6. Hocasının, Arkadaşının
yahut
Bunlardan Başkasının Gıybetini İşitenin Durumu
Bir müslümanın gıybet edildiğini işiten kimsenin onu reddetmesi ve
söyleyeni engellemesi uygundur. Eğer onu sözle eğelleyemezse, eli
ile engeller. El ile ve dil ile engel olmaya gücü yetmiyorsa, o
meclisi terk eder. Eğer üzerinde hakkı bulunan hocasının
yahut başkasının yahut
fazilet ve salâh sahibi kimsenin gıybetini işitirse,
anlattığımızdan daha çok bunlar için özen gösterir.
908-
Ebû Derdâ'dan
(radıyallahü anh) yapılan
rivâyetde Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Kim kardeşinin şerefinden (gıybeti) reddederse, Allah onun yüzünden
Kıyâmet günü ateşi geri çevirir,"
909- İtban'ın
(radıyallahü anh) meşhur olan
hadisinde şöyle dediği rivâyet edilmiştir. "Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem namaza
kalktı. Dediler ki, Mâlik ibn
Duhşüm nerede? Buna karşı bir adam: O münafıktır; Allah'ı ve O'nun
Peygamberini sevmez,
dedi. Bunun üzerine Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem:
Bunu söyleme. Görmüyormusun, o
Lâilâhe illallah demişti ve bununla Allah'ın rızasını diliyordu,
dedi."
910-
Hasan el-Basrî'den (Allah ona
rahmet etsin) yapılan rivâyetde:
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem'in ashâbından o an Aiz ibn Amr, Ubeydullah ibn
Ziyad'ın yanına vardı. Dedi ki:
"Ey Yavrucuğum! Ben, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu işittim: İdarecinin en kötüsü sert sözlü
olandır. Sen onlardan olmaktan sakın. Ubeydullah ona, otur dedi.
Sen Muhammed
aleyhisselâtü vesselam’ın ashâbından bir kırıntısın. Âiz dedi:
Onlar içinde kırıntı varmı idi? Kırıntılık ve döküntülük onlardan
sonra gelenlerde ve başkalarında vardır. (Onların hepsi kıymetli
şahsiyetler idi.)."
911-Kâb ibn
Mâlik'den
(radıyallahü anh) rivâyet edilen
tevbe olayı üzerindeki uzun hadisinde şöyle demiştir:
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem
Tebük'de insanlar arasında otururken:
"Kâb ibn Mâlik'e ne oldu? diye
sordu. Selime Oğullarından bir adam:
Yâ Resûlellah! Onu, kendini beğenmesi ve gururu (Tebük seferine
katılmaktan) alıkoydu, dedi. Muaz ibn Cebel ona cevab verdi
(radıyallahü anh):
Ne kötü söyledin! Vallahi, ey Allah'ın Resûlü! Biz onun hakkında
hayırdan başka bir şey bilmiyoruz. Bunun üzerine
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem sükût
etti."
912-
Câbir ibn Abdullah ve Ebû
Talhâ'dan (radıyallahü anhüm)
yapılan rivâyetde demişlerdir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir yerde bir müslümanın şahsiyetine saldırılır ve şerefi
noksanlaştınlır da ona kardeşi yardımı terk ederse, Allah ona
yardımı, kendisine yardım edilmesini istediği bir yerde terk eder.
Bir yerde de bir müslümanın şerefi düşürülür ve şahsiyetine
saldırılır da insan ona yardımcı çıkarsa, kendisine yardım
edilmesini istediği bir yerde Allah ona yardım eder."
913- Muaz ibn
Enes'den yapılan rivâyetde
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur:
"Bir münafıktan bir Mü’mini koruyan kimsenin etini Kıyâmet gününde
cehennem ateşinden koruyacak bir meleği Allah gönderir. Kim de
mü'minin kötülüğünü dileyerek ona bir kötülük atarsa, Allah onu
dediği sorumluluktan çıkıncaya kadar (hak sahibi ile helâllaşmcaya
kadar) cehennemin köprüsü üzerinde tutuklar.” |
٦- باب أمرِ منْ سَمعَ غيبةَ شيخِهِ أو صاحبهِ أو غيرِهما
اعلم أنه ينبغي لمن سمع غِيبةَ مسلم
أن يردّها ويزجرَ قائلَها، فإن لم ينزجرْ بالكلام زجرَه بيده، فإن لم
يستطع باليدِ ولا باللسان، فارقَ ذلكَ المجلس، فإن سمعَ غِيبَةَ شيخه
أو غيره ممّن له عليه حقّ،
أو كانَ من أهل الفضل والصَّلاح،
كان الاعتناءُ بما ذكرناه أكثر.
٩٠٨-
روينا في كتاب الترمذي، عن
أبي الدرداء
رضي اللّه عنه، عن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"مَنْ رَدَّ عَنْ عِرْضِ أخِيهِ رَدَّ اللّه عَنْ وَجْهِهِ
النَّارَ يَوْمَ القِيامَةِ"
قال الترمذي: حديث حسن. (٣٥)
٩٠٩-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
في حديث عِتبان بكسر العين على المشهور، وحُكِي بضمِّها
رضي اللّه عنه في حديثه الطويل
المشهور قال: قام النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم يُصلِّي،
فقالوا: أين مالك بن
الدُّخْشُم؟ فقال رجل: ذلك منافق لا يُحِبّ اللّه ورسولَه، فقال
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم:
"لا تَقُلْ ذلكَ، ألا تَرَاهُ قَدْ قالَ لا إِلهَ إِلاَّ اللّه،
يُرِيدُ بِذلكَ وَجْهَ اللّه؟".
(٣٦)
٩١٠-
وروينا في صحيح مسلم، عن الحسن
البصري رحمه اللّه: أن عائذ بن عمرو وكان من أصحاب
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم دخلَ على عُبيد
اللّه بن زياد
فقال:
" أي بنيّ إني سمعتُ رسولَ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يقول:
"إنَّ شَرَّ الرِّعَاء الحُطَمَةُ، فإيَّاكَ أنْ تَكُونَ مِنْهُمُ،
فقال له: اجلسْ، فإنما أنتَ من نُخالة أصحابِ محمَّدٍ
صلى اللّه عليه وسلم،
فقال: وهل كانتْ لهم نخالةٌ؟! إنما كانت النُّخَالةُ بعدَهم وفي
غيرِهم". (٣٧)
٩١١-
وروينا في صحيحيهما، عن كعب بن
مالك
رضي اللّه عنه في حديثه الطويل في قصة توبته قال: قال
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم وهو جالسٌ في
القوم بتبوك
"ما فَعَلَ كَعْبُ بْنُ مالك؟"
فقال رجلٌ من بني سَلِمة: يا رسول
اللّه! حبسَه بُرداهُ والنظرُ في عِطْفَيْه، فقال له
مُعاذُ بن جبل رضي اللّه عنه: بئسَ
ما قلتَ، واللّه يا رسولَ اللّه!
ما علمنا عليه إلا خيراً، فسكتَ رسول
اللّه صلى اللّه عليه وسلم.
(٣٨)
قلت:
سَلِمة بكسر اللام؛ وعِطْفاه:
جانباه، وهو إشارة إلى إعجابه بنفسه.
٩١٢-
ورويناه في سنن أبي داود، عن
جابر بن عبد اللّه وأبي طلحة
رضي اللّه عنهم قالا: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"ما مِن امْرىءٍ يَخْذُلُ امْرَأَ مُسْلِماً في مَوْضِعٍ
تُنْتَهَكُ فيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضَهِ إِلاَّ
خَذَلَهُ اللّه في مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، ومَا مِنْ
امْرىِءٍ يَنْصُرُ مُسْلِماً في مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ
عِرْضِهِ، وَيُنْتَهَك فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إلا نَصَرَهُ اللّه في
مَوْطِنٍ يُحِب نُصْرَتَهُ". (٣٩)
٩١٣-
وروينا فيه، عن معاذ بن أنس،
عن
النبيّ صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"مَنْ حَمَى مُؤْمِناً مِنْ مُنافِقٍ ـ أُراه قال ـ بَعَثَ اللّه
تَعالى مَلَكاً يَحْمِي لَحْمَهُ يَوْمَ القِيامَةِ مِنْ نارِ
جَهَنَّمَ، وَمَنْ رَمَى مُسْلِماً بِشَيْءٍ يُريدُ شَيْنَهُ
حَبَسَهُ اللّه على جِسْرِ جَهَنَّمَ حتَّى يَخْرُجَ مِمَّا
قَالَ". (٤٠) |