Geri

   

 

 

İleri

 

1

Bey (alış veriş) mâzî (geçmiş) lâfzı olan icap (sattım) ve kabul (satın aldım) ile münakit (kesinleşir) olur. Alış veriş yapanlardan birisi bey'i vacip kılarsa (yâni tarafından caymayı kaldırırsa) diğeri muhayyer (serbest) dir; isterse o mecliste kabul, isterse aynı mecliste reddeder.

Kabul (satın aldım) den evvel hangisi meclisten kalkarsa icap (sattım) bozulur. İcap ve kabul tamamlandıktan sonra alış veriş kesinleşir, satıcı ve alıcıdan hiç birisi kusur veya görmemezlik olmazsa cayamaz.

Alışverişi caiz olmak bakımından işaretle gösterilen nesnelerin miktarının bilinmesine ihtiyaç yoktur. Mutlak semen (paha) ancak miktar ve sıfatları (yâni nasıllıkları) belli ise bey'i caiz olur.

Peşin ve veresiye alış veriş caizdir. Veresiye ile caiz olunması, müddetin malûm olunmasına bağlıdır, eğer müddet muayyen olursa caizdir. Bey'ide semen mutlak olarak zikredilirse, beldenin (memleketin) galip olan semeni kabul olunur. Eğer paralar muhtelif iseler ve birisini tâyin etmezse Bey fasit olur.

Yemek ve tanelerin (hububatın) ölçekle ve tahminen genişliği bilinmeyen bir kap ve ağırlığı belli olmayan bir taşla satılmaları caizdir

Bir yığın taamın, her bir ölçeğini bir dirheme satan kişinin bey'i İmam-ı Ebû Hanefi (rahmetüllahi aleyh) ye göre, ancak tek bir ölçekte caiz olur, diğerlerinde fasittir, meğerki ölçeklerinin adedini söylerse... Bir sürü koyunu, her birisini bir dirhemden satarsa, hepsinde bey'i fasittir. Böylece, bir elbiseyi beher metresi bir dirheme satarsa fakat ne kadar metre olduğunu söylemezse bey'i caiz değildir. Bir yığını, yüz ölçektir diye beher ölçeği bir dirheme mukabil yüz dirhemle satın alırsa, yığını az gördüğünde alıcı muhayyerdir, isterse mevcut olan kısmın her ölçeğini bir dirheme kabullenir, isterse bey'i, kökünden iptal eder. Eğer yığını daha fazla bulursa, fazlası satanın malı olarak kalır.

Bir elbiseyi on metredir diye, on dirhemle veya bir araziyi yüz metredir diye yüz dirheme satın alan kişi bunların daha az olduğunu görünce muhayyerdir; isterse bütününü kabullenir, dilerse terkeder. Eğer söylenen metrelerden daha fazla çıkarsa müşterinin malıdır, satana caymak hakkı yoktur.

Eğer «yüz metre olarak, beher metresi bir dirhemden yüz dirhemle sana sattım» dese ve müşteri de bilâhare onu eksik bulursa o zaman muheyyerdir, isterse semenden mevcut olanın payına düşen miktarla kabul eder, dilerse terkeder. Fazla görürse müşteri serbesttir; dilerse hepsini beher metresi bir dirhemden alır, dilerse alış verişi fesheder. Bir evi satın alırken o evin temeli de satışa dâhil olur, her ne kadar satışta temelden bahsedilmezse bile...

Bir araziyi satarken o arazide bulunan hurma ve diğer ağaçlar dâhil olur, her ne kadar onlardan bahsedilmemiş ise dahi... Satılan araziye, o arazide bulunan ziraat mahsulü ancak isimlendirilirse dâhil olabilir.

Hurma veya başka bir meyveli ağacı satarsa, meyve satışa dâhil değil satanın malıdır. Ancak alıcı meyvelerin de kendisinin olacağını şart ederse olur. Meyveler satıcının ise, satıcıyı "Meyvelerini kes ağaçları alana teslim et» denir.

Daha olmamış veya olmuş bir meyveyi satarsa, alıcıya derhal kesmesi (toplaması) düşer. Eğer alıcı, oluncaya kadar ağaçta durmasını şart kılmışsa satış bozulur, ağaçta olan meyveleri satıp, ancak birkaç batmanını ayırırsa caiz değildir. Buğday sünbülünde (başağında) bakla kabuğunda olduğu halde satılmaları caizdir.

Evin satıldığında, kilitlerin anahtarları satın alana ait olur. Satılan malın ölçmek ve sarraflık ücreti satana aittir. Hazır bir şeyi satarsa, evvelâ alana «sen parayı ver» denilecektir. Müşteri parayı verdiği zaman, satana «Teslim et» denilecektir. Eşyayı, eşya veya parayı para ile satanlara «Birbirinize beraberce teslim ediniz» denilecektir.