Geri

   

 

 

İleri

 

Nasr Sûresi

 

 

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

إِذَا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ (١)

 

وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا (٢)

 

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا (٣)

İzâ câe nasru’l-lâhi ve’l-fethu. Ve raeyte’n-nâse yedhulûne fî dîni’l-lâhi efvâcâ. Fesebbih bi-hamdi rabbike ve’s-tağfirhü. İnnehû kâne tevvâbâ.

Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.

110/1. Allah’ın (düşmanlarına karşı peygamberine veya mü'minlere) yardımı ve (Mekke’nin veya Hayber’in yahut Tâif’in veyahut Medâin’nin veya diğer memleketlerin) feth(i) geldiğinde (zafer günü),

110/2. İnsanların (Mekke’den, Tâif’ten, Yemen’den, Havâzin’den ve diğer şehir ve memleketlerden gelip) Allah'ın dinine (İslam’a) bölük bölük (topluluklar hâlinde) girdiklerini gördüğün zaman,

110/3. Hemen (sana ihsân etmiş olduğu fetih ve nimetler dolayısıyla) Rabbini hamd ile tesbih et (O’nu kâmil sıfatlarla zikretmek ve noksan sıfatlardan uzaklaştırmak için sübhânellahi de veya namaz kıl) ve O'na istigfâr et (O'ndan kendin veya ümmetin için magfiret dile, bağışlama iste). Şübhesiz ki O, tevbeleri çok kabul edendir.

Açıklama: (Ümm-i Seleme “radıyallahü anhe” buyurdu:

Peygamber “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm”, son zamanlarında ne zaman kalkar, oturur, gider ve gelirse, mutlaka:

Sübhânellâhi ve bi-hamdihi estagfirullâhe ve etûbu ileyh [Allah'ı tesbih ve tenzih ederim ve O'na hamdederim. Allah'ta'n mağfiret diler ve O'na tevbe ederim.]” der ve "Çünkü ben bununla emrolundum.” buyururdu. Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, nasr sûresini sonuna kadar okudu. Bk. Kurtubî.