Geri

   

 

 

İleri

 

42- Ruhu Güzel Makamından Alıkoyan Şey

Tirmizi, İbn Mace, Beyhaki, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) '-dan rivayet ettiklerine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Mümin, ödeninceye kadar borcuna bağlıdır.)

(Âlimler, (bağlıdır) sözünden kasıt güzel makamından alıkonu­lur demektir) demişler.

Taberâni, Enes (radıyallahü anh) 'dan şöyle dedigûflj rivayet etmiştir:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'm yanına bir adam getirildi. Üzerine namaz kılacaktı. (Arkadaşınızın üzerinde borç var mıdır?) diye sordu. Sahabenin biri (Evet) dedi. Bunun üzerine:

(Ruhu kabrinde rehin edilip göğe çıkamayan bir adama dua et­mem yarar sağlamaz. Eğer biriniz, onun borcuna kefalet ederse, kal­kar namazını kılarım. O zaman muhakkak, namazım ona fayda ve­rir.)

Taberâni (Evsât) deve Beyhaki ve İsbahanî Tergibde Semûre b. Cündüp (radıyallahü anh) ’dan rivayet ettiklerine göre:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını kıldıktan son­ra: (Burda filan kabileden kimse var mı?) Ölünüz borcundan dolayı Cennet kapısının berisinde yakalanmış. İsterseniz borcunu ödeyin, isterseniz Allah'ın azabına teslim edin) diye buyurdu.

İmam Ahmed, Beyhaki, Câbir (radıyallahü anh) ’dan şunu riva­yet etmiştir:

(Adamın biri öldü. İki dinar borcu vardı. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) namazını kılmadı. Ancak, Ebû Kata-de (radıyallahü anh) ölünün borcunu yüklendikten sonra, peygam­ber (sallallahü aleyhi ve sellem) namazım kıldt Bu olaydan bir gün sonra, Ebû Katâde'ye o iki dinarı ne yaptığım sordu. Ebû Katâde (Adam daha dün öldü, acelesi yok) dedi.

Üçüncü günü Ebû Katâde Peygamberimizin yanına gelip (öde­dim) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (İşte şimdi, vü­cudu serinledi (ateşte yanmaktan kurtuldu) ) diye buyurdu.

Bezzar, Taberani, İbn Abbâs (radıyallahü anh) ’dan rivayet et­tiklerine göre şöyle demiştir:

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün, öğle namazını kıldıktan sonra (Burada Hüzeyl kabilesinden bir adam medfundur; borcundan dolayı cennet kapısının berisinde yakalandı) diye bu­yurdu.

İmam Ahmed, Saîd b. Atval'den şöyle rivayet etmiştir:

— Babamız öldü. Arkada üç yüz dinar para ile borç ve çoluk -çocuk bıraktı. Onun çocuklarına yardım etmek istedim. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Yardım yerine borcunu öde. Çünkü o, borcundan dolayı (kab­rinde) hapsolunmuştur) diye buyurdu.

Taberani Evsât) da Berâ b. Âzip (radıyallahü anh) 'dan rivayet ettiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem,) şöy­le buyurmuştur:

— Borç sahibi, borcuyla esirdir. Yalnızlıktan ötürü halini Al­lah'a şikâyet eder.

İbn Ebi’d- Dünya, (Öldükten Sonra Yaşayanlar) kitabında Şey-ban b. Hasan'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

Babam ve Abdülvâhid b. Zeyd savaşa çıktılar. Geniş derin bir kuyuya saldırdılar. Baktılar ki (Him Him) diye bir ses geliyor. Biri kuyuya girdi. Baktı ki bir adam su üzerinde bir tahtada oturmuş, Ona; (Cin misin, îhs misin) diye sordu. Adam;

(İns'im ben) dedi.

— Necisin, deyince.

— Antakyah birisiyim, öldüm, Rabbim borcumdan dolayı be­ni burda hapsetti. Antakya'da kalan babam da ne beni hatırlıyor, ne de borcumu ödüyor, dedi.

Bunun üzerine kuyudaki adam çıktı. Diğer arkadaşına (Haydi savaşa, savaşa gidelim. Ta ki, gidip borcunu ödeyelim.) Gittiler o borcunu ödediler. Sonra tekrar o çukurun yanına döndüler. Baktı­lar ki ne çukur var, ne de herhangi bir şey..

Akşamleyin orda yattılar. Adam onların rüyalarına geldi. (Al­lah benden taraf hayrınızı versin. Borcumu ödediğinizden sonra, Rab­bim beni Cennetteki falan yere götürdü,) dedi. (1)