18. Müslümanlara veya Yalnız Kendisine
Zulüm Yapana Bedduâ Etmenin Caizliği
Bil ki, bu konu cidden çok geniştir. Bunun cevazı üzerinde kitab ve
sünnetten deliller ile önceki ve sonraki Mü’minlerin işleri
birbirlerini güçlendirmiştir. Allah Sübhânehu ve teâlâ hazretleri
Kur'an'ın bilinen çok yerlerinde, (Allah'ın rahmet ve selâmı
üzerlerine olsun) Peygamberlerin
kâfirlere bedduâ ettiğini haber vermiştir.
797-
Hazreti Ali'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edilmiştir:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem Ahzab
gününde (Hendek Savaşında): Bizi (kâfirler) ikindi namazından
alıkoydukları gibi, Allah da onların kabirlerine ve evlerine ateş
doldursun, dedi."
798- Çeşitli yollardan
rivâyet edildiğine göre:
"Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem, (Bi'ri
Manûne adı verilen olayda yetmiş kadar Hâfız ve) okuyucuları
(radıyallahü anhüm) (pusuya
düşürüp) öldürenlere bedduâ, etti ve bir ay onlar aleyhine şöyle
duâda bulundu: Allahım! Ri'l, Zekvan ve Usayye kabilelerine lanet
et."
799-
İbn Mes’ûd'dan uzunca rivâyet
edilen hadis: Ebû Cehil'in ve Kureyş'den olan arkadaşlarının deve
işkembesini Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellemin
sırtına koymaları ile ilgilidir. Bundan dolayı
Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem)
onlara bedduâ etti. Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem) duâ
edince, üç defa duâ ederdi. Sonra
Peygamber (sallallahü aleyhi
ve sellem): Alah'im! Kureyş'i (kâfirlerini) helâk et, dedi
ve üç kez söyledi, sonra: Allah'ım! Ebû Cehil'i, Utbe ibn
Rabi'a'yi helâk et dedi ve, (Diğer Arkadaşları ile) tam yedi
kişiyi saydı. ."
800-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
duâ ederdi:
“Allah'ım! Mekke'de biçare müminlere zulmeden Kureyş kavminden)
Mudaroğullarına azabını şiddetlendir. Allah'ım! (Yedi sene kıtlık
verdiğin) Yûsuf peygamberin
kıtlık yıllarının benzerini onlara ver."
801- Seleme ibn Ekvâ'dan
yapılan bir rivâyete göre:
“Bir adam Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
yanında sol eli ile yedi. Bunun üzerine
peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem):
— Sağ ilenle ye buyurdu. Adam:
— Gücüm yetmiyor, dedi. Peygamber
(sallallahü aleyhi ve sellem):
— Gücün yetmesin. Sağ eli kullanmasına engel olan kibirden başkası
değildi, dedi. Ravi demiştir: artık elini ağzına kaldıramadı."
Derim ki, bu adam Büsr idi.
Sahâbidir ve deve çobanının oğludur. El-Eşca'i'dir. Şer'i bir
hükme muhalefet eden aleyhine duâ etmenin cevazı bu hadisi
şeriften anlaşılmaktadır.
802-
Câbir ibn Semüre'den yapılan
rivâyetde o şöyle demiştir:
“Küfe halkı Sa’d ibn Ebî Vakkas'ı
(radıyallahü anh) Hazreti Omere
(radıyallahü anh) şikâyet etti.
Bunun üzerine onu (valilik) görevinden alıp onlara başkasını tayin
etti." Böylece hadisi şerifi anlattı. Nihâyet dedi:
“Ömer onunla beraber Küfe'ye adamlar yahut
bir adam gönderdi. Ondan soruşturuyordu. Ondan
soruşturmadığı bir mescid bırakmadı. Hepsi onun iyiliğini söyleyip
onu övdüler. Nihâyet Abs Oğullarının Mescidine girdi. Onlardan
Üsâme ibn Katâde ismindeki bir adam Ebû Sa'de künyesini taşıyordu,
dedi ki:
Bize sorarsan, gerçek şu ki Sa’d ibn Ebî
Vakkas seriyye ile gitmiyor (askeri birlik ile cihada
çıkmıyor), eşit olarak (mallan) bölmüyor ve hükümde adalet
yapmıyor. Sa’d ibn Ebî Vakkas
dedi:
Bana gelince, vallahi üç şeyle duâ edeceğim: Allah'ım, eğer bu adam
insanlara gösteriş yapıp ve kendini duyurmak için yalan
söylüyorsa, ömrünü uzat, ihtiyacını çoğalt ve bunu fitneye düşür.
Adam bundan sonra:
Ben fitneye düşmüş bir ihtiyarım. Sa'd'ın bedduâsı bana isabet etti,
derdi "
Câbir ibn Semure'den hadisi şerifi
rivâyet eden Abdülmelik ibn Umeyr şöyle demiştir: Ben sonra Üsâme
ibn Katâde'yi gördüm, kaşları yaşlılıktan dolayı gözleri üstüne
düşmüş olduğu hâlde, yollarda cariyelere sarkıntılık ederdi de,
onları cimciklerdi.
803- Urve ibn'z-Zübeyr'den
yapılan rivâyetde, Evs'in yahut
Üveys'in kızı Ervâ, Mervan ibn’l-Hakem'in huzuruna çıkıp Said ibn
Zeyd'i (radıyallahü anhüma)
şikâyet etti ve arazisinden bir kısım aldığım iddia etti. Said
(savunmasında) şöyle dedi:
— Ben Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'den
(bu konuda söz) dinledikten sonra bu kadının arazisinden almış
oldum. Mervan sordu:
— Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'den ne
dinledin? Said, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem'in
şöyle buyurduğunu dinledim, dedi:
"— Kim haksız yere bir karış yer alırsa, onu boynunda gerdanlık olarak
yedi kat yere kadar taşımış olur." Mervan:
— Artık bundan sonra senden bir delil istemem, dedi. Said:
— Allah'ım! Bu kadın yalan söylüyorsa, onun gözünü kör et ve onu
arazisinde öldür; dedi. Ravi demiştir: Kadın, gözü kör olmadan
ölmedi ve kendi arazisinda yürürken bir çukura düşerek öldü. |
١٨- باب جَواز دُعاء الإِنسان على مَنْ ظَلَمَ المسلمين أو ظلَمه
وحدَه
اعلم أن هذا الباب واسعٌ جداً، وقد تظاهرَ على جوازه نصوصُ الكتاب
والسنّة، وأفعالُ سلف الأمة وخلفها، وقد أخبرَ اللّه سبحانه وتعالى
في مواضع كثيرة معلومة من القرآن عن الأنبياء صلواتُ اللّه وسلامُه
عليهم بدعائهم على الكفّار.
٧٩٧-
روينا في صحيح البخاري ومسلم، عن
عليّ
رضي اللّه عنه: أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم قال يوم الأحزاب قال:
”مَلأَ اللّه قُبُورَهُمْ وَبُيُوتَهُمْ ناراً كما شَغَلُونا عَنِ
الصَّلاةِ الوُسْطَى". (١٨)
٧٩٨-
وروينا في الصحيحين، من طرق:
أنه صلى اللّه عليه وسلم دعا على
الذين قَتلوا القرَّاءَ رضي اللّه عنهم،
وأدامَ الدعاءَ عليهم شهراً يقولُ قال:
”اللّهمَّ الْعَنْ رِعْلاً وَذَكْوَانَ وَعُصَيَّةَ". (١٩)
٧٩٩-
وروينا في صحيحيهما، عن
ابن مسعود
رضي اللّه عنه في حديثه الطويل،
في قصة أبي جهلٍ وأصحابه من قريش حين وَضَعُوا سَلاَ الجزور
على ظهر النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم، فدعا عليهم
وكان إذا دعا، دعا ثلاثاً ثم قال:
"اللّهمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ" ثلاثَ مرّاتٍ، ثم قال قال:
”اللّهمَّ عليكَ بأبي جَهْلٍ، وَعُتْبَةَ بْنِ رَبيعَةَ" وذكر
تمام السبعة، وتمام الحديث. (٢٠)
٨٠٠-
وروينا في صحيحيهما، عن
أبي هريرة
رضي اللّه عنه
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
كان يدعو قال:
”اللّهمَّ اشْدُدْ وَطأتَكَ على مُضَرَ؛
اللّهمَّ اجْعَلْها عَلَيْهِمْ سِنِينَ كَسِنيِّ يُوسُفَ". (٢١)
٨٠١-
وروينا في صحيح مسلم، عن سلمةَ
بن الأكوع رضي اللّه عنه: أن رجلاً
أكل بشماله عند رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
فقال قال:
”كُلْ بِيَمِينِكَ" قال: لا أستطيع، قال قال:
”لا اسْتَطَعْتَ" ما منَعه إلا الكبرُ، قال: فما رفعَها إلى
فِيْه. (٢٢)
قلتُ:
هذا الرجل هو بُسر ـ بضم الباء وبالسين المهملة ـ ابن راعي العير
الأشجعي، صحابي، ففيه جواز الدعاء على مَن خالف الحكم الشرعي.
٨٠٢-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم
عن جابر بن سمرة قال: شكا أهلُ
الكوفة سعدَ بن أبي وقاص رضي اللّه عنه
إلى عمر رضي اللّه عنه، فعزلَه
واستعملَ عليهم.. وذكرَ الحديثَ إلى أن قال: أرسل معه عمر
رجالاً أو رجلاً إلى الكوفة يسألُ
عنه، فلم يدعْ مسجداً إلا سألَ عنه ويُثنون معروفاً، حتى دخل مسجداً
لبني عَبْسٍ، فقامَ رجلٌ منهم يُقال له أُسامة بن
قتادة، يُكَنَّى أبا سعدة
فقال: أما إذا نشدتنا فإن سعداً لا يسيرُ بالسريّة، ولا يَقسِمُ
بالسويّة، ولا يَعدِلُ في القضية. قال سعد: أما واللّه لأدعونّ
بثلاث: اللّهمّ إن كان عبدُك هذا كاذباً قام رياءً وسمعةً فأطلْ
عمرَه، وأطلْ فقرَه، وعرّضْه للفتن. فكانَ بعد ذلك يقول: شيخ
مفتون أصابتني دعوة سعد. قال عبد الملك بن عُمير الراوي، عن
جابر بن سمرة: فأنا رأيتُه بعدُ
قد سقطَ حاجباه على عينيه من الكِبَر، وإنه ليتعرّضُ للجواري في
الطرق فيغمزُهنّ. (٢٣)
٨٠٣-
وروينا في صحيحيهما، عن عروة بن
الزبير؛ أن سعيدَ بن زيد
رضي اللّه عنهما خاصمْتُه أروى بنتُ
أوْس ـ
وقيل:
أُويس ـ إلى مروان بن الحكم، وادّعتْ أنه أخذ شيئاً من أرضها، فقال
سعيد رضي اللّه عنه: أنا كنتُ آخذ
من أرضها شيئاً بعد الذي سمعتُ من
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم؟
قال: ما سمعتَ من رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم؟ قال: سمعتُ
رسولَ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يقول قال:
”مَنْ أخَذَ شبْراً مِنَ الأرْضِ ظُلْماً طُوِّقَهُ إلى سَبْعِ
أرَضِينَ" قال مروان: لا أسألُك بيِّنةً بعد هذا، فقال سعيد:
اللّهمّ إن كانت كاذبة فأعم بصرها واقتلْها في أرضها، قال: فما
ماتتْ حتى ذهبَ بصرُها، وبينما هي تمشي في أرضها إذ وقعتْ في حفرة
فماتت. (٢٤) |