18. Tesbîh Namazının duâları ve Zikirleri
Tirmizî kitabında demiştir ki,
Tesbîh namazı hakkında Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem'den
bir çok hadis rivâyet edilmiştir. Bunlardan büyük bir kısmı Sahîh
değildir. İbn Mübarek ve ondan başka ilim sahibleri Tesbih
namazını kabul etmişlerdir; ve faziletlerini anlatmışlardır.
Tirmizî şöyle devam etti: Bize
Ahmed ibn Abede söyledi. O da dedi ki, bize Ebû Vehb söyledi. Ebû
Vehb demiştir ki, ben içinde tesbih yapılan namazdan Abdullah ibn
Mübarek'e sordum. Şöyle anlattı:
Namaz için tekbir alır sonra:
"Allah'ım Sana hamd ederek Seni noksanlıklardan tenzih ederim. Senin
adın yücedir ve Senin sânın yüksektir. Senden başka hiç bir İlâh
yoktur." der.
Sonra on beş defa:
(Sübhânellâhi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber)
"Allah noksanlıklardan münezzehtir. Hamd da Allah'a mahsustur.
Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür."
der. Sonra E'üzü çekip Bismillâhirrahmânirrahîm, der. Fâtiha ile
bir sûre okur.-Sonra on defa: Sübhânellâhi velhamdü lillahi ve lâ
ilâhe illâllâhu vallâhu ekber, der. Sonra rükû'a varır ve on defa
bunları söyler. Sonra başını rükûdan kaldırıp on defa yine bunları
söyler. Sonra secdeye varır ve bunları on defa söyler. Sonra
secdeden başını kaldırıp bunları on defa söyler.
Sonra ikinci
secdeyi yapar ve bu sözleri on defa söyler. Bu şekilde dört
rekât kılar. İşte bunlar her rekâtta yetmiş beş tesbihtir. On bes
tesbih ile rekâta başlar. Sonra kıraat yapar. Sonra on tesbih
yapar. Eğer gece namaz kılıyorsa, iki rekâtta selâm vermesi bana
göre daha iyidir. Gündüz kılıyorsa, isterse iki rekâtta selâm
verir, isterse selâm vermez."
Yine Abdullah ibn Mübârek'den bir
rivâyette de, şöyle demiştir: Rükû'da önce üç defa:
“Sübhâne Rabbiyelazîm" ve Secde de önce üç defa:
“Sübhâne Rabbiyel'a'lâ" dedikten sonra tesbihlere başlar.
Abdullah ibn Mübarek'e soruldu: Bir kimse tesbih namazında yanılırsa,
sehiv secdesini yaptığı zaman bu secdelerde onar defa bu
tesbihleri okur mu?
— Hayır cevabını verdi. Çünkü bu tesbihler tüm olarak üçyüz tesbihden
ibarettir.
484- İbn Râfi'den rivâyet
edildiğine göre demiştir ki,
Resûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem (amcası) Abbas'a şöyle buyurdu:
— "Ey amca! Sana iyilik edeyim
mi, sana ihsanda bulunayım mı, seni faydalandırayım mı? Abbas;
— Evet, yâ Resûlallah, dedi. Peygamber
buyurdu:
— Ey amca! Dört rekât namaz kıl. Her rekâtta Fâtiha ve bir sûre
okursun. Kıraat tamamlandığı zaman, rükuâ gitmeden önce on beş
defa:
(Allâhu ekber, velhamdü lillâhi ve sübhânellâhi) söyle. Sonra rükû yap
da bunları on defa söyle. Sonra rükûdan başım kaldır ve bunları on
defa söyle. Sonra, secde yap ve yine bu tesbihleri on defa söyle.
Sonra ikinci
secdeyi yap ve on defa söyle. Sonra başını secdeden kaldır
ve bunları ayağa kalkmadan önce (biraz otur) on defa söyle. İşte
bunlar her rekâtta yetmiş beş defa okunan tesbihlerdir. Bunlar
dört rekâtta üçyüz tesbihdirler. Eğer senin günahların (kumlan
bol) Âlic ismindeki vadinin kumları kadar oisa,
Allahü teâlâ onları sana
bağışlar.
Abbas sordu:
— Ey Allah'ın Resûlü! Bunları her gün kim söyleyebilir?
Peygamber buyurdu:
— Her günde eğer bunları söylemezsen, bunları her cuma günü söyle. Her
cuma bunları söyleyemezsen her ayda bir defa söyle.
Peygamber böyle mesafeyi
uzatarak söylemeye devam etti. Nihâyet buyurdu ki, bunları bir
sene içinde bir defa söyle."
Tirmizî demiştir: Bu garib bir
hadistir, ben de derim ki,
Tirmizî'nin şerhi olan Ahvezi
adlı kitabında İmâm Ebû Bekir
ibn Arabî şöyle demiştir: Ebû Rafi'in bu hadisi zayıftır. Ne Sahîh
olma bakımından, ne de Hasen olma bakımından aslı yoktur.
Tirmizî'nin bunu nakletmesi,
sadece bununla aldanmamak içindir. Yine demiştirki İbn Mübârek'in
sözü hüccet değildir. Bu söz, Ebû
bekir ibn Arabi'nin kelâmıdır.
Ukaylî de şöyle demiştir: Tesbih
namazı hakkında sağlam bir hadis yoktur. Ebû'l-Ferec ibn'l-Cevzi
ise, Tesbih namazı hadislerim ve rivâyet yollarını anlatmıştır.
Sonra bunların hepsini zayıf göstermiş ve zayıf taraflarını da
açıklamıştır. Bunu ibnü'l-Cezvi "el-Mevzuat" adlı kitabında
söylemiştir.
İmâm el-Hafız Ebû'l-Hasan el-Darakutnî'den
(Allah ona rahmet etsin) bize ulaştığına göre şöyle demiştir:
Sûrelerin faziletleri hakkında en Sahîh olan şey İhlâs sûresinin
faziletidir. Namazların faziletleri hakkında da en Sahîh olan
rivâyet Tesbih namazının faziletidir. Ben bu sözü, Tabakatü'l-Fukaha
kitabında Ebû'l-Hasan Ali ibn Ömer
el-Darekutnî'nin hâl
tecrümesine istinaden anlattım. Bu ifadeden, Tesbih namazına ait
hadisin Sahîh olması gerekmez. Çünkü âlimler âdetlerinde şöyle
derler: Bu hadis zayıf bile olsa. bu bölümde geçen hadislerin en
doğrusudur.
Bu sözden maksadları, hadîsin en tercihlisi ve en az zayıf olanı
belirtmektir.
Derim ki, bu Tesbih namazının
müstehab olduğu üzerinde mezheb
imâmlarımızdan çok kimseler delil göstermişlerdir. Ebû
Muhammed el-Begavî ve Ebû'l-Mehasin
el-Rûyânî bu âlimlerdendir.
el-Rûyânî, "el-Bahr" adlı
kitabında Cenazeler bölümünün sonunda şöyle demiştir: Bil ki,
tesbih namazı, kendisine rağbet gösterilen bir namazdır. Her zaman
onu âdet edinmek müstehabdır. Ondan gafil bulunmamalıdır.
Abdullah ibn Mübarek ve âlimlerden çok kimseler de böyle
söylemişlerdir. Rûyânî diyor ki, Abdullah ibn Mübârek'e soruldu:
Bir kimse Tesbih namazında (sehiv secdesini gerektirecek şekilde)
yanılsa, sehiv için yapılan iki secdede (tesbih namazının)
tesbihlerini onar onar yapacak mı? — O, hayır diye cevap verdi.
Çünkü bu namazın tesbihleri üç-yüzden ibarettir.
Her ne kadar ben bu meseleyi daha önce sehiv secdesi münasebetiyle
anlattımsa da, güzel bir fayda için yine ona temas ettim. O fayda
şudur: Böylesine büyük bir imâm bunu anlatırsa ve bunu hoş
görürse, bundan ona muvafakat ettiği anlaşılır ve bu hükme
inananlar çok olur. Bu Rûyânî, araştırmacı fazıl
âlimlerimizden biridir. En
doğrusunu Allah bilir. |
١٨- بابُ أَذْكَار صَلاةِ التَّسبيحِ
روينا في كتاب الترمذي عنه قال:
قد روي عن النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم غير حديث في
صلاة التسبيح ومنه شيء كبير لا يصحّ. قال: وقد رأى ابن المبارك وغير
واحد من أهل العلم صلاة التسبيح، وذكروا الفضل فيه.
قال الترمذي: حدّثنا أحمد بن
عبدة، قال: حدّثنا أبو وهب، قال: سألت عبد اللّه بن المبارك عن
الصلاة التي يسبّح فيها قال: يكبّر ثم يقول: سُبْحانَكَ اللّهمَّ
وبِحَمْدِكَ، تَبارَكَ اسْمُكَ وَتَعالى جَدُّكَ وَلا إِلهَ
غَيْرُكَ، ثم
يقول خمس عشرة مرّة: سُبحانَ اللّه والحَمْدُ للّه وَلا إِلهَ إِلاَّ
اللّه واللّه أَكْبَرُ، ثم يتعوّذ ويقرأ بسم اللّه الرحمن الرحيم،
وفاتحة الكتاب، وسورة، ثم يقول عشر مرات: سُبْحانَ اللّه والحَمْدُ
للّه وَلا إِلهَ إِلاَّ اللّه وَاللّه أكْبَرُ، ثم يركع فيقولها
عشرًا، ثم يرفع رأسه فيقولها عشرًا، ثم يسجد فيقولها عشرًا، ثم يرفع
رأسه فيقولها عشرًا،
ثم يسجد الثانية
فيقولها عشرًا، يصلي أربع ركعات على هذا، فذلك خمس وسبعون تسبيحة في
كل ركعة يبدأ بخمس عشرة تسبيحة، ثم يقرأ، ثم يسبّح عشرًا؛ فإن صلى
ليلًا فأحبّ إليّ أن يسلّم في ركعتين؛ وإن صلّى نهارًا، فإن شاء
سلّم، وإن شاء لم يسلّم.
وفي رواية عن عبد اللّه بن المبارك
أنه قال: يبدأ في الركوع، سبحان ربي العظيم، وفي السجود: سبحان ربي
الأعلى ثلاثًا، ثم يُسبِّح التسبيحات، وقيل لابن المبارك: إن سها في
هذه الصلاة هل يُسبِّح في سجدتي السهو عشرًا عشرًا؟ قال: لا، إنما هي
ثلاثمائة تسبيحة.
٤٨٤-
وروينا في كتاب الترمذي وابن
ماجه، عن أبي رافع رضي اللّه عنه
قال:
قال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم للعباس:
"يا عَمُّ! ألا أصِلُكَ؟
ألا أحْبُوكَ؟ ألا أنْفَعُكَ؟ قال: بلى يا
رسول اللّه، قال: يا عَمّ،
صَلّ أرْبَعَ رَكعَاتٍ تَقْرأُ فِي كُلّ رَكْعَةٍ بِفاتِحَةِ
القُرآنِ وَسُورَةٍ، فإذَا انْقَضَتِ القِرَاءةُ فَقُلِ
اللّه أكْبَرُ وَالحَمْدُ للّه وَسُبْحَانَ اللّه خَمْسَ عَشْرَةَ
مَرَّةً قَبْلَ أنْ تَرْكَعَ، ثُمَّ ارْكَعْ فَقُلْها عَشْرًا، ثُمَّ
ارْفَعْ رأسَكَ فَقُلْها عَشْرًا،
ثُمَّ اسْجُدْ فَقلْها
عَشْرًا، ثُمَّ ارْفَعْ رأسَكَ
فَقُلْها عَشْرًا قَبْلَ أنْ تَقُومَ، فَتِلْكَ خَمْسٌ وَسَبْعُونَ
فِي كُلّ رِكْعَةٍ، وَهِيَ ثَلاَثمِئَةٍ في أرْبَعِ رَكَعاتٍ، فَلَوْ
كانَتْ ذُنُوبُكَ مِثْلَ رَمْلِ عالِجٍ غَفَرَهَا اللّه تَعالى لَكَ،
قال: يا رَسولَ اللّه!
مَن يستطيع أن يقولها في يوم؟ قال: إنْ لَمْ تَسْتَطِعْ أنْ
تَقُولَهَا فِي يَوْمٍ فَقُلْها فِي جُمُعَةٍ، فإنْ لَمْ تَسْتَطِعْ
أنْ تَقُولَهَا في جُمُعَةٍ فَقُلْها فِي شَهْرٍ، فلم يزل يقول له
حتى قال: قُلْها في سَنَةٍ" قال الترمذي:
هذا حديث غريب.
قلت: قال الإِمام أبو بكر بن العربي في كتابه "الأحوذيّ في شرح
الترمذي": حديث أبي رافع هذا
ضعيف ليس له أصل في الصحة ولا في الحسن، قال: وإنما ذكره
الترمذي لينبّه عليه لئلا يغترّ
به، قال: وقول ابِن المبارك ليس بحجة، هذا كلام أبي بكر بن العربي.
وقال العُقَيْلي: ليس في صلاة التسبيح حديث ثبتَ، وذكر أبو الفرج بن
الجوزي أحاديثَ صلاة التسبيح وطرقها، ثم ضعَّفها كلَّها وبيّن
ضعفَها، ذكره في كتابه في الموضوعات.
وبلغنا عن الإِمام الحافظ أبي الحسن الدارقطني رحمه اللّه أنه قال:
أصحُّ شيء في فضائل السوَر فضل قل هو اللّه أحد، وأصحّ شيء في فضائل
الصلوات فضل صلاة التسبيح، وقد ذكرتُ هذا الكلامَ مسندًا في كتاب
"طبقات الفقهاء" في ترجمة أبي الحسن
عليّ بن عمر الدارقطني، ولا يلزم من هذه العبارة أن يكون
حديثُ صلاة التسبيح صحيحًا، فإنهم يقولون: هذا أصحُّ ما جاء في
الباب، وإن كان ضعيفًا، ومرادُهم أرجحُه وأقلُّه ضعفًا.
قلت:
وقد نصَّ جماعةٌ من أئمة أصحابنا
على استحباب صلاة التسبيح هذه، منهم أبو محمد
البغوي، وأبو المحاسن الروياني.
قال الروياني في كتابه البحر في آخر كتاب الجنائز منه: اعلم أن صلاة
التسبيح مُرَغَّب فيها، يُستحبّ أن يعتادها في كل حين ولا يتغافل
عنها، قال: هكذا قال عبد اللّه بن المبارك وجماعة من العلماء.
قال: وقيل لعبد اللّه بن المبارك: إن سهَا في صلاة التسبيح أيُسبِّح
في سجدتي السهو، عشرًا عشرًا؟ قال: لا، وإنما هي ثلاثمئة تسبيحة.
وإنما ذكرتُ هذا الكلام في سجود السهو، وإن كان قد تقدم لفائدة
لطيفة، وهي أن مثل هذا الإِمام إذا حكى هذا ولم ينكره أشعر بذلك بأنه
يوافقه، فيكثر القائل بهذا الحكم، وهذا الروياني من فضلاء
أصحابنا المطّلعين، واللّه أعلم. |