Geri

   

 

 

İleri

 

1

Bir kişi diğerini şüph-i amd olarak öldürürse, âkılesine (yakınlarına) mugalleze (ağır) diyet düşer ve kendisine de kefaret lâzım gelir.

Suph-i amd (kasden öldürme) diyeti; Ebû Hanife ve Ebû Yusuf'a göre dört yüz devedir. Yirmi beşi, iki yaşına girmiş dişi deve, yirmi beşi de üç yaşına girmiş dişi deve, yirmi beşi de dört yaşına girmiş deve ve yirmi beşi de beş yaşına girmiş dişi devedir.

Tağliz (ağırlık) ancak develerde olur. O halde eğer diyet develerden olmazsa, ağırlaştırılamaz.

Yanlış öldürmekle, öldürenin yakınlarına, diyet, kendisine de kefaret vacip olur, yanlışlıkla öldürmekte diyet, develerden yüz devedir, beş çeşittir.

İki yaşa varmış develerden yirmi dişi yirmi erkek, üç yaşa varmışlardan yirmi dişi, dört yaşlı develerden yirmi ve beş yaşlı develerden yirmi adettir.

Paradan olduğunda, altından ise, bin dinardır. Gümüştense on bin dirhemdir. Ebû Hanife’ye göre, ancak diyet bu üç (deve, altın ve gümüş) ten olabilir.

Ebû Yusuf ve Muhammed (rahmetüllahi aleyhima), «Sığırdan iki yüz sığırdır, koyundan iki bin koyundur ve süsten (elbiseden) iki yüz süstür. Beher süsü iki elbiseden ibarettir.» dediler.

Müslüman ve zımminin diyeti eşittir. Nefiste, burnun genzinde, lisanda, zeker (tenasül âletin) de diyet vardır. Birisinin başına vurduğunda aklı giderse, akıl için diyet var.

Sakal, tıraş edildiğinde bir daha bitmezse diyeti vardır.

Başın saçında, (bitmezse) kaşlarda, gözlerde, ellerde, ayaklarda, kulaklarda, dudaklarda, taşaklarda ve kadının memelerinde diyet vardır. Bunların her birisinde diyetin yarısı vardır. (Her ikisinde tamamı vardır).

Göz kirpiklerinde diyet vardır. Tek birisinde diyetin dörtte biri vardır.

El veya ayakların her hangi bir parmağında, diyetin onda biri vardır. Bütün parmaklar eşittir. Her parmakta, üç mafsal vardır. Beher mafsalda parmak diyetinin üçte birisi vardır.

İki mafsallı parmakta ise her mafsalın diyeti, tüm parmağın yarı diyetidir.

Her diş için beş deve diyet vardır. Ön dişler kesiciler ve diğerleri hep eşittir.

Bir azaya vurup, menfaatini tatil edene kestiğinde tam diyeti düştüğü gibi tam diyeti lâzım gelir. Sakatlanan el ve ışığı kaybolanı göz gibi…

Şecac (baş yarığı) on çeşittir.

1-Harise: Kan çıkmaksızın deriyi tahriş etmek,

2- Damiğa: Kan çıkıp sağa ve sola yayılmayan yara,

3 -Damiye: Kanı akan yara,

4 -Badia: Derisi kopmuş yara,

5 - Mütelahame: Derisinden sonra eti kesilen yara,

6- Simhak: Etile baş kemiği orasındaki ince perdeye yetişen yara,

7 -Mudiha: Kemiği görünen yara,

8- Haşima: Kemiği kırılan yara,

9 -Münekkile: Kemiği kırdıktan sonra yerinden başka yere oynatan yara,

10-Amme: Dimağa yetişen yaradır.

Mudihada, kasden yaparsa kısas vardır. Diğer yarıklarda kısas yoktur. Mudihanın haricindeki yaralarda, âdil bir insanın hükmettiği kadar para cezası vardır.

Yanlışlıkla olan Mudihada, diyetin yarısının onda biri vardır. Haşimede, onda bir vardır. Münekkilde, diyetin onda bir buçuğu vardır. Ammede, diyetin üçte birisi vardır.

Caife (içe nüfus eden yara) de, diyetin üçte biri vardır. Eğer deler öbür tarafa çıkarsa iki caife olur ve o zaman diyetin üçte ikisi lâzım gelir.

Bir elin parmaklarında, diyetin yarısı lâzımdır, parmakları elin ayasıyla beraber kestiğinde de diyetin yarısı lâzım gelir, parmakları bileğin yarısı ile beraber keserse, ayanın kesmesi için diyetin yarısı, fazlası için de bir âdil insanın hükmettiği ceza lâzımdır, fazla parmağın kesilmesinde bir âdilin hükmettiği miktar verilir.

Sağlamlığı bilinmediği takdirde, çocuğun gözüne, zekerinde (âletinde) ve lisanında bir âdilin hükmettiği miktar verilir.

Kemiği görülecek derecede yaralı bir kimsenin başını tekrar kırar, aklının giderilmesine veya başın tüylerinin bitmemesine sebep olursa Mudiha'nın cezası diyete dâhil olur. (Yâni diyet alınır ve iktifa edilir.)

Mudiha ile gözü kör olup, kulağı sağır veya ahres olursa, hem mudihanm cezasını ve hem de diyeti verecektir.

Ayağının bir parmağını kestiğinde yanındaki parmakta sakat olursa iki parmağın ırşi (cezası) lâzım gelir. Ebû Hanife (rahmetüllahi aleyh) ye göre, bu kesişten dolayı kısas yoktur.

Kaldırdığı dişin yerine diğer bir diş biterse cezası sakıt olur.

Ebû Hanife'ye (rahmetüllahi aleyh) göre, kırılan baş iyileşir yerinde tüyler biterse ceza sakıt olur. Ebû Yusuf «Elemin cezası olunur.» dedi. İmam-ı Muhammed (rahmetüllahi aleyh) «Doktor ücreti vardır.» dedi.

Bir kişiyi yaralayandan, yara iyileşmeyince kısas alınmaz. Bir kişinin elini yanlışlıkla keser sonra iyileşmeden öldürürse, diyet lâzım gelir ve elin cezası sakıt olur.

Her kasdi fiil ki, kısas onda şüpheden ötürü yok olur. (Babanın evlâdını öldürmesi gibi) Onun diyeti, katilin malından verilir. (Yâni yakınlarına diyetin verilmesi lâzım değildir.)

Sulh ile vacip olan ceza, ancak katilin malından verilir. Baba, oğlunu kasden öldürdüğünde, üç sene zarfında yavaş yavaş malından diyet verecektir.

Canının itirafıyla sabit olan cinayetin cezası ancak öz malından alınır. Yakınlarına doğrulanması lâzım gelemez. Çocuğun ve delinin kasten öldürmeleri, hata (yanlışlık) tır. Burada diyet yakınlarına terettüp eder.

Müslümanların yolunda bir kuyu açarsa veya bir taş dikerse, onunla bir insan ölür ise onun diyeti yakınlarına düşer. Eğer bir hayvan telef olursa onun tazminatı yapanın malından alınır.

Yol tarafına bir balkon veya su oluğu yapmışsa, bu da düşüp bir insanı öldürürse, diyet yakınlarından alınır. Kuyu, kazan ve taş dikene kefaret düşmez.

Mülkünde açtığı kuyuya bir insan düşüp helak olursa, zâmin olmaz.

Binici, bineğin ayağıyla ve eliyle bastığından veya ısırarak öldürdüğünden mesuldür. Ancak çifte ve kuyruğuyla yaptığından değildir.

Binicinin bineği yolda terseder veya işerse ve onunla bir insan düşüp ölürse binici zâmin olamaz.

Hayvanı arkadan süren, hayvanın elinden ve ayağından çıkan zararlardan mesuldür.

Hayvanın yularından tutarak çeken, hayvanın eliyle yaptığı zarardan sorumludur. Fakat ayağından sorumlu değildir.

Bir deve katarını (toplumunu) çektiğinde çiğnediklerinden mesul olur. Eğer beraberinde arkadan sürücü de varsa her ikisi birden zâmin olurlar.

Köle yanlışlıkla cinayet işlediğinde mevlâsına, denir: “Ya köleyi cinayetin karşılığı olarak ver veya fidye ile kurtar.” Mevlâ, köleyi verdiğinde cinayet velisi köleyi mülk edinir, kurtarmak isterse, cinayetin cezasını vermek suretiyle kurtarır. Eğer köle ikinci defa cinayet işlerse, hükmü birinci cinayetin hükmü gibidir.

Köle, iki cinayeti birden işlediğinde efendisine: “Ya köleyi iki cinayet sahibine ver aralarında hakları kadar paylaşsınlar veya her ikisinin ırşın (cezasını) vermek suretiyle kurtar.” denilecektir.

Mevlâsı, cinayet işlediğini bilmediği halde azat ederse, kölenin kıymetinden ve cinayetin karşılığından hangisi daha az ise, onu vermek mecburiyetindedir.

Cinayet işlediğini bildiği halde satarsa veya azat ederse, cinayet ırşını vermek mecburiyetinde kalır.

Müdebber köle veya ümmülveled cariye yanlışlıkla cinayet işlediğinde mevlâsı kıymetinden ve ırştan hangisi daha azsa, ona çarptırılır. Mevlâsı kadının hükmüyle kıymetin bir evveline verdiğinde, ikinci cinayet için bir şey mevlâya lâzım gelmez. Belki ikinci hak sahibi birinci cinayetin velisini takip edip onunla aldığında ortak olacaktır.

Mevlâ, kölenin kıymetini, kadının hükmü olmaksızın vermişse ikinci cinayetin velisi muhayyerdir; dilerse, mevlâdan isterse birinci cinayetin velisinden hakkını alabilir.

Duvarı, müslümanların yolunda mail-i inhidam olduğunda, sahibine yıkılması talep edilip ve bu talebe dair şahit de edindiği halde, yıkılması mümkün olacak bir müddet geçtiğinde hâlâ sahibi yıkmamışsa sahibi, yıkılıp telef ettiği mal ve candan sorumludur. İster yıkılmasını müslüman bir kimse, ister zımmî bir kimse talep etsin.

Bir kişinin evine doğru meyletmişse, yıkılma talebi ancak o kişiden gelmelidir. İki süvari birbirine çarpar ve ölürlerse, her birinin yakınına diğerin diyeti lâzım gelir.

Kişi, yanlışlıkla bir köleyi öldürdüğünde on bin dirhemden fazla olmamak şartıyla kıymetini vermelidir. Eğer öldürülen kölenin kıymeti on bin veya daha fazla dirhemse, katil, on bin dirhemden on dirhem eksik bir cezaya çarptırılır.

Cariyenin kıymeti, diyetten fazla olduğunda, katil beş bin dirhemden on dirhem eksik bir cezaya çarptırılır.

Kölenin elinin diyetinde beş bini geçmeyen yarı kıymeti verilir, ancak beş dirhem eksik verilir.

Hür bir insanın diyetinde takdir olunan, kölenin kıymetinde de takdir olunur. (Meselâ hür hakkında yarı diyeti icap ettiren, kölede de yarı kıymeti icap ettirir.)

Hâmile bir hanımın karnına vurduğunda, ölü bir bebek düşürürse, vurana «Gürre» düşer.

Gürre: Diyetin onda birisinin yarısıdır. Eğer diri bir yavru düşürür, bilâhare ölürse, tam diyet vermek lâzım gelir. Bebeği ölü olarak düşürür, bilâhare annesi ölürse bir diyet ve bir de gürre lâzımdır.

Eğer anne öldükten sonra bebeği ölü olarak karnından çıkarsa, anne hakkında vurana diyet düşer, fakat bebek hakkında hiç bir şey lâzım gelmez.

Düşürülen bebekten gelen mal vârisleri arasında taksim olunur.

Cariyenin bebeği için erkekse diri olduğu kıymetinin onda birisinin yarısı lâzımdır.

Kızsa kıymetinin onda birisi verilir. Düşürülen yavru hakkında kefaret yoktur.

Yanlış ve şüph-i amde (kaste benzer) katillerin kefareti: Mü'min bir köleyi azat etmektir. O olmadığı takdirde arka arkaya iki ay oruç tutmaktır, ancak altmış fakire yedirmek yoktur.