9. Koğuculuk
Bunun haram olduğunu, delillerini ve buna dair sakıncaları
anlatmıştık. Gerçek tarifini de yapmıştık. Fakat kısa olmuştu.
Şimdi ona ilâve yapıyoruz:
İmâm Ebû Hâmid el-Gazali (Allah ona
rahmet etsin) şöyle demiştir: Dedi-kodu yapanın sözünü, aleyhinde
söz seylenen kimseye iletmek koğuculuktur: Adamın şu sözü gibi:
falanca senin hakkında şöyle şöyle söylüyor. Koğuculuk yalnız buna
bağlı değildir. Onun gerçek tarifi, açıklanması çirkin olan şeyi
açıklamaktır. Onun çirkin görülmesi ister söyleyenden, ister
hakkında söylenenden ve ister üçüncü bir şahıs tarafından olsun
eşittir. Çirkin olan o sözün açıklanması, ister dille, ister yazı
ile, ister işaretle, ister hareketle, ister benzerleri ile olsun
hüküm değişmez. Nakledilen şey söz olsun veya iş olsun aynıdır.
Ayıp yahut başka bir şey olsa da
değişmez. Koğuculuğun hakikati, gizliyi açığa vurmak ve
açıklanması çirkin olan şeyden örtüyü kaldırmaktır. İnsan için
uygun olan, insanlardan her gördüğü her hâle karşı susmaktır.
Ancak bir müslümana anlatılmasında bir fayda
yahut bir günahı önleme varsa söylemelidir.
Bir adamın kendisine ait bir balı gizlemekte olduğunu gören kimsenin
bunu açıklaması koğuculuktur. Kendisine söz taşınan ve falanca
senin hakında şöyle böyle söylüyor denen her kimse için altı şey
gerekli olur:
Birincisi: Adamı doğrulamamaktır;
çünkü koğucu fasıktır. Verdiği haber geçerli değildir.
İkincisi: Koğucuyu yaptığı işten
engellemek, ona öğüt vermek ve yaptığı işi kötülemektir.
Üçüncüsü: Allah için ona buğz
etmektir, çünkü, o, Allahü teâlâ
yanında buğz olunmuştur. Allahü teâlâ
rızası için buğzetmek ise vâcibdir.
Dördüncüsü: Kimden söz nakledilmişse,
onun kötü maksadlı olduğunu sanmamaktır. Çünkü
Allahü teâlâ!
"Zandan çokça sakınınız," buyurmuştur.
Beşincisi: Sana anlatılan şey seni
tecessüs ve araştırmaya ve işin gerçeğini bulmaya götürmemelidir.
Allahü teâlâ!
"Tecessüs yapmayınız (başkalarının
kusurlarını araştırmayınız), buyurmuştur."
Altıncısı: Koğucunun sözlerini
anlatmamak ve ona ettiği öğüte nefsi içinde razı olmaktır.
Anlatılmıştır: Bir adam Ömer ibn Abdülaziz'e
(radıyallahü anh) bir adamdan bir
şey söylemiş. Ömer: Dilersen senin haline bir bakâlim. Eğer
söylediğinde yalancı isen, şu âyet ehlindensin demiş:
"Bir fâsık size bir haber getirirse (onun
doğruluğunu) araştırınız."
Eğer doğru söylüyorsan, sen şu âyet ehlindensin:
“Çok ayıplayanı, koğuculukla dolaşanı tanıma"
Eğer dilersen bu durum karşısında seni afvedelim. Adam şöyle dedi: Avf
edilmeyi istiyorum, ey Mü’minlerin Emîri! Böyle bir hataya bir
daha asla dönmeyeceğim.
Bir kimse Sahib ibn Ubbâd'a, bir yetimin malını almaya teşvik eden bir
mektub yazdı: mal fazla bir maldı. Sahib ibn Ubbâd mektubun
arkasına şunları yazdı: Doğru bile olsa, koğuculuk çirkindir.
Ölüye Allah rahmet etsin. Allah yetimin halini düzeltsin. Mala
Allah bereket versin. Mal toplayana da Allah lanet etsin. |
٩- باب في النميمة
قد ذكرنا تحريمها ودلائلَها وما جاء في الوعيد عليها وذكرنَا بيانَ
حقيقتها ولكنه مختصرٌ، ونزيدُ الآن في شرحه. قال
الإِمام أبو حامد الغزالي رحمه
اللّه: النميمةُ إنما تُطلق في الغالب على مَن يَنمُّ قولَ الغير
إلى المقول فيه، كقوله: فلان يقولُ فيك كذا، وليست النميمةُ مخصوصةً
بذلك، بل حدّها كشف ما يكره كشفُه، سواء كرهه المنقول عنه،
أو المنقول إليه،
أو ثالث، وسواء كان الكشفُ بالقول
أو الكتابة
أو الرمز
أو الإِيماء أو نحوها، وسواء
كان المنقولُ من الأقوال أو
الأعمال، وسواء كان عيباً أو غيره،
فَحَقِيْقَةُ النميمة إفشاءُ السرّ وهتكُ الستر عمّا يُكره كشفُه،
وينبغي للإِنسان أن يسكتَ عن كلِّ ما رآهُ من أحوال الناس إلا ما في
حكايته فائدةٌ لمسلم
أو دفعُ معصية، وإذا رآهُ يُخفي
مالَ نفسه فذكره فهو نميمة. قال: وكلُّ مَنْ حُمِلت إليه
نميمة
وقيل
له: قال فيك فلان كذا، لزمه ستة أمور:
الأول:
أن لا يصدقه، لأن النَّمامَ فاسقٌ وهو مردود الخبر.
الثاني:
أن ينهاه عن ذلك وينصحه ويقبّح فعله.
الثالث:
أن يبغضَه في اللّه تعالى فإنه بغيض عند اللّه تعالى، والبغضُ في
اللّه تعالى واجب.
الرابع:
أن لا يظنّ بالمنقول عنه السوء لقول اللّه
تعالى:
{اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِنَ الظنّ}
[الحجرات: ١٢].
الخامس:
أن لا يحملَك ما حُكي لك على التجسس والبحث عن تحقيق ذلك،
قال اللّه تعالى:
{ولا تَجَسَّسُوا} [الحجرات:
١٢] .
السادس:
أن لا يرضى لنفسه ما نهى النمّامَ عنه فلا يحكي نميمته.
وقد جاء أن رجلاً ذَكَرَ لعمرَ بن عبد
العزيز رضي اللّه عنه رجلاً
بشيء، فقال عمر: إن شئتَ نظرنَا في أمرك، فإن كنتَ كاذباً فأنتَ من
أهل هذه الآية:
{إنْ جاءَكُمْ فاسِقٌ بِنَبإ فَتَبَيَّنُوا}
[الحجرات: ٦] وإن كنتَ
صادقاً فأنتَ من أهل هذه الآية:
{هَمَّازٍ مَشَّاءٍ بنَمِيمٍ} [القلم:
١١] وإن شئتَ عفونا عنك، قال: العفو يا أميرَ المؤمنين!
لا أعودُ إليه أبداً.
ورفع إنسانٌ رُقعةً إلى الصاحب بن عبّاد يحثُّه فيها على أخذ مال
يتيم، وكان مالاً كثيراً، فكتبَ على ظهرها: النميمةُ قبيحةٌ وإن
كانت صحيحةً، والميّتُ رحمه اللّه، واليتيمُ جبرَه اللّه، والمالُ
ثَمَّرَهُ اللّه، والساعي لعنه اللّه. |