9. Allah Yolunda Yaralanana Sabır ve
Kuvvet Göstermek ve Aldığı Yaradan Dolayı Kazandığı Sevabla ve
Ulaşacağı Şehidlik Derecesi İle Onu Müjdelemek ve Bunun Sevincini
Göstermek ve Bunda Bize Bir Zarar Olmayıp Asıl Arzu ve İsteğimizin
Bu Olduğunu Belirtmek Müstehabdır.
Allahü teâlâ şöyle
buyurmuştur:
“Sen, Allah yolunda öldürülenleri ölü kimseler sanma. Gerçekte onlar
Rableri. yanında dindirler, rızıklandırılırlar. Allah'ın
kendilerine verdiği ihsandan dolayı sevinçlidirler. Arkalarından
gelip de kendilerine yetişemeyen (mücahidler) için, onlara bir
korku yoktur ve mahzun da olmayacaklardır diye (mücahid
kardeşlerinin haline) sevinirler. Şehidler, Allah'dan bir nimet ve
kerametle (kendileri için de) sevinirler. Muhakkak ki Allah,
müminlerin mükâfatını zayi etmez. Kendilerine yara isabeı ettikten
sonra Allah'ın ve Peygamberin
davetine icabet edenler, böylece (görevlerini) güzel bir şekilde
yapanlar ve (Allah ile Peygamberine
muhalefet etmekten) korkanlar için büyük bir mükâfat 'vardır.
Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara:
“Düşmanlar size karşı (savaşmak için) toplamdılar, onlardan korkun,
diye haber verince, bu onların îmanını artırmış ve: Allah bize
kâfidir, O ne güzel bir vekildir, demişlerdi. Sonra kendilerine
bir keder dokunmadan Allah'dan bir nimet ve bir kazançla (Bedir
savaşından) döndüler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular.
Allah büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir."
530-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyete göre
Bi'ri Maûne olayında okuyucu Hâfızlar kâfirler tarafından pusuya
düşürüldüler ve onları öldürdüler. Kâfirlerden bir adam,
Enes'in dayısı olan Haram ibn
Milhanı okla vurdu da onu deldi geçti. Bunun üzerine Haram şöyle
dedi: Allahü Ekber! Kabe'nin Rabbine and olsun, ben (şehid olup)
kurtuldum." |
٩- باب استحباب إظهار الصَّبرِ والقوّة لمن جُرِحَ واستبشاره بما حصل
له من الجرح في سبيل اللّه وبما يصير إليه من الشهادة، وإظهار السرور
بذلك وأنَّه لا ضير علينا في ذلك بل هذا مطلوبُنا وهو نهايةُ أملِنا
وغايةُ سؤلِنا.
قال اللّه تعالى:
{وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللّه أَمْوَاتاً
بَلْ أحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ، فَرِحِينَ بِمَا آتاهُمُ
اللّه مِنْ فَضْلِهِ وَيَسْتَبْشِرُونَ بالَّذِين لَمْ يَلْحَقُوا
بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ أنْ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلا هُمْ
يَحْزَنُونَ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَة مِنَ اللّه وَفَضْلٍ وأنَّ
اللّه لايُضِيعُ أجْرَ المُؤْمِنِينَ. الَّذينَ اسْتَجَابُوا للّه
وَالرَّسُولِ مِنْ بَعْدِ ما أصَابَهُمْ القَرْحُ لِلَّذِينَ
أحْسَنُوا مِنْهُم وَاتَّقَوْا أجْرٌ عظِيمٌ. الَّذِين قالَ لَهُم
النَّاسُ إنَّ النَّاس قَدْ جَمَعُوا لَكُم فاخشَوْهُم فَزَادَهُمْ
إيمَاناً وقالُوا حَسْبُنا اللّه وَنِعْمَ الوكِيلُ. فانْقَلَبُوا
بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّه وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ،
واتَّبَعُوا رِضْوَانَ اللّه، واللّه ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ}
[آل عمران: ١٦٩ ـ١٧٢].
٥٣٠-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أنس
رضي اللّه عنه في حديث القرّاء أهل بئر مَعُونة الذين غدرتِ
الكفّارُ بهم فقتلوهم: أن رجلاً من الكفار طعنَ خالَ
أنس وهو حَرَام بن مِلحان،
فأنفذه، فقال حَرام: اللّه أكبر فُزْتُ وربّ الكعبة. وسقط في
رواية مسلم "اللّه أكبر" (٢٦)
قلتُ:
حَرَام بفتح الحاء والراء. |