Geri

   

 

 

İleri

 

Nâs Sûresi

 

 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ (١)

مَلِكِ النَّاسِ (٢)

إِلَهِ النَّاسِ (٣)

مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ (٤)

اَلَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ(٥)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ (٦)

Kul e'ûzü bi-rabbi’n-nâs. Meliki’n-nâs. İlâhi’n-nâs. Min şerri’l-vesvâsi’l-hannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûri’n-nâs. Mine’l-cinneti ve’n-nâs.

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

114/1. (Ey Resûlüm,) de ki: İnsanların Rabbine sığınırım. (O insanlar ki, şekil, özellik ve kabiliyetler bakımından en güzel biçimde yaratılmışlardır.)

114/2. İnsanların (yegâne) melikine (hükümdarlar hükümdarına),

114/3. İnsanların ilâhına,

114/4. O sinsi, vesvese verici (şeytan)ın şerrinden.

114/5. O ki, insanlar (Allah’)ın (zikrinden gâfil olduklarında) göğüslerine (kalplerine) vesvese verendir.

Açıklama: Enes “radıyallahü anh” anlatıyor: Resûlüllah “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” bir gün hanımı yanında olduğu halde dışarıda idi. Yanından bir adam geçti. Hazret-i Peygamber adamı çağırarak:

"Bu benim zevcemdir!" dedi. Adam:

"Ey Allah'ın Resûlü! Ben herkesten şüphe edebilirim, ama, sizden asla!'' deyince, Hazret-i Peygamber:

“Şeytan, insana, damarlardaki kan gibi nüfuz eder. Ben, onun kalplerinize kötü bir şey bırakmasından korkarım.” buyurdu.

Başka bir rivâyette: Şüphesiz şeytan, Âdem oğlunun damarlarında kanın dolaştığı gibi [kendisini hissettirmeden] dolaşır [Tirmizî, Radâ 17, (1172) ]. Bk. Buhârî, İ'tikâf 8, 11, 18, Bed'u'l-halk 11, Edeb 121, Ahkâm 21; Müslim, Selâm 23-25 [2174, 2175]; Ebû Dâvûd, Sıyâm 79, [2470].

İbnu Abbas “radıyallahü anhüma” anlatıyor:

Resûlüllah “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” buyurdular ki: Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerine tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir; gaflette olunca, vesvese verir. Bk. Buhârî, Tefsir, Kul eûzü bi-rabbi'n-nâs 1.

Vesvâs, cinlerin ve insanların verdiği vesvesedir. Bu da insanın içinden geçirdiği şeylere denir. Peygamber “aleyhisselâm” şöyle buyurmuştur: Şüphesiz yüce Allah, ümmetinin işlemedikçe veya söylemedikçe içlerinden geçirdikleri şeyleri bağışlamıştır [Müslim, I, 116]. Bk. Kurtubî)

114/6. (O şeytan,) cinlerden de olur, insanlardan da.

Açıklama: Ebû Zer “radıyallahü anh”: Ey Allah'ın Resûlü, peki insanlardan da şeytanlar var mıdır? Diye sordu. Hazret-i Peygamber: "Evet, hem de onlar, cin şeytanlarından daha kötüdürler.” buyurdu. Bk. Kurtubî.

İlgili âyet-i kerimelerde şöyle buyrulmaktadır:

“Böylece biz her Peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Onlar [cin şeytanları insan şeytanlarını] aldatmak için birbirlerine süslü/yaldızlı sözler telkin ederler.” [En'âm 6/112]).

“Şüphesiz şeytanlar sizinle mücadele edebilmek için kendi dostlarına [“Ben, adamımı şu işle saptırdım. Sen de adamını onun bir benzeriyle saptır.” diyerek] telkinde bulunurlar.” [En'âm 6/121]).