Geri

   

 

 

İleri

 

12 NAMAZ VE ORUCUN ISKATI

1 (Bu Hususta) Vasiyet Etmek Ne Zaman Şarttır, Ne Zaman Değildir?

İmâ ile (dahi) namaz kılmaya gücü yetmeyen bir hastanın, (kılamadığı namazlar) az da olsa, Ölürken vasiyet etmesi gerekmez. Aynı şekilde yolculuk veya hastalık yüzünden orucu yiyenler, vatanlarına dönmeden veya iyileşmeden öldükleri takdirde (ıskat için) vasiyet etmeleri gerekmez.

2 Ne Zaman Vasiyet Edilir?

(Ramazan orucunu tutmaya) gücü yeten ve (fakat tutmayıp) üzerinde borç olarak kalan kimsenin (bu orucunun ıskatı için) vasiyet etmesi gerekir. Ölünün vârisi veya vasisi, terk edilen her günün orucu ve -vitir namazı dahil- (kılmayan) her vaktin 'namazının (ıskatı) için ölünün geride bıraktığı malının üçte birinden yarımsâ (2100 gr.) buğdayı veya değerini ayırır.

Eğer vasiyet etmemişse, ölünün malından vârisinin teberru alarak vermesi caizdir, ancak onun yerine oruç tutması ve namaz iknası caiz değildir.

3 Ölüyü Borcundan Kurtarma Çareleri

Ölünün vasiyet ettiği (meblağ),

Üzerindeki borcu karşılamaya yetmezse, bu miktar (bir) fakire verilir ve ölünün zimmetinden miktarın karşılayabildiği kadarı düşürülür.

Sonra fakir bu meblağı ölünün vârisine hibe eder, vârisi de bunu alır, kabul gider.

Sonra bu meblağı fakire yeniden verir ve yine bu miktarın karşılayabildiği kadarı ölünün zimmetinden düşürülür.

Fakir bu meblağı yeniden ölünün vârisine hibe eder ve o da bunu alır, kabul eder.

Sonra bunu fakire yeniden verir ve bu uygulama, ölünün üzerindeki namaz ve oruç borcu (tamamen) düşürülünceye kadar sürdürülür.

4 Fidye Kimlere Verilir?

Namazlara ait fidye bir kimseye toptan verilebilir, ama yeminin kefareti verilemez. (Yine de her şeyin doğrusunu) en iyi Allah sübhanehû ve teâlâ bilir.

Bilinmelidir ki, hasta ya ıskat için vasiyet etmiştir, ya etmemiştir. Eğer vasiyet etmişse, varislerin bu (vasiyet edilen miktarı ölünün malından) ayırmaları şarttır. Ancak varisler, ölünün bıraktığı malın üçte birini (bu iş için) ayırmakla yükümlüdürler. Çünkü hasta, hastalığı zamanında terekesinin üçte birinde hak sahibidir. Üçte ikisinde ise varislerin de hakları vardır. Dolayısıyla varislerin hakkının bulunduğu şey üzerinde onları mağdur edecek bir uygulamaya gidilemez.

Binaenaleyh, malının üçte biri, verilmesi gereken fidyeyi karşılamaya yeterse yapılacak şey bellidir. Eğer ayrılan mal, verilmesi gereken fidyeyi karşılamaya yetmezse, varisi, Ölünün malının üçte birini (bu iş için) mecburen ayırır ve ıskat edilemeyenler ise ölünün zimmetinde kalır. Vasiyet edilmediği takdirde varislerin, hiçbir şey yapmaları gerekmez. Vasiyet edilmiş olur ve (ölenin) malının üçte birisi kâfi gelmez de vârisler kendiliklerinden üçte birin üstünde bir miktarı teberru ederlerse yahut da vasiyet edilmediği halde ıskatın gerektirdiği her şeyi bir teberru olarak yerine getirirlerse vârislerin bu teberrulan caiz olduğu gibi üstelik ölü de zimmetindeki borçtan kurtulmuş olur.

Ölünün vârisinin kendisine hibe edilen şeyi alıp kabul edeceği iki kez ifâde ediliyor. Çünkü bu, her defasında gereklidir. Bunun, sim şudur: Hibe edilen, bir mala ancak alıp kabul etmekle sahip olunur. Teslim alınmazsa, bu mali hibe edenin mülkiyetinde kalmaya devam eder; binâenaleyh bu mal fakire temlik etmek istenince de kendisinin olmayan bir mal temlik edilmeye kalkılmış olur, daha doğrusu mal asıl sahibine temlike yeltenilmiş olur îd, bu bir çelişki olacağından caiz değildir.

Geçmiş Konularla İlgili Sorular

Hasta ne zaman namazı ayakta kılmayabilir?

Ayakta durmanın imkânsız hale geldiği veya zorlaştığı nasıl anlaşılır?

Hasta nasıl namaz kılar, (oturarak namaz kılan) hasta için özel bir oturuş var mıdır?

Rükû ve secde etmek imkânsızlaşınca ne yapılmalıdır?

Rükû ve secde edemeyen hasta, üzerine secde etmek için bir şey kaldırış olur? Hastanın namazda oturması zorlaştığı takdirde ne yapar?

Hasta namazı îmâ ile de kılamazsa ne olur? Bu durumda kılınamayan namazı kazası gerekir mi, bu konudaki ihtilâfı açıklayınız.

Namazda iken hastalananlar, namaza sağlıklı başlayıp namaz içinde iyileşenler hakkında ve beş-vakit namazlar boyunca veya daha fazla müddetle delirmiş veya baygın bir halde kalanlar için ne söylenilebilir?

Namaz ve orucun ıskatı (borç olmaktan çıkarılması)nın şerîatta yeri var mıdır, bunu mükemmel bir şekilde açıklayınız.

Ne zaman oruç ve namaz için fidye verilmesi hususunda vasiyet edilmez, bu hususta vasiyet etmek ne zaman şarttır? İnsan vasiyet etmeden ölünce, onun adına varisinin kendiliğinden fidye vermesi doğru olur mu?

Ölmüş bir kimsenin yerine varisinin namaz kılması uygun olur mu?

(Fidye için) vasiyet edildiğinde, (ölünün) malının ne kadarı bu vasiyetin yerine getirilmesi için tahsis olunur? Fidyeyle ilgili bu miktarın tamamı yerine getirilmediğinde ne olur?

Fidyede gerekli olan miktar nedir?

Namazla ilgili fidyenin tamamının bir fakire verilmesi doğru mudur?