kötülüğünden beni koru.”

 

 

1033- zayıf bir isnadla Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyete göre Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle duâ ederdi:

"Allah'ım! Çekişip düşmanlık etmekten, iki yüzlülükten ve kötü ahlâktan Sana sığınırım."

 

 

1034- Şehr ibn Havşeb'den yapılan rivâyetde demiştir ki, ben Ümmü Seleme'ye (radıyallahü anha):

Ey Mü’minlerin annesi! Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem yanında olduğu zaman en çok yaptığı duâ hangisidir? dedim. Dedi ki, çoğunlukla Duâsı .şu İdi:

 

 

 

"Ey kalbleri halden hâle çeviren! Benim kalbimi dinin üzere sabit kıl."

 

1035- Hazret-i Âişe'den (radıyallahü anha) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle söylerdi:

 

"Allah'ım! Bedenime afiyet ver. Gözüme de öyle bir afiyet ver ki, benim arkamda kalsın (ölünceye kadar görme nimetinden beni mahrum bırakma). Senden başka İlâh yoktur. Sen Hâlimsin, Kerimsin (günahkârlara acele azâb vermezsin, ikramın boldur.) Büyük Arş'ın Rabbı olan Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Hamd da âlemlerin Rabbine mahsustur. "

1036- Ebû'd-Derdâ'dan (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şu sözler Dâvud aleyhisselâm'ın duâlarından idi:

"Allah'ım! Senden Senin sevgini ve Seni sevenlerin de sevgisini ve beni Senin sevgine ulaştıracak ameli istiyorum. Allah'ım! Senin sevgini, nefsimi, ailemi ve soğuk suyu sevmekten daha ziyade yap."

Yunus (aleyhisselâm)'ın Yaptığı Duâ:

 

 

 

 

 

1037- Sa’d ibn Ebî Vakkas'dan (radıyallahü anhü) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Yunus peygamber balığın karnında iken Rabbine ettiği duâ şu idi:

"Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâîimîn."

"Senden başka ilâh yoktur. Bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine yazık edenlerden oldum." Müslüman bir adam herhangi bir şey için bu sözlerle duâ ederse, muhakkak surette Allah onu kabul eder."

 

1038- Enes'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde:

“Bir adam Peygamber sallallahü aleyhi ve selleme gelip:

— Duânın hangisi daha faziletlidir? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

 

— Sen, Rabbinden dünyada ve âhirette afiyet iste, buyurdu. Sonra adam ikinci günde peygambere gelip:

— Yâ Resûlellah! Duânın hangisi daha faziletlidir? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona aynı şeyi söyledi. Sonra adam üçüncü gün peygambere gelip ona aynı sözü söyledi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Sana dünyada afiyet verilince ve âhirette de sana verilince gerçekten kurtulmuş oldun, dedi."

 

 

1039- Abbas ibn Muttalib'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde şöyle demiştir:

 

“Dedim ki, yâ Resûlellah! Bana bir duâ öğret de onunla Allahü teâlâ'dan isteyeyim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Allah'dan afiyet isteyin, dedi. Bir kaç gün bekledikten sonra ben gelip:

— Yâ Resûlellah! Yâ Resûlellah bana bir şey öğret de onunla Allahü teâlâ'dan isteyeyim, dedim. Bunun üzerine:

— Ey Abbas, ey Allah'ın Resûlünün amcası! Allah'dan dünya ve âhiret için afiyet isteyin, buyurdu.

 

 

 

 

 

 

١- باب دعوات مهمة مستحبّة في جميع الأوقات

اعلم أن غرضنا بهذا الكتاب ذكر دعواتٍ مهمّة مستحبّة في جميع الأوقات غير مختصّة بوقت أو حال مخصوص‏.‏‏.‏

واعلم أن هذا البابَ واسعٌ جداً لا يمكن استقصاؤهُ ولا الإِحاطة بمعشاره، لكني أُشيرُ إلى أهمّ المهمّ من عيونه‏.‏ فأوّلُ ذلك الدعواتُ المذكوراتُ في القرآن التي أخبرَ اللّه سبحانه وتعالى بها عن الأنبياء صلواتُ اللّه وسلامُه عليهم وعن الأخيار وهي كثيرة معروفةٌ؛ ومن ذلك ما صحَّ عن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم أنه فعلَه أو علَّمه غيرَه؛ وهذا القسم كثير جداً تقدّم جملٌ منه في الأبواب السابقة، وأنا أذكرُ منه هنا جُملاً صحيحةً تُضمّ إلى أدعية القرآن وما سبق، وباللّه التوفيق‏.‏

١٠٠٤- روينا بالأسانيد الصحيحة في سنن أبي داود والترمذي والنسائي وابن ماجه، عن النعمان بن بشير رضي اللّه عنهما، عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم قال‏:  "‏الدُّعاءُ هُوَ العبادَة‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن صحيح‏.‏ (١)

١٠٠٥- وروينا في سنن أبي داود، بإسناد جيد، عن عائشة رضي اللّه عنها قالت‏: كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يَستحبّ الجوامعَ من الدعاء ويدعُ ما سوى ذلك‏.‏ (٢)

١٠٠٦- وروينا في كتاب الترمذي وابن ماجه، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

"‏لَيْسَ شَيْءٌ أكْرَمَ على اللّه تَعالى مِنَ الدُّعاءِ‏"‏‏.‏‏

١٠٠٧- وروينا في كتاب الترمذي، عن أبي هريرة قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏مَنْ سَرَّهُ أنْ يَسْتَجِيبَ اللّه تَعالى لَهُ عنْدَ الشَّدَائِدِ وَالكُرَبِ فَلْيُكْثِرِ الدُّعاءَ في الرَّخاءِ‏"‏‏.‏(٤)

١٠٠٨- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، عن أنس رضي اللّه عنه، قال‏: كان أكثرُ دعاءِ النبيّ صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏اللّهمَّ آتنا في الدُّنْيا حَسَنَةً وفي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ‏"‏‏.‏

زاد مسلم في روايته قال‏: وكان أنس إذا أرادَ أن يدعوَ بدعوة دعا بها، فإذا أرادَ أن يدعوَ بدعاء دعا بها فيه‏.‏ (٥)

١٠٠٩-  وروينا في صحيح مسلم، عن ابن مسعود رضي اللّه عنه؛ أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم كان يقول‏:

"‏اللّهمَّ إني أسألُكَ الهُدَى والتُّقَى وَالعَفَافَ وَالغِنَى‏"‏‏.‏‏ (٦)

١٠١٠- وروينا في صحيح مسلم، عن طارق بن أشيم الأشجعي الصحابي رضي اللّه عنه قال‏: كان الرجل إذا أسلم علَّمه النبيُّ صلى اللّه عليه وسلم الصلاة، ثم أمرَه أن يدعوَ بهذه الكلمات

‏"‏اللّهمَّ اغْفِرْ لي وَارْحَمْنِي وَاهْدِني وَعافِني وَارْزُقْني‏"‏

وفي رواية أُخرى لمسلم عن طارق‏: أنه سمع النبيّ صلى اللّه عليه وسلم وأتاه رجل

فقال‏: يا رسول اللّه‏!‏ كيف أقول حين أسألُ ربِّي‏؟‏ قال‏:"‏قُل

 اللّهمَّ اغْفرْ لي وَارْحَمْني وَعافني وَارْزُقْني؛ فإنَّ هَؤُلاءِ تَجْمَعُ لَكَ دُنْياكَ وآخِرَتَكَ‏"‏‏.‏‏ (٧)

١٠١١- وروينا فيه، عن عبد اللّه بن عمرو بن العاص رضي اللّه عنهما، قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏اللّهمَّ يا مُصَرِّفَ القُلُوبِ صَرِّفْ قُلُوبَنا على طاعَتِكَ‏"‏‏.‏ (٨)

١٠١٢- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه، عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

"‏تَعَوَّذُوا باللّه مِنْ جَهْدِ البَلاءِ، وَدَرَكِ الشَّقاءِ، وَسُوءِ القَضَاءِ، وَشَمَاتَةِ الأعْدَاءِ‏"‏

وفي رواية عن سفيان أنه قال‏: في الحديث ثلاث، وزدتُ أنا واحدة، لا أدري أيّتهنّ‏.‏‏.‏

وفي رواية قال سفيان‏: أشكّ أني زدتُ واحدة منها‏.‏‏ (٩)

١٠١٣- وروينا في صحيحيهما، عن أنس رضي اللّه عنه، قال‏: كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول‏:

‏"‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بِك مِنَ العَجْزِ وَالكَسَلِ وَالجُبْنِ وَالهَرَمِ وَالبُخْلِ، وأعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ القَبْرِ، وأعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ المَحيَا وَالمَماتِ‏"‏

وفي رواية ‏"‏وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرّجالِ‏"‏‏.‏ (١٠)

قلت‏: ضَلَع الدين‏: شدّته وثقلُ حمله‏.‏ والمحيا والممات‏: الحياة والموت‏.‏

١٠١٤- وروينا في صحيحيهما، عن عبد اللّه بن عمرو بن العاص، عن أبي بكر الصديق رضي اللّه عنهم؛ أنه قال لرسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم؛ علّمني دُعاءً أدعُو به في صَلاتي، قال‏: "‏قُلِ

اللّهمَّ إنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْماً كَثِيراً وَلا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أنْتَ فاغْفِرْ لي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ، وَارْحَمْني إنَّكَ أنْتَ الغَفُورُ الرَّحِيمُ‏"‏‏.‏ (١١)

قلتُ‏: روي كثيراً بالمثلثة، وكبيراً بالموحدة، وقد قدّمنا بيانه في أذكار الصلاة، فيستحبّ أن يقول الداعي كثيراً كبيراً، يجمع بينهما، وهذا الدعاء وإن كان ورد في الصلاة فهو حسن نفيس صحيح فيُستحبّ في كل موطن، وقد جاء في رواية ‏"‏وفي بيتي‏"‏‏.‏

١٠١٥- وروينا في صحيحيهما، عن أبي موسى الأشعري رضي اللّه عنه، عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم أنه كان يدعو بهذا الدعاء ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ اغْفِرْ لي خَطِيئَتي وَجَهْلي وَإسْرَافِي في أمْرِي، ومَا أنْتَ أعْلَمُ بِهِ مِنِّي؛

اللّهمَّ اغْفِرْ لي جَدّي وَهَزْلي وَخَطَئي وَعَمْدي وَكُلُّ ذلكَ عِنْدِي؛

اللّهمَّ اغْفِرْ لي ما قَدَّمْتُ ومَا أخَّرْتُ وَمَا أسْرَرْتُ وَما أعْلَنْتُ وَما أنْتَ أعْلَمُ بِهِ مِنّي، أنْتَ المُقَدِّمُ وأنْتَ المُؤَخِّرُ وأنْتَ على كلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ‏"‏‏.‏‏ (١٢)

١٠١٦- وروينا في صحيح مسلم، عن عائشة رضي اللّه عنها؛ أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم كان يقول في دعائه ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرّ ما عَمِلْتُ وَمِنْ شَرّ مَا لَمْ أعْمَلْ‏"‏‏.‏‏ (١٣)

١٠١٧- وروينا في صحيح مسلم، عن ابن عمر رضي اللّه عنهما قال‏: ‏كان دعاء رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنْ زَوَالِ نِعْمَتِكَ وَتَحَوُّلِ عافيتك وَفَجْأةِ نِقْمَتِكَ وَجَمِيعِ سُخْطِكَ‏"‏‏.‏ (١٤)

١٠١٨- وروينا في صحيح مسلم، عن زيد بن أرقم رضي اللّه عنه قال‏: ‏لا أقول لكم إلا كما كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول، كان يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنَ العَجْزِ وَالكَسَلِ وَالجُبْنِ وَالبُخْلِ وَالهَمِّ وَعَذَابِ القَبْرِ،

اللّهمَّ آتِ نَفْسِي تَقْوَاها، وَزَكِّها أنْتَ خَيْرُ مَنْ زَكَّاها، أنْتَ وَلِيُّها وَمَوْلاها،

اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لا يَنْفَعُ، وَمِنْ قَلْبٍ لا يَخْشَعُ، وَمنْ نَفْسٍ لا تَشْبَعُ، وَمِنْ دَعْوَةٍ لا يُسْتَجَابُ لَهَا‏"‏‏.‏‏ (١٥)

١٠١٩- وروينا في صحيح مسلم، عن عليّ رضي اللّه عنه قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم ‏قال‏:‏

‏”‏‏قُلِ

اللّهمَّ اهْدِني وَسَدّدْنِي‏"‏

وفي رواية ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أسألُكَ الهُدَى وَالسَّدادَ‏"‏‏.‏‏ (١٦)

١٠٢٠- وروينا في صحيح مسلم، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه عنه قال‏: ‏جاء أعرابيٌّ إلى النبيّ صلى اللّه عليه وسلم

فقال‏: يا رسولَ اللّه‏!‏ علِّمني كلاماً أقوله، قال ‏قال‏:‏

‏”‏‏قُلْ لا إِلهَ إِلاَّ اللّه وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، اللّه أكْبَرُ كَبِيراً، وَالحَمْدُ للّه كَثِيراً، سُبْحانَ اللّه رَبِّ العالَمِينَ، لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاَّ باللّه العَزِيزِ الحَكيمِ، قال‏: فهؤلاء لربي فما لي‏؟‏ قال‏: قُلِ

اللّهمَّ اغْفِرْ لي وَارْحَمْني وَاهْدني وَارْزُقْنِي وَعافني‏"‏ شكَّ الراوي في ‏"‏وعافني‏"‏‏.‏ (١٧)

 

١٠٢١- وروينا في صحيح مسلم، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه، قال‏: ‏كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ أصْلِحْ لي دِيني الَّذي هُوَ عِصْمَةُ أمْرِي، وَأصْلِحْ لي دُنْيايَ الَّتِي فيها مَعاشِي، وأصْلِحْ لي آخِرَتِي الَّتي فيها مَعادي، وَاجْعَلِ الحَياةَ زيادَةً لي في كُلّ خَيْرٍ، وَاجْعَلِ المَوْتَ راحَةً لي مِنْ كُلّ شَرٍّ‏"‏‏.‏ (١٨)

١٠٢٢- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، عن ابن عباس رضي اللّه عنهما؛ أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم كان يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ لَكَ أسْلَمْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ، وَإِلَيْكَ أنَبْتُ، وَبِكَ خاصَمْتُ؛

اللّهمَّ إنِّي أَعُوْذُ بِعِزَّتِكَ لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ أنْ تُضِلَّني، أنْتَ الحَيُّ الَّذي لاَ يَموتُ وَالجِنُّ والإِنْسُ يَمُوتُونَ‏"‏‏.‏‏ (١٩)

١٠٢٣- وروينا في سنن أبي داود والترمذي والنسائي وابن ماجه، عن بُريدةَ رضي اللّه عنه؛

أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم سمع رجلاً يقول‏: اللّهمّ إني أسألك بأني أشهدُ أنك أنتَ اللّه لا إِلهَ إِلاّ أنتَ الأحدُ الصمدُ الذي لم يلد ولم يولد ولم يكن له كفواً أحد‏.‏

فقال ‏قال‏:‏

‏”‏‏لَقَدْ سألْتَ اللّه تَعالى بالاسْمِ الَّذي إذَا سُئِلَ بِهِ أعْطَى، وَإِذَا دُعِيَ أجابَ‏"‏

وفي رواية ‏"‏لَقَدْ سألْتَ اللّه باسْمهِ الأعْظَمِ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٢٠)

١٠٢٤- وروينا في سنن أبي داود والنسائي، عن أنس رضي اللّه عنه؛ أنه كان مع رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم جالساً ورجل يُصلّي ثم دعا‏: اللّهمّ إني أسألك بأنَّ لكَ الحمدُ لا إِله إِلاَّ أنتَ المنّانُ بديعُ السَّماواتِ والأرض، يا ذا الجلال والإِكرام يا حيُّ يا قيّوم‏.‏ فقال النبيّ صلى اللّه عليه وسلم ‏قال‏:‏

‏”‏‏لَقَدْ دَعا اللّه تَعالى باسْمهِ العَظيمِ الَّذي إذَا دُعيَ بهِ أجابَ، وَإِذَا سُئِلَ بِهِ أعْطَى‏"‏‏.‏‏ (٢١)

١٠٢٥- وروينا في سنن أبي داود والترمذي والنسائي وابن ماجه، بالأسانيد الصحيحة، عن عائشة رضي اللّه عنها؛ أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم كانَ يدعو بهؤلاء الكلماتِ ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ النَّارِ وَعَذَابِ النَّارِ، وَمنْ شَرّ الغِنَى وَالفَقْرِ‏"‏

هذا لفظ أبي داود،

قال الترمذي‏: حديث حسن صحيح‏.‏ (٢٢)

١٠٢٦- وروينا في كتاب الترمذي، عن زياد بن عِلاَقَة، عن عَمِّه، وهو قُطْبَةُ بن مالك رضي اللّه عنه قال‏:

كأن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بكَ مِنْ مُنْكَرَاتِ الأخْلاقِ وَالأعْمالِ، وَالأهْوَاءِ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٢٣)

١٠٢٧- وروينا في سنن أبي داود والترمذي والنسائي، عن شَكَل بن حُميد رضي اللّه عنه ـ وهو بفتح الشين المعجمة والكاف ـ قال‏:

قلتُ‏: يا رسولَ اللّه‏!‏ علَّمني دعاء، قال ‏قال‏:‏

‏”‏‏قُلِ

اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنْ شَرّ سَمْعِي وَمنْ شَرّ بَصَرِي، وَمِنْ شَرّ لِساني، وَمِنْ شَرّ قَلْبي وَمنْ شَرّ مَنِيِّي‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٢٤)

١٠٢٨- وروينا في كتابي أبي داود والنسائي، بإسنادين صحيحين، عن أنس رضي اللّه عنه؛

أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم كان يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنَ البَرَصِ وَالجُنُونِ وَالجُذَامِ، وَسَيِّءِ الأسْقامِ‏"‏‏.‏‏ (٢٥)

١٠٢٩- وروينا فيهما، عن أبي اليَسَر الصحابي رضي اللّه عنه ـ وهو بفتح الياء المثناة تحت والسين المهملة

أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم كان يدعو

اللّهمَّ إني أعُوذُ بِكَ مِنَ الهَدْمِ، وأعُوذُ بِكَ مِنَ التَّرَدِّي، وأعُوذُ بِكَ مِنَ الغَرَقِ وَالحَرَقِ وَالهَرَمِ، وَأعُوذُ بِكَ أن يَتَخَبَّطَنِي الشَّيْطانُ عِنْدَ المَوْتِ؛ وأعُوذُ بِكَ أنْ أمُوتَ فِي سَبِيلِكَ مُدْبِراً، وأعُوذُ بِكَ أن أمُوتَ لَديغاً‏"‏

هذا لفظ أبي داود،

وفي رواية له ‏"‏وَالغَمّ‏"‏‏.‏ (٢٦)

١٠٣٠- وروينا فيهما؛ بالإِسناد الصحيح، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه قال‏: ‏كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعوذُ بِكَ منَ الجوع فَإنَّهُ بئْسَ الضَّجِيعُ، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الخِيانَةِ فإنَّها بِئْسَتِ البطانَةُ‏"‏‏.‏ (٢٧)

١٠٣١- وروينا في كتاب الترمذي، عن عليّ رضي اللّه عنه؛ أن مُكاتباً جاءه

فقال‏: إني عجزتُ عن كتابتي فأعنِّي، قال‏: ألا أُعلّمُك كلماتٍ عَلمنيهنّ رسولُ اللّه صلى اللّه عليه وسلم لو كانَ عَليكَ مثلُ جبل صِيْرٍ دَيْناً أدَّاهُ عنك‏؟‏ قُلِ ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ اكْفني بِحَلالِكَ عَنْ حَرامِكَ، وَأغْنِني بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٢٨)

١٠٣٢- وروينا فيه، عن عمران بن الحصين رضي اللّه عنهما؛ أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم علَّمَ أباه حصيناً كلمتين يدعو بهما‏:

"‏اللّهمَّ ألْهِمْنِي رُشْدِي، وَأعِذْنِي مِنْ شَرّ نَفْسِي‏"‏  قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٢٩)

١٠٣٣- وروينا فيهما، بإسناد ضعيف، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه؛ أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم كان يقولُ ‏قال‏:‏

‏”‏‏اللّهمَّ إني أعُوذُ بكَ منَ الشِّقاقِ وَالنِّفاقِ وَسُوءِ الأخْلاقِ‏"‏‏.‏‏ (٣٠)

١٠٣٤- وروينا في كتاب الترمذي، عن شهر بن حوشب، قال‏: ‏قلتُ لأُمّ سلمة رضي اللّه عنها‏: يا أُمّ المؤمنين‏!‏ ما أكثرَ دعاء رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم إذا كان عندكِ‏؟‏ قالت‏: كان أكثرُ دعائه‏:

"‏يا مُقَلِّبَ القُلُوبِ ثَبِّت قَلْبي على دِينكَ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٣١)

١٠٣٥- وروينا في كتاب الترمذي، عن عائشة رضي اللّه عنها قالت‏: ‏كأن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول‏:

اللّهمَّ عافني في جَسَدِي، وَعافني في بَصَرِي، وَاجْعَلْهُ الوَارِثَ مِنِّي، لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ الحَلِيمُ الكَرِيمُ، سُبْحانَ اللّه رَبّ العَرْشِ العَظِيمِ، وَالحَمْدُ للّه رَبّ العالَمِينَ‏"‏‏.‏‏ (٣٢)

١٠٣٦- وروينا فيه، عن أبي الدرداء رضي اللّه عنه قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏كانَ مِنْ دُعاءِ دَاوُدَ صلى اللّه عليه وسلم‏:

اللّهمَّ إني أسألُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ، وَالعَمَلَ الَّذي يُبَلِّغُنِي حُبَّكَ؛

اللّهمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ أحَبَّ إِليَّ مِنْ نَفْسِي وَأهْلِي وَمنَ المَاءِ البارِدِ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٣٣)

١٠٣٧- وروينا فيه، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه عنه قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏دَعْوَةُ ذِي النُّونِ إذْ دَعا رَبَّهُ وَهُوَ في بَطْنِ الحُوتِ‏: لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ سُبْحانَكَ إنِّي كُنْتُ مِنَ الظالِمِينَ، فإنَّهُ لَمْ يَدْعُ بِها رَجُلٌ مُسْلِمٌ في شَيْءٍ قَطُّ إِلاَّ اسْتَجابَ لَهُ‏"‏ قال (٣٤)  أبو عبد اللّه‏: هذا صحيح الإِسناد‏.‏

١٠٣٨- وروينا فيه وفي كتاب ابن ماجه، عن أنس رضي اللّه عنه؛ أن رجلاً جاء إلى النبيّ صلى اللّه عليه وسلم

فقال‏: يا رسولَ اللّه‏!‏ أيّ الدعاء أفضل‏؟‏ قال‏:

"‏سَلْ رَبَّكَ العافِيَةَ وَالمُعافاةَ في الدُّنْيا والآخِرَةِ‏.‏ ثم أتاه في اليوم الثاني

فقال‏: يا رسولَ اللّه‏!‏ أيّ الدعاء أفضل‏؟‏ فقال له مثل ذلك‏.‏ ثم أتاه في اليوم الثالث فقال له مثل ذلك، قال‏: فإذَا أُعْطِيتَ العافِيَةَ في الدُّنْيا وأُعْطِيتَها في الآخرة فَقَدْ أفْلَحْت‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٣٥)

١٠٣٩- وروينا في كتاب الترمذي، عن العباس بن عبد المطلب رضي اللّه عنه قال‏:

قلت‏: يا رسول اللّه‏!‏ علّمني شيئاً أسأله اللّه تعالى، قال‏:

"‏سَلُوا اللّه العافِيَةَ‏"‏ فمكثت أياماً ثم جئت ف

قلت‏: يا رسول اللّه‏!‏ علَّمني شيئاً أسأله اللّه تعالى،

فقال ‏قال‏:‏

‏”‏‏يا عَبَّاسُ، يا عَمَّ رَسُول اللّه، سَلُوا اللّه العافِيَةَ في الدُّنْيا والآخِرَة‏"‏

قال الترمذي‏: هذا حديث صحيح‏.‏ (٣٦)

1040- Ebû Ümâme'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde şöyle anlatmıştır:

"Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, öyle çok duâ yaptı ki, ondan hiç bir şey ezberlenemedi. Ben:

Yâ Resûlellah! Öyle çok duâ ettin ki, ondan hiç bir şey ezberleyemedik, dedim. Bunun üzerine:

 

 

 

Bunların hepsini toplayan duâyı size söyleyeyim mi? Şöyle söylersin dedi:

"Allah'ım! Senin peygamberin Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem hayır olarak Senden neyi istediyse ben onu Senden isterim. Hangi kötülükten de Senin peygamberin Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem Sana sığınmışsa, biz de ondan Sana sığınırız. Sen yardım istenensin ve dilekler kendisine ulaştırılansın. Allah'dan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur."

 

 

 

1041- Enes'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur.

 

"Yâ Ze’l-Celâli Ve’l-İkrâm (ey celâl ve ikram sahibi) diyerek duâya devam ediniz."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1042- İbn Abbâs'dan (radıyallahü anhüma) yapılan rivâyetde demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle duâ ederdi:

 

 

"Rabbim, bana yardım et, Aleyhime yardım etme. Bana başarı ver, aleyhime başarı verme. (Düşmanlara haberleri olmaksızın) belâ ver, aleyhime verme. Hidâyetimi kolaylaştır ve bana isyan edene karşı bana zafer ver. Rabbim, beni Sana şükreden, Seni zikreten, Senden korkan, Sana itaat eden, Sana icabet eden yahut Sana yönelen yap. Benim tevbemi kabul et, Günahımı yıka, Duâmı kabul et, dâvamı sabit kıl, kalbime hidâyet ver, dilimi düzelt ve kalbimin kıskançlığını gider."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1043- Hazret-i Âişe'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ona şöyle söyle dedi:

 

 

 

 

"Allah'ım! Hayrın hepsini Senden istiyorum, hem dünyadakini hem de âhirettekini. Hayırdan bildiğimi ve bilmediğimi de istiyorum. Ben Senden cenneti ve söz ile amelden ona yaklaştıran şeyi istiyorum. Ateşten ve söz olsun yahut amel olsun bunlardan ateşe yaklaştıran şeylerden de Sana sığınırım. Senin kulun ve Peygamberin Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Senden istediği şeylerin hayırlısını ben Senden istiyorum. Senin kulun ve Peygamberin Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Sana sığındığı şeylerin şerrinden Sana sığınırım. Benim için takdir ettiğin işin akıbetini selâmet kılmanı Senden İstiyorum. "

 

 

 

 

1044- İbn Mes’ûd'dan rivâyete göre, demiştir ki şu sözler Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in duâlarından idi:

 

 

 

"Allah'ım! Senin rahmetini gerektirenleri ve mağfiretinin büyüğünü, her günahdan selâmeti ve her iyilikten de mükâfat, cennete ulaşmayı ve ateşten kurtulmayı Senden isteriz."

 

 

 

 

 

1045- Câbir ibn Abdullah'dan rivâyet edildiğine göre, Câbir demiştir ki, "bir adam Resûlüllah sallallahü aleyhi ve selleme gelip şöyle dedi: Günahlardan yazık oldu bana, vay başıma!... İki kez yahut üç kez söyledi. Bunun üzerine Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem ona dedi ki, sen şöyle söyle:

 

 

"Allah'ım! Senin mağfiretin benim günahlarımdan çok daha geniştir, rahmetin de benim nazarımda yaptığım amelden çok daha güvencelidir."

Adam bu sözleri söyledi. Sonra geygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona bu duâyı tekrarla dedi. Adam tekrarladı. Sonra tekrarla dedi, adam da tekrarladı. Bunun üzerine peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: haydi kalk, günahların bağışlanmıştır, dedi."

 

 

 

1046- Ebû Ümâme'den (radıyallahü anh) yapılan rivâyette demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Yâ erhame’r-râhımîn. (Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!) diyen kimse için Allah'ın görevli bir meleği vardır. Kim bunu üç defa söylerse, melek ona şöyle der: Merhamet edenlerin en merhametlisi (olan Allah) sana teveccüh etmiştir. iste..."

١٠٤٠ - وروينا فيه، عن أبي أمامة رضي اللّه عنه، قال‏: ‏دعا رسولُ اللّه صلى اللّه عليه وسلم بدعاء كثير لم نحفظ منه شيئاً،

قلت‏: يا رسول اللّه‏!‏ دعوتَ بدعاءٍ كثيرٍ لم نحفظ منه شيئاً،

فقال‏:

"‏أَلاَ أدُلُّكُمْ ما يَجْمَعُ ذلكَ كُلَّهُ‏؟‏ تَقُولُ‏:

اللّهمَّ إني أسألُكَ مِنْ خَيْرٍ ما سألَكَ منْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صلى اللّه عليه وسلم، وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ ما اسْتَعاذَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صلى اللّه عليه وسلم، وأنْتَ المُسْتَعانُ وَعَلَيْكَ البَلاغُ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاَّ باللّه‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٣٧)

١٠٤١- وروينا فيه، عن أنس رضي اللّه عنه قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

"‏ألِظُّوا بِياذَا الجَلالِ وَالإِكْرامِ‏"‏‏.‏

ورويناه في كتاب النسائي، من رواية ربيعة بن عامر الصحابي رضي اللّه عنه،

قال الحاكم‏: حديث صحيح الإِسناد‏.‏ (٣٨)

قلتُ‏: ألِظُّوا بكسر اللام وتشديد الظاء المعجمة، ومعناه‏: الزموا هذه الدعوة وأكثروا منها‏.‏

١٠٤٢ وروينا في سنن أبي داود والترمذي وابن ماجه، عن ابن عباس رضي اللّه عنهما قال‏: ‏كأن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم يدعو ويقول‏:

"‏رَبّ أعِنِّي وَلا تُعِنْ عَليَّ، وَانْصُرْنِي وَلا تَنْصُرْ عَلَيَّ، وَامْكُرْ لي وَلا تَمْكُرْ عَليَّ، وَيَسِّرْ هُدَايَ وَانْصُرْنِي على مَنْ بَغَى عَليَّ‏.‏ رَبّ اجْعَلْنِي لَكَ شاكِراً، لَكَ ذَاكِراً، لَكَ رَاهِباً، لَكَ مِطْوَاعاً، إِلَيْكَ مُجِيباً أوْ مُنيباً، تَقَبَّلْ تَوْبَتِي، وَاغْسِلْ حَوْبَتي، وَأجِبْ دَعْوَتي، وَثَبِّتْ حُجَّتِي، وَاهْدِ قَلْبِي، وَسَدّدْ لِساني، وَاسْلُلْ سَخِيمَةَ قَلْبِي‏"‏

وفي رواية الترمذي ‏"‏أوَّاهاً مُنِيباً‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن صحيح‏.‏

قلتُ‏: السخيمة بفتح السين المهملة وكسر الخاء المعجمة، وهي الحقد وجمعها سخائم، هذا معنى السخيمة هنا‏.‏

وفي حديث آخر ‏"‏مَنْ سَلَّ سَخِيمَتَهُ في طَرِيقِ المُسْلِمِينَ فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللّه‏"‏ (٣٩)

١٠٤٣- وروينا في مسند الإِمام أحمد بن حنبل رحمه اللّه وسنن ابن ماجه، عن عائشة رضي اللّه عنها؛ أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم قال لها‏: ‏"‏قُولي

اللّهمَّ إني أسألُكَ مِنَ الخَيْرِ كُلِّهِ عاجِلِهِ وآجِلِهِ، ما عَلِمْتُ مِنْهُ وَما لَمْ أعْلَمُ، وأعُوذُ بِكَ مِنَ الشَّرّ كُلِّهِ عاجله وآجِلهِ، ما عَلِمْتُ مِنْهُ وَمَا لَمْ أعْلَمْ، وأسألُكَ الجَنَّةَ وَمَا قَرّبَ إِلَيْها مِنْ قَوْلٍ أوْ عَمَلٍ، وأعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ وَمَا قَرَّبَ إِلَيْها مِنْ قَوْلٍ أوْ عَمَلٍ، وأسألُكَ خَيْرَ ما سألَكَ بِهِ عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ مُحَمَّدٌ صلى اللّه عليه وسلم، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرّ ما اسْتَعاذَكَ مِنْهُ عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ مُحَمَّدٌ صلى اللّه عليه وسلم، وأسألُكَ ما قَضَيْتَ لي مِنْ أمْرٍ أنْ تَجْعَلَ عاقِبَتَهُ رَشَداً‏"‏ (٤٠)

١٠٤٤- ووجدت في المستدرك للحاكم، عن ابن مسعود رضياللّه عنه قال:

كان من دعاء رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم:

"اللّهمَّ إنَّا نَسألُكَ مُوجِباتِ رَحْمَتِكَ، وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ، وَالسَّلامَةَ مِنْ كُلّ إثْمٍ، وَالغَنِيمَةَ مِنْ كُلّ بِرٍّ، وَالفَوْزَ بالجَنَّةَ وَالنَّجاةَ (بعونِك) منَ النَّارِ" قال الحاكم: حديث صحيح على شرط مسلم.

١٠٤٥- وفيه، عن جابر بن عبد اللّه رضي اللّه عنهما قال‏: ‏جاء رجلٌ إلى رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم

فقال‏: "‏وَاذُنُوباهُ وَاذُنُوباهُ‏!‏ مرّتين أو ثلااثاً، فقال له رسولُ اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏: "‏قُلِ

اللّهمَّ مَغْفِرَتُكَ أوْسَعُ مِنْ ذُنُوبي، وَرَحْمَتُكَ أرْجَى عِنْدِي مِنْ عَمَلي، فقالها، ثم قال‏: عُدْ، فعاد، ثم قال‏: عُدْ، فعاد،

فقال‏: قُمْ فَقَدْ غُفِرَ لَكَ‏"‏‏.(٤١) ‏.‏ [ومعنى ‏ ‏مغفرتك أوسع من ذنوبي‏ أي إن ذنوبي وإن عظمت فمغفرتك أعظم منها‏.‏ وما أحسن قول الإِمام الشافعي‏: تعاظمني ذنبي فلما قرنتُه * بعفوكَ ربي كانَ عفوكَ أعظما‏]

١٠٤٦- وفيه، عن أبي أمامة رضي اللّه عنه، قال‏: ‏قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم ‏قال‏:‏

‏”‏‏إنَّ للّه تَعالى مَلَكاً مُوَكَّلاً بِمَنْ يَقُولُ يا أرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، فَمَنْ قالها ثلاثاً قالَ لَهُ المَلَكُ‏: إنَّ أرْحَمَ الرَّاحِمينَ قَدْ أقْبَلَ عَلَيْكَ فَسَلْ‏"‏‏.‏ (٤٢)