17. Vesveseye Kapılan İnsanın Okuyacağı
Duâlar
Allahü teâlâ buyurur:
"Şeytandan bir dürtüş seni dürterse, hemen Allah'a sığın. Allah, her
şeyi işitendir; her şeyi bilendir."
Allah'ın bize emrettiği ve edeb olarak öğrettiği en
güzel Allah'a sığınmadır bu... (Euzü billahi mineşşeytânirracîm).
341-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem buyurdu:
“Şeytan birinize gelip der ki: Şunu kim yarattı, bunu kim yarattı;
hatta Rabbmi kim yarattı? diyesiye kadar... (Şeytanın vesvesesi bu
duruma ulaşınca, o insan, şeytandan Allah'a sığınsın (Eûzü billahi
mineşşeytânirracîm, desin) ve bu düşünceden kaçınsın," Sahîh'deki
diğer bir rivâyet şöyle:
“İnsanlar birbirlerine sorup dururlar: Bu yaratıkları Allah yarattı,
Allah'ı kim yarattı? denilinceye kadar... Kim, kendinde böyle bir
hâl sezerse:
"Amentü billahi ve rusulihi" desin. (Ben Allah'a ve
Peygamberlerine îman ettim,
desin)."
342-
Hazret-i Âişe'den
(radıyallahü anha) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem buyurdu:
“Kim bu şeytandan bir vesvese kendinde bulursa, üç defa:
"Amenna billahi ve birusulihi."
(Biz, Allah'a ve Peygamberine
îman ettik) desin. Çünkü bunu söylemek, ondan vesveseyi giderir. "
343- Osmân ibn Ebi'l-Âsî'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle anlatmıştır: Dedim ki, Ya Resûlallah!
Şeytan, benimle namaz ve okuyuşum arasına girerek benim ibâdetimi
karıştırıyor? Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
buyurdu:
“Bu şeytandır, ona "Hınzeb" denilir.
Bunu hissettiğin zaman, ondan Allah'a sığın
ve (Euzü billâhimineş-şeytânir-racîm, de) ve üç defa soluna
tükür." Ben bunu yaptım da, Allah o şeytanı benden giderdi.
Derim ki: Hınzeb
yahut Hanzeb, bir şeytan adıdır. Aslen, kokmuş bir et
parçasına denilir.
344- Güzel bir isnadla Ebû
Rumeyl'den rivâyet edildiğine göre şöyle anlatmıştır:
İbn Abbâs'a kalbimde hissettiğim şey nedir? dedim. Bana:
- Nedir o? dedi. Vallahi onu söyleyemiyorum, dedim. Bunun üzerine bana
şöyle buyurdu: Şübheden bir şey mi? ve güldü". İlâve etti:
- Allahü teâlâ şu âyeti
indirinceye kadar bundan kimse kurtulamamıştır:
“Ey Peygamber, sana indirdiğimiz
kıssalardan ve haberlerden bilfarz şübhede isen, senden önce kitab
okuyanlara sor. Yemin olsun ki, Rabbinden sana hak gelmiştir. O
hâlde sakın şübhe edenlerden olma."
Sen, kendinde böyle bir şey (şübhe) hissedersen, şu âyeti oku:
(O, her şeyin evvelidir, her şeyin âhiridir,
eserleriyle meydandadır, zatı ile gizlidir. O, herşeyi bilendir)
Üstad Ebû'l-Kâsım el-Kuşeyrî'nin
(rahimehullah) risâlesinde, Ahmed
b. Atâ el-Rüzbarî'den (büyük imâmdan
radıyallahü anh) sahîh isnadla rivâyet edildiğine göre,
şöyle demiştir:
Temizlikte (abdest ve taharet işinde) çok titizlikle aşırı gidiyordum.
Bir gece, çok su kullanıp döktüğüm hâlde kalbim yatışmadı ve içim
sıkıldı. Dedim ki: Ya Rabbi! Afvını isterim, afvıni... Arkasından
hafiften birinin şöyle dediğini işittim:
“Bağışlamak ve afvetmek, gerçek olan bir şeyde olur (senin halin bir
vesveseden ibarettir)." Bunu duyunca, o hâl benden gitti.
Âlimlerden
biri de şöyle demiştir: Abdest, namaz
yahut bunlar gibi işlerde vesveseye düşmüş olan bir
kimsenin
"Lâ ilâhe illallah" demesi
müstehabdır, çünkü şeytan bu zikri işitince, geri çekilip
uzaklaşır. Zira:
"Lâ ilâhe illallah" zikrin başıdır.
Bundan dolayıdır ki, hak yola girmeyi isteyenlerin terbiyecisi
olan bu ümmetin seçkinlerinden büyük şahsiyetler,
"Lâ ilâhe illallah" sözünü, zikir
ehline tavsiye etmişler ve buna devam etmeyi emretmişlerdir.
Ayrıca demişlerdir ki: Vesveseyi gidermekte en faydalı ilâç,
Allah'ı zikre yönelmek ve bunu çok yapmaktır.
Büyük âlim, Ahmed b.Ebû'l-Havarî
demiştir ki, ben vesveseden, Süleyman Darânî'ye şikâyette
bulundum. Bana şöyle dedi: Eğer vesvesenin senden kesilmesini
istiyorsan, hangi vakitte kendinde onu hissediyorsan ferahlanıp
rahat et. Zira sen ferahlanınca o hâl senden kesilir. Çünkü
müminin sevinmesinden daha çok şeytanı kızdıran şey yoktur; eğer
vesvese edip kederlenirsen, sana keder ve vesveseyi çoğaltır.
Ben de derim ki, bu söz, bazı
âlimlerin söylediği şu sözü kuvvetlendirir: İmanı kemale eren
kimse, vesvese ile müptelâ olur; çünkü hırsız, harab bir eve
girmez. |
١٧- باب ما يقولُه مَنْ بُلي بالوَسْوَسَة
قال اللّه تعالى:
{وَ إمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ
باللّه إنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ العَلِيمُ}
فصلت: ٣٦ فأحسنُ ما يُقال ما أدَّبَنا اللّه تعالى به وأمرَنا
بقوله.
٣٤١-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أبي هريرة
رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"يأتِي الشَّيْطانُ أحَدَكُمْ فَيَقُولُ: مَنْ خَلَقَ كَذَا، مَنْ
خَلَقَ كَذَا، حتَّى يَقُولَ: مَنْ خَلَقَ رَبَّكَ؟ فإذَا بَلَغَ
ذَلِكَ فَلْيَسْتَعِذْ باللّه وَلْيَنْتَهِ"
وفي رواية في الصحيح:
"لا يَزالُ النَّاسُ يَتَساءلُونَ حتَّى يُقالَ هَذَا: خَلَقَ
اللّه الخَلْقَ، فَمَنْ خَلَقَ اللّه؟ فَمَنْ وَجَدَ مِنْ ذلكَ
شَيْئاً فَلْيَقُلْ: آمَنْتُ باللّه وَرُسُلِهِ". (٣٧)
٣٤٢-
وروينا في كتاب ابن السني، عن
عائشة
رضي اللّه عنها، قالت: قال
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم:
"مَنْ وَجَدَ مِنْ هَذَا الوَسْوَاسِ فَلْيَقُلْ: آمَنَّا باللّه
وَبِرُسُلِهِ ثَلاثاً. فإنَّ ذلكَ يَذْهَبُ عَنْهُ". (٣٨)
٣٤٣-
وروينا في صحيح مسلم، عن
عثمان بن أبي العاصي (عن
عثمان بن أبي العاصي: هو الثقفي
الطائفي قدم على النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم في وفد ثقيف
سنة تسع. واستعمله النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم عليهم وعلى
الطائف، وكان أحدث القوم سنّاً، وأقرّه عليها أبو بكر وعمر، واستعمله
عمر أيضاً على عمان والبحرين، روى له فيما
قيل عن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم تسعة عشر حديثاً، أخرج
مسلم عنه ثلاثة أحاديث، ولم
يخرّج عنه البخاري، وخرّج عنه
الأربعة، روى عنه ابن المسيب في آخرين، نزل البصرة ومات بها في زمن
معاوية سنة إحدى وخمسين) "
رضي اللّه عنه قال: قلتُ يا
رسول اللّه إن الشيطان قد
حال ("قد حال" بالحاء المهملة: أي جعل بيني وبين كمال الصلاة
والقراءة حاجزاً من وسوسته المانعة من رُوح العبادة وسرّها، وهو
الخشوع) بيني وبين صلاتي وقراءتي يَلْبِسُهَا
عليّ، فقال رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"ذلكَ شَيْطانٌ يُقالُ لَهُ خِنْزَبٌ، فإذَا أحْسَسْتَهُ
فَتَعَوَّذْ باللّه مِنْهُ وَ اتْفُلْ عَنْ يَسارِكَ ثَلاثاً"
ففعلتُ ذلك فأذهبه اللّه عنه.
قلتُ:
خِنْزب بخاء معجمة ثم نون ساكنة ثم زاي مفتوحة ثم باء موحدة، واختلف
العلماء في ضبط الخاء منه، فمنهم من فتحها، ومنهم من كسرها، وهذان
مشهوران، ومنهم من ضمَّها حكاه ابن الأثير في نهاية الغريب، والمعروف
الفتح والكسر. (٣٩) "
٣٤٤-
وروينا في سنن أبي داود بإسناد
جيد، عن أبي زُمَيْل قال: قلت لابن
عباس: ما شيء أجده في صدري؟ قال: ما هو؟
قلت:
واللّه لا أتكلم به، فقال لي: أشيء من شكّ؟ وضحك وقال: ما نجا
منه أحدٌ حتى أنزل اللّه تعالى:
{فإنْ كُنْتَ فِي شَكٍّ مِمَّا أنْزَلْنا إلَيْكَ}
الآية، يونس: ٩٤
فقال لي: إذا وجدت في نفسك شيئاً فقل
{هُوَ
الأول والآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالباطِنُ وَهُوَ بِكُلّ شَيْءٍ
عَلِيمٌ}
الحديد: ٣.
وروينا بإسنادنا الصحيح في رسالة الأستاذ أبي القاسم
القُشيري رحمه اللّه، عن أحمد بن
عطاء الروذباري السيد الجليل رضي اللّه عنه
قال: كان لي استقصاء في أمر الطهارة، وضاق صدري ليلة لكثرة ما صببتُ
من الماء ولم يسكنْ قلبي، ف
قلت:
يا ربّ عفوك عفوك، فسمعتُ هاتفاً يقول: العفو في العلم، فزال عني
ذلك.
وقال بعض العلماء:
يستحبّ قول "لا إِلهَ إِلاَّ اللّه"
لمن ابتلي بالوسوسة في الوضوء أو في
الصلاة أو شبههما، فإن الشيطان إذا
سمع الذكر خنس: أي تأخر وبعد، ولا إِله
إِلاَّ اللّه رأسُ الذكر، ولذلك اختار السادة الأجلّة من صفوة
هذه الأمة أهل تربية السالكين وتأديب المريدين قول: لا إِله إِلاَّ
اللّه لأهل الخلوة وأمروهم بالمداومة عليها، وقالوا: أنفع علاج في
دفع الوسوسة الإِقبال على ذكر اللّه تعالى والإِكثار منه. وقال
السيد الجليل أحمد بن أبي الحواري ـ
بفتح الراء وكسرها ـ شكوتُ إلى أبي سُليمان الداراني الوسواس،
فقال: إذا أردت أن ينقطع عنك، فأيّ وقت أحْسَسْتَ به فافرح، فإنك
إذا فرحتَ به انقطع عنك، لأنه ليس شيء أبغض إلى الشيطان من سرور
المؤمن، وإن اغتممت به زادك.
قلت:
وهذا مما يُؤيد ما قاله بعض الأئمة: إن الوسواس إنما يُبتلى به من
كمل إيمانه، فإن اللصّ لا يقصد بيتاً خرباً.
(٤٠) |