28. Ölü Gömüldükten Sonra Okunacak duâlar
Mezar başında bulunan kimsenin, iki eliyle ölünün baş tarafından
mezara üç kez toprak dökmesi sünnettir.
Âlimlerimizden bir kısmı
demişlerdir ki, toprağın ilk dökülüşünde:
(Sizi topraktan yarattık)", ikincisinde:
Sizi toprağa çevireceğiz", üçüncüsünde:
(Son kez de, sizi topraktan çıkaracağız)” mealinde olan "Tâ-Hâ"
sûresinin 56. âyetini
okumak müstehabdır.
Gömüldükten sonra, bir deve kesilip eti bölününceye kadar, mezar
yanında oturmak yine müstehabdır. Orada oturanlar, Kur’ân okumak,
ölüye duâ etmek, öğüt vermek, hayır Sahîhlerinin işlerini ve iyi
kimselerin hallerini anlatmakla meşgul olurlar.
426- Ali'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, şöyle demiştir: Biz, Bakî'ul-Garkad (Garkad
ağacının bulunduğu meydanın) mezarlığında idik, Bir de,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
yanımıza gelip oturdu; biz de onun etrafında oturduk, beraberinde
bir çomak vardı. Eğilip çomağı ile toprağı eşelemeğe başladı.
Sonra şöyle buyurdu:
“Sizden hiç biriniz yoktur ki, onun cehennemdeki yeri ve cennetteki
yeri yazılmış (kesinleşmiş) olmasın." Ashâb dediler ki: Ey
Allah'ın Resûlü! Biz yazımıza (kaderimize) tevekkül etmeyelim mi?
Bunun üzerine Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Siz çalışınız, herkes kendisi için hazırlanan şeye kavuşturulmuş
olur."
Böylece hadîsin tamamını anlattı.
427-
Amr ibn'l-Âs'dan
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, şöyle demiştir:
Beni gömdüğünüz zaman, bir deve boğazlanıp eti bölününceye kadar bir
müddet, kabrimin etrafında bekleyin; tâki, sizin varlığınızla
yabancılık duymayayım ve Rabbimin elçilerine (sual meleklerine)
nasıl müracaat edeceğime bakayım.
428- Hasen bir isnadla
Osmân'dan (radıyallahü anh)
rivâyet edildiğine göre, Demiştir ki,
Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem, bir
ölüyü gömdükten sonra, onun baş tarafında durup şöyle buyururdu:
“Kardeşiniz için mağfiret dileyin (günahlarının bağışlanmasını
Allah'dan isteyin) ve onun tevhîd (hak din) üzere sabit kalmasını
da isteyin; çünkü şu anda (kabir melekleri tarafından) sorguya
çekiliyor."
İmâm Şâfi’î ve arkadaşları
demişlerdir ki, mezar yanında Kur’ândan bir kısım okumak
müstehabdır. Eğer Kur’ân'ın tümü hatmedilirse, daha güzel olur,
demişlerdir.
429- Hasen bir isnadla
rivâyet edildiğine göre, İbn Ömer
(radıyallahü anhüma), ölü
gömüldükten sonra kabri yanında Bakara sûresinin başını ve sonunu
okumayı müstehab görmüştür. |
٢٨- باب ما يقولُه بعدَ الدَّفْن
السنّة لمن كان على القبر أن يحثي في القبر ثلاث حثيات بيديه جميعاً
من قِبل رأسه. قال جماعة من أصحابنا:
يُستحبّ أن يقول في الحثية الأولى:
{مِنْها خَلَقْناكُم}
وفي الثانية:
{وفِيها نُعِيدُكُمْ}
وفي الثالثة:
{وَمِنْها نُخرِجُكُمْ تارَةً أُخْرَى} [طه:
٥٦]. ويُستحبّ أن يقعد عنده بعد الفراغ ساعة قدر ما
يُنحر جزور ويُقسم لحمُها، ويشتغل القاعدون بتلاوة القرآن، والدعاء
للميت، والوعظ، وحكايات أهل الخير، وأحوال الصالحين.
٤٢٦-
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن عليّ
رضي اللّه عنه قال: كنّا في جنازة
في بقيع الغرقد، فأتانا رسولُ اللّه
صلى اللّه عليه وسلم، فقعدَ وقعدنا
حولَه ومعه مِخصَرَة، فنكسَ وجعلَ ينكتُ بمخصرته، ثم قال قال:
”ما مِنْكُمْ مِنْ أحَدٍ إِلاَّ قَدْ كُتِبَ مَقْعَدُهُ مِنَ
النَّارِ وَمَقْعَدُهُ مِنَ الجَنَّةِ، فقالوا: يا
رسول اللّه! أفلا نتكلُ
على كتابنا؟
فقال: اعْمَلُوا فَكُلٌّ مُيَسَّرٌ لِمَا خُلِقَ لَهُ" وذكر تمام
الحديث.
(البخاري (١٣٦٢)،
ومسلم (٢٦٤٧)،
٤٢٧-
وروينا في صحيح مسلم، عن عمرو بن
العاص رضي اللّه عنه قال : إذا
دفنتموني أقيموا حول قبري قدر ما يُنحر جزور ويقسم لحمها، حتى
أستأنسَ بكم وأنظرَ ماذا أراجعُ به رسلَ ربي.
٤٢٨-
وروينا في سنن أبي داود والبيهقي،
بإسناد حسن، عن عثمان رضي اللّه عنه
قال: كأن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم إذا فرغَ من دفن الميت وقفَ عليه
فقال قال:
”اسْتَغْفِرُوا لأَخِيكُمْ، وَسَلُوا لَهُ التَّثْبِيتَ فإنَّهُ
الآنَ يُسْألُ" (أبو
داود (٣٢٢١)، والبيهقي
٤/٥٦، وحسّنه الحافظ.)
قال الشافعي والأصحاب: يُستحبّ
أن يقرؤوا عنده شيئاً من القرآن، قالوا: فإن ختموا القرآن كلَّه كان
حسناً.
٤٢٩-
وروينا في سنن البيهقي بإسناد
حسن؛ أن
ابن عمر استحبَّ أن يقرأ على
القبر بعد الدفن أوّل سورة البقرة وخاتمتها. (
البيهقي
٤/٥٦ وقال الحافظ: هذا موقوف حسن.) |
Gömüldükten Sonra Ölü Üzerine Yapılan
Telkin
Âlimlerimizden büyük bir
topluluk, ölü üzerine telkinde bulunmanın müstehab olduğunu
söylemiştir. Şu kimseler, bu işin müstehab olduğunu
söyleyenlerdir: el-Kadî Hüseyin
(Ta'lık adlı kitabında), arkadaşı Ebû Sa'd el-Mütevellî (Et-Tetimme adlı kitabında), büyük zahid imâm Ebû'l-Feth
Nasr ibn İbrahim ibn Nasr el-Makdisî, İmâm Ebû'l-Kasım el-Rafi'î
ve başkaları... el-Kadî
Hüseyin, Telkîn yapılma işini ashâbdan nakletmiştir.
Telkinde söylenen sözlere gelince: el-Şeyh Nasır demiştir ki, defin
tamamlandıktan sonra, baş tarafında durulup şöyle denilir:
Ey falan oğlu falan!
Dünyadan ayrılırken üzerinde bulunduğun (Lâ ilâhe illallâhu vahde-hû
lâ şerike lehû ve enne muhammeden abduhû ve resûlühu (Allah'dan
başka bir ilâh yoktur: yalnız o vardır, ortağı yoktur; Muhammed
O'nun kuludur ve O'nun peygamberidir),
Kıyâmet gelecektir, onda şübhe yoktur. Allah kabirlerde olan
kimseleri diriltecektir, ahdini hatırla... De ki: Rab olarak
Allah'a, din olarak İslâma,
peygamber olarak Muhammed'e
(sallallahü aleyhi ve sellem), kıble olarak Kabe'ye, imâm
olarak Kur'ân'a ve kardeş olarak müslümanlara rıza gösterdim.
Rabbım, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'dır. O, büyük Arş'ın
Rabbıdır."
Eğer ölü kadın ise, ibn'in yerine bint sözü kullanılır.)
Büyük İmâm Ebû Amr ibn's-Salah'a
(Allah ondan razı olsun) bu telkinden sorulunca, fetvalarında
şöyle dedi:
"Biz telkin yapılmasını seçeriz ve onunla amel ederiz, bizim
Horasan âlimlerinden bir topluluk
böyle anlatmıştır. Ebû Ümâme hadîsinden bu hususta rivâyet
ettiğimiz hadîsin isnadı tam değilse de, öteden beri Şam halkının
bununla amel etmesini şahid kabul ederek buna dayanırım.
Süt emme çağındaki çocuğa telkîn hakkında güvenilir bir dayanak yoktur
ve ben de bunu gerekli görmem; en doğrusunu Allah bilir."
Ben de derim ki: Çocuk ister
süt emme çağında olsun, ister buluğ çağına (mükellefiyet yaşma)
henüz ermemiş büyük çocuk olsun, mutlak olarak bunların ölüsü
üzerine telkîn yapılmaz. En doğrusunu Allah bilir. |
فصل: وأما تلقينُ الميّت بعد الدفن
فقد قال جماعة كثيرون من أصحابنا
باستحبابه، وممّن نصَّ على استحبابه:
القاضي حسين في تعليقه، وصاحبه أبو سعد
المتولي في كتابه "التتمة"،
والشيخ الإِمام الزاهد أبو الفتح نصر بن إبراهيم بن نصر المقدسي،
والإِمام أبو القاسم الرافعي وغيرهم، ونقله
القاضي حسين عن الأصحاب.
وأما لفظه فقال الشيخ نصر: إذا فرغ من دفنه يقف عند رأسه ويقول:
يا فلان بن فلان!
ذكر العهد الذي خرجتَ عليه من الدنيا: شهادة أن لا إِلهَ إِلاَّ
اللّه وحده لا شريك له، وأن محمداً عبده ورسوله، وأن الساعة آتيةٌ لا
ريب فيها، وأن اللّه يبعث مَن في القبور، قل رضيت باللّه ربًّا،
وبالإِسلام ديناً، وبمحمد صلى اللّه عليه
وسلم نبيًّا وبالكعبة قبلة، وبالقرآن إماماً، وبالمسلمين
إخواناً، ربّي اللّه لا إِلهَ إِلا هو، وهو ربّ العرش العظيم،
هذا لفظ الشيخ نصر المقدسي في كتابه "التهذيب"، ولفظ الباقين
بنحوه، وفي لفظ بعضهم نقص عنه، ثم منهم مَن يقول: يا عبد اللّه ابن
أمة اللّه! ومنهم مَن يقول: يا عبد اللّه ابن حوّاء، ومنهم من
يقول: يا فلان ـ باسمه ـ ابن أمة اللّه،
أو يا فلان ابن حوّاء، وكله بمعنى.
وسُئل الشيخ الإِمام أبو عمرو بن الصلاح
رحمه اللّه عن هذا التلقين فقال في فتاويه: التلقين هو الذي نختاره
ونعمل به،
وذكره جماعة من أصحابنا الخراسانيين
قال: وقد روينا فيه حديثاً من حديث أبي أمامة ليس بالقائم
إسناده (١٧)،
ولكن اعتضد بشواهد وبعمل أهل الشام به قديماً. قال:
وأما تلقين الطفل الرضيع فما له مُستند يُعتمد ولا نراه، واللّه
أعلم.
قلتُ:
الصواب أنه لا يلقن الصغير مطلقاً، سواء كان رضيعاً
أو أكبر منه ما لم يبلغ ويصير
مكلفاً، واللّه أعلم. |