2. Şiddet, Sıkıntı ve Felâket Anlarında ve
Mühim İşlerde Okunacak duâlar
315-
İbn Abbas'dan
(radıyallahü anhüma) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
sıkıntı anında şöyle derdi:
"Lâ ilâhe illâllâhu'l-azîmu'l-halîm. Lâ ilâhe illâllâhu rabbü'l-arşi'l-azîm.
Lâ ilâhe illâllâhu rabbü's-semâvâti ve rabbu’l-ardı. Rabbu’l-arşi'l-kerîm"
(Halim olan, büyük olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Büyük Arş'in
Rabbi olan Allah'dan başak ilâh yoktur. Göklerin ve yerin Rabbı
olan Allah'dan başka ilâh yoktur; O, kerîm olan Arş'ın Rabbıdır)."
Müslim'in rivâyetinde:
“Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'e
Üzüntü veren bir iş geldiği zaman bu duâyı okurdu," şeklindedir.
316-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'e
üzüntü ve keder veren bir iş geldiği zaman şöyle derdi:
"Ya hayyu yâ kayyûmu birahmetike estağîsü." (Ey Hayy ve Kayyûm olan
(ölmeyen ve her şeyi idare eden Allah), rahmetinle Senden yardım
istiyorum...)"
317-
Ebû Hüreyre'den
(radıyallahu anh) rivâyet
edildiğine göre, Peygamber
sallallahü aleyhi ve sellem'e bir
iş üzüntü verdiği zaman, başını göğe kaldırıp buyururdu:
"Sübhânellâhi'l-azîmi."
(Yüce olan Allah, bütün noksanlıklardan münezzehtir)" Fazla duâ edince
de:
"Yâ hayyu, yâ kayyûmu" der idi.
318-
Enes'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre şöyle demiştir:
Peygamber sallallahü aleyhi ve
sellem'in en çok yaptığı duâ şu idi:
(Allah'ım! Bize hem dünyada iyilik ver, hem âhirette iyilik ver ve
bizi ateş azabından koru!)
Müslim, rivâyetinde ziyade yaparak
demiştir ki: Enes, bir davet ve
iş için duâ etmek istediği zaman bu duâyı yapardı.
319- Abdullah ibn
Ca’fer'den, o da Hazreti Ali'den
(radıyallahü anh) rivâyet ettiğine göre, şöyle demiştir:
“Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem, bana
şu sözleri telkin etti ve bana şiddet ve sıkıntı hali geldiği
zaman onları söylememi bana emretti:
(Büyük olan, Kerîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. O,
noksanlıklardan münezzehtir. Büyük Arş'ın Rabbı olan Allah her
şeyden yücedir Hamd, âlemlerin Rabbı Allah'a mahsustur)." Abdullah
ibn Ca’fer, bu sözleri telkin edip öğrettirdi ve ateşli hastaya
bunları üfürürdü. Ayrıca kızlarından yabancılarla evlenene bunları
öğretirdi.
320- Ebû Bekre'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem
buyurdu:
"Üzüntü ve sıkıntılı kimsenin duâları şunlardır:
(Allah'ım! Senin rahmetini istiyorum; göz kırpması kadar bir zaman
beni nefsime bırakma ve bütün hâlimi düzelt. Senden başka ilâh
yoktur)"
321- Ümeys'in kızı
Esma'dan
(radıyallahü anha) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve
sellem bana buyurdu:
“Sıkıntı ve üzüntü zamanında söyleyeceğin sözleri sana öğreteyim
(Şöyle dersin):
"Allahü Allâhu rabbî, lâ üşrikü bihî şey'en."
(Benim Rabbîmdir Allah Allah, O'na hiç bir şeyi ortak koşmam) "
322- Ebû Katade'den
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Sıkıntı ve musibet anında, âyetelkürsiyyi ve bakare süresinin son
âyetlerini okuyan kimseyi, Allah azze ve celle kurtarır."
323-
Sa’d ibn Ebî Vakkas'dan
(radıyallahü anh) rivâyet
edildiğine göre, demiştir ki,
Resûlüllah sallallahü aleyhi
ve sellem'in şöyle dediğini işittim.
"Ben bir söz biliyorum; onu söyleyen bir dertliden muhakkak sıkıntı
açılır gider. Bu da, kardeşim Yunus'un
(sallallahü aleyhi ve sellem):
"Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn." diye
yutulduğu balığın karanlık karnındaki duâsıdir. (Senden başka bir
ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine
zulmedenlerden oldum). "
Bu hadîsi Tirmizî, Sa'd
Hazretlerinden rivâyet etti ve Sa'd dedi ki,
Resûlüllah
sallallahü aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Zü'n-Nûn (Yûnus aleyhisselâm),
balığın karnında iken Rafebine etmiş olduğu duâ şu idi:
"Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn."
(Senden başka ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben,
nefsine zulmedenlerden oldum.) Herhangi bir şey hakkında bu duâyı
yapan müslüman bir adamın, muhakkak duâsını Allah kabul eder." |
٢- باب دعاءِ الكَرْبِ والدعاءُ عندَ الأمورِ المهمّة
٣١٥-
روينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن ابن عباس
رضي اللّه عنهما،
أن
رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم
كان يقول عند الكرب:
"لاَ إِلهَ إِلاَّ اللّه العَظِيمُ الحَلِيمُ، لا إِلهَ إِلاَّ
اللّه رَبُّ العَرْشِ العَظِيمِ، لا إِلهَ إِلاَّ اللّه رَبُّ
السَّمَوَاتِ وَرَبُّ الأرْضِ رَبُّ العَرْشِ الكَرِيمُ"
وفي رواية لمسلم
"أن النبي
صلى اللّه عليه وسلم كان إذا
حَزَبَه أمر قال ذلك". قوله "حزبه أمر": أي نزل
(٤)
٣١٦-
وروينا في كتاب الترمذي، عن
أنس
رضي اللّه عنه، عن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم؛ أنه كان إذا أكربه أمر قال:
"يا حَيُّ يا قَيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أسْتَغِيثُ"
قال الحاكم: هذا حديث صحيح
الإِسناد. (٥)
٣١٧-
وروينا فيه عن أبي هريرة
رضي اللّه عنه؛ أن
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم كان إذا أهمّه الأمر رفع رأسه إلى السماء
فقال:
"سُبْحانَ اللّه العَظِيمِ" وإذا اجتهد في الدعاء قال: "يا
حَيُّ يا قَيُّومُ". (٦)
٣١٨-
وروينا في صحيحي البخاري ومسلم،
عن أنس
رضي اللّه عنه قال: كان أكثر دعاء
النبيّ
صلى اللّه عليه وسلم:
" اللّهمَّ آتِنا في الدُّنْيا حَسَنَةً، وفي الآخِرَةِ حَسَنةً،
وَقِنا عَذَابَ النَّارِ" زاد مسلم
في روايته قال: وكان أنس إذا
أراد أن يدعو بدعوة دعا بها، فإذا أراد أن يدعوَ بدعاء دعا بها
فيه.
٣١٩-
وروينا في سنن النسائي وكتاب
ابن السني، عن عبد اللّه بن
جعفر، عن عليّ
رضي اللّه عنهم قال: لَقَّنني
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم هؤلاء الكلمات،
وأمرني إن نزل بي كرب أو شدّة أن
أقولها:
"لا إِلهَ إِلاَّ اللّه الكَرِيمُ العَظِيمُ، سُبْحانَهُ تَبارَكَ
اللّه رَبُّ العَرْش العَظِيمِ، الحَمْدُ للّه رَبّ
العالَمِينَ". وكان عبد اللّه بن جعفر يلقنها وينفث بها على
الموعوك، ويعلِّمها المغتربة من بناته.
قلت:
الموعوك: المحموم،
وقيل:
هو الذي أصابه مغث الحمى. والمغتربة من النساء: التي تُزوَّج إلى
غير أقاربها. (٨)
٣٢٠-
وروينا في سنن أبي داود، عن أبي
بكرة رضي اللّه عنه أن
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم
قال:
"دَعَوَاتُ المَكْرُوب:
اللّهمَّ رَحْمَتَكَ أرْجُو فَلا تَكِلْنِي إلى نَفْسي طَرْفَةَ
عَيْنٍ، وأصْلِحْ لي شَأنِي كُلَّهُ، لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ".
٣٢١-
وروينا في سنن أبي داود وابن
ماجه، عن أسماء بنت عُمَيْس رضي
اللّه عنها، قالت:
قال لي رسول اللّه صلّى
اللّه عليه وآله وسلم:
"ألا أُعَلِّمُكَ كَلِماتٍ تَقُولِيْنَهُنَّ عِنْدَ الكَرْبِ ـ
أو في الكرب ـ اللّه اللّه رَبي لا
أُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً". (١٠)
٣٢٢-
وروينا في كتاب ابن السني، عن
أبي قتادة
رضي اللّه عنه قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"مَنْ قرأ آيَةَ الكُرْسِيّ وَخَوَاتِيمَ سُورَةِ البَقَرَةِ
عِنْدَ الكَرْبِ، أغاثَهُ اللّه عَزَّ وَجَلَّ". (١١)
٣٢٣-
وروينا فيه، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه
عنه قال: سمعتُ رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم يقول:
"إِني لأَعْلَمُ كَلِمَةً لا يَقُولُهَا مَكْرُوبٌ إِلاَّ فُرِّجَ
عَنْهُ: كَلِمَةَ أخي يُونُسَ صلى اللّه
عليه وسلم
{فنَادَى فِي الظُّلُماتِ: أنْ لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ سُبْحانَكَ
إني كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ}
الأنبياء: ٨٧".
ورواه الترمذي عن سعد قال: قال
رسول اللّه
صلى اللّه عليه وسلم:
"دَعْوَةُ ذِي النُّونِ إذْ دَعا رَبَّهُ وَهُوَ في بَطْنِ
الحُوتِ: لا إِلهَ إِلاَّ أنْتَ سُبْحانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ
الظَّالِمِينَ، لَمْ يَدْعُ بِها رَجُلٌ
مُسْلِمٌ فِي شَيْء قَطُّ إِلاَّ اسْتَجابَ لَهُ". (١٢) |