17. Lanet Etmemek
925- Sabit ibn Dahhâk'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edilmiştir. Kendisi (Rıdvan bey'atında ağaç altında
Peygambere sadakat sözü
veren) Seçere ashâbındandı. Demiştir ki,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Mü’mine lanet etmek, onu öldürmek gibidir."
926-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Sadakati tam olan bir Mü’minin çok lanet okuması uygun değildir."
(Bazan lanet etmesi mubah olur. Kâfirlere, zâlimlere ise lânet
caizdir.)
927-
Ebû'd-Derdâ'dan
(radıyallahü anh) yapılan rivâyete
göre demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
“Çokça lânet okuyanlar Kıyâmet gününde şefaatçi olamazlar, şehidlik (yahut
şahidlik) durumunda da olamazlar. "
928- Semure ibn Cündüb'den
(radıyallahü anh) yapılan rivâyete
göre, demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
“(Allah ona lanet etsin, Allah ona gazab etsin, Allah onu Cehenneme
koysun şeklinde sözler kullanarak) Allah'ın laneti ile
lânetleşmeyin, Onun buğzu ile birbirinize buğzetmeyin ve ateşe
koymayınız.
929-
İbn Mes’ûd'dan
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Mü’min, (neseblere) çokça dil uzatan değildir. Çok lânet okuyucu
değildir, çirkin söz seyleyen değildir, çirkin iş yapan değildir."
(Bunlar mü'minin vasıfları değildir, Mü’mine yakışmayan
hallerdir.)
930-
Ebû'd-Derdâ'dan
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur;
"Kul bîr şeye lânet ettiği zaman, o lânet göğe çıkar da onun önünde
gök kapıları kapanır. Sonra yere iner de onun önünde yerin
kapıları kapanır, Sonra sağa ve sola yol tutar. Girmeye bir çare
bulamayınca, kendisine lânet olunana döner, eğer lanete lâyık ise
onda kararlaşir; değilse Lânet okuyucuya döner."
931-
İbn Abbâs'dan
(radıyallahü anhüma) yapılan
rivâyetde Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
“Kim lanete ehil olmayan bir şeye Lânet ederse, o Lânet kendisine
döner."
932- İmrân ibn Husayn'dan
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde şöyle demiştir:
"Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
seferlerinden birinde iken Ensardan bir kadın da bir deve üzerinde
idi. Deve huysuzluk etti. Kadın deveye Lânet okudu.
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
kadının sözünü işitti de: Devenin üzerindekini alın ve deveyi
serbes bırakın; çünkü deve lanete uğramıştır. (Deve haksızlığa
uğramış, kadın da cezaya hak kazanmıştır.) Buyurdu.
İmrân şöyle demiştir: Şimdi kadım insanlar arasında yürüyor görmüş
gibiyim; kimse ona iltifat etmiyordu.
Ben derim ki, îmrân'ın babası
olan Husayn'ın islâmı kabul edişi ve sahâbi oluşu hakkında âlimler
ihtilâf etmişlerdir. Sahîh olan onun müslüman ve sahâbî olduğudur.
Bunun için ben (baba ve oğul) her ikisini kasdederek
(radıyallahü anhüma) dedim.
933- Ebû Berze'den
(radıyallahü anh) rivâyetde şöyle
demiştir:
“Bir cariye, bazı insanların eşyasını taşımakta olan bir devenin
üzerinde iken, yolun daraldığı bir yerde
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'i
gördü ve (Peygamberin
önüne geçmemek için) deveye:
Dur! Allah'ım buna Lânet et, dedi. Bunun üzerine
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem:
Üzerinde lânet olan bir deve beraberimizde bulunmasın, buyurdu. Diğer
bir rivâyette de:
“Allahü teâlâ tarafından
üzerinde lânet bulunan bir yük devesi bizimle bulunmasın."
Şeklindedir.
Kimliğini Belli Etmeden Günah İşleyenlere
Lanetin Caizliği
934- Meşhur olan Sahîh
hadislerde, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğu sabit olmuştur:
“(Saçını uzun göstermek için başkasının saçını) kendi saçına ek
yapana, başkasından saçının uzatılmasını isteyene Allah Lânet
etsin.."
"Allah faiz yiyene lânet etsin..",
"Suret yapanlara Allah lânet etsin."
"Yol hudutlarını ve işaretlerini değiştirene Allah Lânet etsin."
''(Hasislik ederek) yumurtayı çalan
hırsıza lanet olsun.",
"Ana-babasına lanet okuyana Allah Lânet etsin. Allah'dan başkası adına
hayvan kesene Allah lanet etsin.",
"Kim bizde bir yenilik icat ederse,
(dinimizde olmayan bir şey getirirse),
yahut icat edeni korursa, Allah'ın, meleklerin ve bütün
insanların lâneti üzerine olsun.",
"Allah'ım! (Allah'a ve O'nun peygamberine
isyan eden arab kabilelerinden) Ri'il, Zekvan ve Usayye'ye lanet
et.",
"Allah Yahudilere lanet etsin. Onlara iç yağları haram kılındı da onu
sattılar.",
"Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin; onlar
peygamberlerinin
kabirlerini mescidler edindiler.',
"Erkeklerden kadınlara benzemek
isteyenlere ve kadınlardan da erkeklere benzemek isteyenlere Allah
Lânet etsin."
Bu lâfızların hepsi Buhârî ve
Müslim'in Sahîhlerinde vardır.
Bir kısmı her ikisinde ve bir kısmı da diğerlerinde mevcuttur.
Kısaltmak için bunların rivâyet yollarını anlatmadım.
935-
Câbir'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edilmiştir:
"Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem, yüzü
dağlanmış bir merkep gördü. Bunun üzerine:
“Buna bu dağlama işaretini yapana Allah lânet etsin, buyurdu."
936-
İbn Ömer
(radıyallahü anhüma) Kureyş'den
bazı gençlere rasgeldi. Onlar bir kuşu hedef edinip ona (ok)
atıyorlardı. Bunun üzerine İbn Ömer:
Bunu yapana Allah lânet etsin. Çünkü
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem:
“Kendisinde can olan bir şeyi hedef edinene Allah Lânet etsin."
buyurmuştur, dedi.
Günahtan Korunmuş Olana Lânet
Etmek Haram, Kötü vasıflı Kişilere Lanetin ise Caizdir.
Bil ki, günahtan korunmuş olana Lânet etmek haramdır. Bu,
müslümanların icmaı ile sabittir. Kötü sıfatları taşıyanlara Lânet
etmek caizdir. Şunları söylemen gibi: Allah zâlimlere Lânet etsin,
Allah kâfirlere Lânet etsin, Allah Yahudilere ve Hristiyanlara
Lânet etsin, Allah fâsiklara Lânet etsin, Allah suret yapanlara
Lânet etsin ve benzeri sözler. Nitekim geçen bölümde anlatılmıştı.
Amma bazı günahlarla vasıflanmış olan insanın bizzat şahsına lanete
gelince, hadislerin zahirine göre haram değildir. Yahudi'ye,
Hıristiyan'a, zâlime, zina edene, suret yapana, hırsıza, faiz
yiyene Lânet etmek gibi... İmâm Gazali
bunun haram olduğuna işaret etmiştir. Ancak küfür üzere öldüğünü
bildiğimiz Ebu Leheb, Ebû Cehil, Firavun, Haman ve benzerlerine
Lânet edilir. Çünkü Lânet , Allah'ın rahmetinden uzaklaştırmaktır.
Biz bu fasıkın yahut kâfirin hangi
hâl üzere öleceğini bilemeyiz.
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem'in şahısları kasdederek Lânet ettiklerine
gelince, onların küfür üzerine öleceklerini bildiğinden caizdir.
İnsana kötülük dileği ile duâ etmek Lânet etmeye yakın bir iştir.
Zâlime: Allah onun vücudunu düzeltmesin, Allah ona selâmet
vermesin ve bu yolda söylediğin sözler gibi. Bütün bunlar iyi
olmayan şeylerdir. Bütün hayvanlara ve, cansızlara Lânet etmek
böyledir, iyi değildir.
Fasıl
Ebû Ca’fer el-Nehhâs âlimlerden
birinden anlatmıştır. Demiştir ki, Lanete hak kazanmamış bir
kimseye insan Lânet ettiği zaman, arkasından hemen şu sözünü
eklemelidir: Hak kazanmamışsa ona Lânet olmasın.
Fasıl
İyiliği emreden ve kötülükten sakındıran her âmirin ve Her terbiye
edicinin bu iş üzerinde hitab ettiği kimseye şöyle demesi caizdir:
Sana yazıklar olsun, ey zayıf halli adam, ey kendini az düşünen
adam, ey nefsine zulmeden ve benzeri sözler, öyle ki yalan size
kaçmaz, açık ve kinaye yolu ile sövme lâfzı kullanmaz; söylediği
doğru olsa bile... Söz nefse daha tesirli olsun diye kötülükten
alıkomak ve terbiye etmek maksadı ile anlattıklarımız caiz olur.
937-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edilmiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem,
kurbanlık bir deveyi sürmekte olan bir adam gördü. Ona:
Deveye bin! dedi. Adam dedi ki,:
Bu (kurbanlık) devedir? Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem):
Bin dedi. Adam,
Kurbanlık devedir, dedi. Peygamber
üçüncüde:
Ona bin, sana yazıklar olsun!... buyurdu. "
938- Ebû Said el-Hûdrî'den
(radıyallahü anh) yapılan rivâyet
de şöyle demiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
ganimet bölerken biz yanında bulunduğumuz sırada,
Temimoğullarından Zülhuveysıre
Peygambere gelip şöyle dedi:
Yâ Resûlüllah! Adalet yap!
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem:
Sana yazıklar olsun! ben adalet yapmazsam kim adalet yapar? Buyurdu."
939- Adiyy' İbn Hâtem'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edilmiştir:
“Bir adam Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
yanında konuşma yapıp şöyle dedi: Kim Allah'a ve
peygamberine itaat ederse,
doğru yola ermiştir. Kim de o ikisine âsi olursa, sapıklığa
düşmüştür. Bunun üzerine Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: Sen ne kötü bir hatibsin (Bir zamirde Allah ile
peygamberi toplayıp" o
ikisine" deme) de ki: Allah'a ve O'nun
peygamberine âsî olan
kimse, (sapıklığa düşmüştür)."
940-
Câbir ibn Abdullah'dan
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edilmiştir:
“Hâtıb'ın bir kölesi (Allah Hâtıb'den razı olsun) Hâtıb'ı şikâyet için
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'e
gelip: Yâ Resûlellah! Hâtıb ateşe muhakkak girecektir, dedi.
Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem)
bunun üzerine: Yalan söylüyorsun, o ateşe girmeyecektir; çünkü o
Bedir ve Hûdeybiye gazvelerinde bulunmuştur, buyurdu."
Buhârî ve
Müslim'in Sahîhlerinde
Ebû Bekir es-Sıddîk'ın
(radıyallahü anh), müsafirlerine
yemek hazırlayıp ikram etmeyen oğlu Abdurrahmân'a olan şu:
“Ey anlayışsız" sözünü rivâyet ettik. Bu hadisin açıklaması "İsimler1"
bölümünde geçmişti.
Yine Buhârî ve
Müslim'in Sahîhlerinde rivâyet
ettik ki, Câbir elbiseleri
yanında olduğu hâlde bir elbise ile (haram yerlerine örtecek
şekilde) namaz kıldı. Ona:
Niçin böyle yaptın (elbisen varken bir elbise ile namaz kıldın)?
dendi. O:
Sizin gibi cahiller beni görsün diye bunu yaptım, dedi. Bir rivâyette
de: Senin gibi ahmak beni görsün diye yaptım, şeklindedir." |
١٧- باب النَّهي عن اللَّعْن
٩٢٥-
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن ثابت بن الضحَّاك رضي اللّه عنه،
وكان من أصحاب الشجرة قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"لَعْنُ المُؤْمِنِ كَقَتْلِهِ". (٧)
٩٢٦-
وروينا في صحيح مسلم، عن
أبي هريرة
رضي اللّه عنه؛ أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"لا يَنْبَغِي لِصِدِّيقٍ أنْ يَكُونَ لَعَّاناً". (٨)
٩٢٧-
وروينا في صحيح مسلم أيضاً، عن
أبي الدرداء
رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"لا يَكُونُ اللَّعَّانُونَ شُفَعاءَ وَلا شُهَدَاءَ يَوْمَ
القِيامَةِ". (٩)
٩٢٨-
وروينا في سنن أبي داود والترمذي،
عن سمرة بن جندب رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"لا تَلاعَنُوا بِلَعْنَةِ اللّه وَلا بِغَضَبِهِ وَلا
بالنَّارِ"
قال الترمذي: حديث حسن صحيح.
(١٠)
٩٢٩-
وروينا في كتاب الترمذي، عن
ابن مسعود
رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"لَيْسَ المُؤْمِنُ بالطَّعَّانِ وَلا اللَّعّان وَلا الفاحِشِ
وَلا البَذيء"
قال الترمذي: حديث حسن.
(١١)
٩٣٠-
وروينا في سنن أبي داود، عن
أبي الدرداء
رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"إنَّ العَبْد إذَا لَعَنَ شَيْئاً صَعِدَتِ اللَّعْنَةُ إلى
السَّماءِ فَتُغْلَقُ أبْوَابُ السَّماءِ دُونَهَا، ثمَّ تَهْبِطُ
إلى الأرْضِ فَتُغْلَقُ أبْوَابُها دُونَها، ثُمَّ تأخُذُ يَمِيناً
وَشِمالاً، فإذَا لَمْ تَجِدْ مَساغاً رَجَعَتْ إلى الَّذي لُعِنَ،
فإن كان أهْلاً لِذَلِكَ وَإِلاَّ رَجَعَتْ إلى قائِلِها". (١٢)
٩٣١-
وروينا في كتابي أبي داود والترمذي،
عن ابن عباس
رضي اللّه عنهما؛ أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"مَنْ لَعَنَ شَيْئاً لَيْسَ بأهْلٍ رَجَعَتِ اللَّعْنَة
عَلَيْهِ". (١٣)
٩٣٢-
وروينا في صحيح مسلم، عن
عمران بن الحصين
رضي اللّه عنهما قال: بينما
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم في بعض أسفاره
وامرأة من الأنصار على ناقة فَضَجِرَتْ فلعنتها، فسمعَها
رسولُ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
فقال:
"خُذُوا ما عَلَيْها وَدَعُوها فإنَّها مَلْعُونَةٌ"
قال عمران: فكأني أراها الآن تمشي في الناس ما يَعرض لها أحد.
(١٤)
قلت:
اختلف العلماء في إسلام حصين والد عمران وصحبته، والصحيح إسلامه
وصحبته، فلهذا قلت رضي اللّه عنهما.
٩٣٣-
وروينا في صحيح مسلم أيضاً، عن
أبي برزة رضي اللّه عنه قال:
بينما جاريةٌ على ناقةٍ عليها بعضُ متاع القوم، إذ بصرتْ بالنبيّ
صلى اللّه عليه وسلم وتضايقَ بهم
الجبلُ فقالت: حَلْ اللّهمّ العنها، فقالَ
النبيُّ
صلى اللّه عليه وسلم:
"لا تُصَاحِبُنا ناقَةٌ عَلَيْها لَعْنَةٌ"
وفي رواية:
"لا تُصَاحِبُنا رَاحِلَةٌ عَلَيْها لَعْنَةٌ مِنَ اللّه
تَعالى".
قلت:
حَلْ بفتح الحاء المهملة وإسكان اللام، وهي كلمة تزجر بها الإِبل.
فصل:
٩٣٤-في
جواز لعن أصحاب المعاصي غير المعينين والمعروفين؛
ثبت في الأحاديث الصحيحة المشهورة أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"لَعَنَ اللّه الوَاصِلَةَ وَالمُسْتَوْصِلَةَ" (١٦) الحديث،
وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه آكِلَ الرّبا"
(١٧) الحديث، وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه المُصَوِّرِينَ" (١٨) وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه مَنْ غَيَّرَ مَنارَ الأرْضِ" (١٩) وأنه قال
"لَعَنَ اللّه السَّارِقَ يَسْرِقُ البَيْضَةَ
(٢٠) وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه مَنْ لَعَنَ وَالِدَيْهِ، وَلَعَنَ اللّه مَنْ
ذَبَحَ لِغَيْرِ اللّه" (٢١) وأنه قال
"مَنْ أحْدَثَ فِينا حَدَثاً أوْ
آوَى مُحْدِثاً فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللّه وَالمَلائِكَةِ وَالنَّاسِ
أجمَعِينَ"
(٢٢) وأنه قال:
"اللّهمَّ الْعَنْ رِعْلاً وَذَكْوَانَ وَعُصَيَّةَ عَصَتِ اللّه
وَرَسُولَهُ" (٢٣) وهذه ثلاث قبائل من العرب، وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه اليَهُودَ حُرّمَتْ عَلَيْهِمُ الشُّحُومُ فجمَلُوها
فَباعُوها" (٢٤) وأنه قال:
"لَعَنَ اللّه اليَهُودَ وَالنَّصَارَى اتَّخَذُوا قُبُورَ
أنْبِيائِهِمْ مَسَاجِدَ" (٢٥) وأنه
"لعن المتشبهين من الرجال بالنساء والمتشبهات من النساء بالرجال"
(٢٦)
وجميع هذه الألفاظ في صحيحي البخاري
ومسلم بعضها فيهما وبعضها في
أحدهما،
وإنما أشرتُ إليها ولم أذكر طرقها للاختصار.
٩٣٥-
وروينا في صحيح مسلم، عن
جابر: أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم رأى حِماراً قد وُسِمَ في وجهه
فقال:
"لَعَنَ اللّه الَّذي وَسَمَهُ". (٢٧)
٩٣٦-
وفي الصحيحين، أن
ابن عمر
رضي اللّه عنهما مرَّ بفتيان من
قُريش قد نَصبوا طيراً وهم يرمونه، فقال
ابن عمر: لعن اللّه من فعلَ هذا،
أن رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم قال:
"لَعَنَ اللّه مَنِ اتَّخَذَ شَيْئاً فِيهِ الرُّوحُ
غَرَضاً". (٢٨)
فصل:
اعلم أن لعن المسلم المصون حرامٌ بإجماع المسلمين، ويجوزُ لعنُ أصحاب
الأوصاف المذمومة كقولك: لعن اللّه الظالمين، لعن اللّه الكافرين،
لعن اللّه اليهود والنصارى، ولعن اللّه الفاسقين، لعن اللّه
المصوّرين، ونحو ذلك مما تقدَّم في الفصل السابق.
وأما لعن الإِنسان بعينه ممّن اتَّصَفَ بشيءٍ من المعاصي؛
كيهودي أو نصراني
أو ظالم
أو زانٍ أو مصوّرٍ
أو سارقٍ
أو آكلِ ربا، فظواهر الأحاديث أنه ليس بحرام. وأشارَ
الغزالي إلى تحريمه إلا في حقّ
مَن عَلِمْنَا أنه مات على الكفر كأبي لهب وأبي جهل وفرعونَ وهامانَ
وأشباههم، قال: لأن اللعن هو الإِبعاد عن رحمة اللّه تعالى، وما
ندري ما يُتم به لهذا الفاسق أو
الكافر. قال:
وأما الذين لعنَهم رسولُ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم بأعيانهم
فيجوزُ أنه صلى اللّه عليه وسلم
عَلِمَ موتَهم على الكفر. قال: ويقربُ من اللعن الدعاء على
الإِنسان بالشرّ حتى الدعاء على الظالم؛
كقول الإِنسان: لا أصحَّ اللّه جسمَه، ولا سلَّمه اللّه، وما
جرى مجراه، وكلُّ ذلك مذمومٌ، وكذلك لعنُ جميع الحيوانات والجماد
فكلُّه مذموم.
فصل:
حكى أبو جعفرُ النحاس عن بعض
العلماء أنه قال: إذا لعن الإِنسانُ ما لا يستحقّ اللعن، فليبادرْ
بقوله: إلاّ أن يكون لا يستحقّ.
فصل:
ويجوزُ للآمر بالمعروف والناهي عن المنكر وكلّ مؤدِّب أن يقولَ لمن
يخاطبه في ذلك الأمر: ويلك، أو يا
ضعيفَ الحال! أو يا قليلَ النظر
لنفسه! أو يا ظالمَ نفسه! وما
أشبه ذلك بحيث لا يتجاوز إلى الكذب، ولا يكون فيه لفظُ قذفٍ، صريحاً
كان أو كنايةً
أو تعريضاً، ولو كان صادقاً في ذلك،
وإنما يجوزُ ما قدَّمناه ويكون الغرضُ منه التأديب والزجر، وليكونَ
الكلامُ أوقعَ في النفس.
٩٣٧-
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أنس
رضي اللّه عنه؛ أن النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم رأى رجلاً
يسوقُ بدنةً،
فقال:
"ارْكَبْها"،
فقال: إنها بدنة، قال قال:
”ارْكَبْها"، قال: إنها بدنة، قال في الثالثة: ارْكَبْها
وَيْلَك".
٩٣٨-
وروينا في صحيحيهما، عن أبي سعيد
الخدري رضي اللّه عنه قال: بينا
نحن عند رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم وهو يَقسم
قَسْماً أتاه ذو الخويصرة، رجلٌ من بني تميم،
فقال: يا رسول اللّه!
اعدل، فقال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"وَيْلَكَ وَمَنْ يَعْدِلُ إِذَا لَمْ أعْدِلْ". (٢٩)
( البخاري
(٦١٦٣)، ومسلم (١٠٦٤)
٩٣٩-
وروينا في صحيح مسلم، عن عديّ بن
حاتم رضي اللّه عنه: أن رجلاً
خطبَ عندَ رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
فقال: مَنْ يُطع اللّه ورسولَه فقد رشدَ، ومَنْ يعصهِمَا فقد غوى، فقال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"بِئْسَ الخَطِيبُ أنْتَ، قُلْ: وَمَنْ يَعْصِ اللّه
وَرَسُولَهُ". (٣٠)
٩٤٠-
وروينا في صحيح مسلم، أيضاً، عن
جابر بن عبد اللّه
رضي اللّه عنهما: أن عبداً لحاطب
رضي اللّه عنه جاء
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يشكو حاطباً
فقال: يا رسولَ اللّه!
ليدخلنّ حاطبٌ النَّارَ، فقال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"كَذَبْتَ لا يَدْخُلُها، فإنَّهُ شَهِدَ بَدْراً
وَالحُدَيْبِيَةَ". (٣١)
١٦/٩٣١
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، قولَ أبي بكر الصديق
رضي اللّه عنه لابنه عبد الرحمن حين
لم يجده عشَّى أضيافه: يا غنثر، وقد تقدم بيان هذا الحديث في كتاب
الأسماء. (٣٢)
١٧/٩٣٢
وروينا في صحيحيهما: أن جابراً صلَّى في ثوب واحد وثيابه موضوعة عنده،
فقيل له: فعلتَ هذا؟
فقال: فعلته ليراني الجهّالُ مثلكُم،
وفي رواية: ليراني أحمق مثلك. (٣٣) |