Amel ve
tâatlar
ibâdet ve ibâdet
nev’inden olanlar, esas itibariyle artış gösterir azalır ve
çoğalırlar. Halbuki îman, ne artar, ne de eksilir.
İman ile
İslâm,
bir ve aynı şeydir.
Allahü teâlâ
dilerse mü’minim
“= inşallah
mü’minim” demesi uygun olmaz.”
Bir insanda
tasdik ve ikrar bulundu mu, “ben şüphesiz mü’minim”, demesi doğru
olur.
Sa’îd/Cennetlik
olan kimse,
bazan şakî/Cehennemlik olur.
Cehennemlik
olan bir kişi,
bazan Cennetlik olur.
Seâdet ve
şekâvet
Cennetlik ve
Cehennemlik olma üzerinde değişiklik olur ama, is'âd ve işkâ’
Cennetlik kılma ve Cehennemlik kılma konusunda olmaz.
Çünkü is'âd
ve işkâ’ Allahü teâlâ'nın
sıfatlarındandır.
Allahü teâlâ’nın
zâtı ve sıfatları üzerinde
herhangi bir değişiklik olmaz.
Peygamber
göndermede hikmet vardır.
Îman ve tâat
sahiplerini Cennet ve sevapla “müjdelemek”, kâfirleri ve
günahkârları Cehennem ve ceza ile “korkutmak” için Allahü teâlâ
insanlardan insanlara resûller ve nebîler göndermiştir.
Allahü teâlâ,
insanlara, dünya ve din işleriyle ilgili olarak ihtiyaç duydukları
hususları açıklasınlar diye peygamberler göndermiştir.
Allahü teâlâ,
onları
peygamberleri,
âdetleri nakzeden mucizelerle tabiatta var olan kanunları
değiştirerek insanı acze düşüren delillerle teyid
etmiş kuvvetlendirmiştir. |
فأما الأعمال فهي تتزايد في نفسها، والإيمان لا يزيد ولا ينقص.
والإيمان والإسلام واحد.
وإذا وجد من العبد التصديق والإقرار صحَّ له أن يقول: أنا مؤمن حقاً،
ولا ينبغي أن يقول: أنا مؤمن إن شاء اللّه.
والسعيد قد يشقى، والشقي قد يسعد،
والتغيير يكون على السعادة والشقاوة دون الإسعاد والإشقاء،
وهما من صفات اللّه تعالى،
ولا تغير على اللّه تعالى ولا على صفاته.
وفي إرسال الرسل حكمة،
وقد أرسل اللّه رسلاً من البشر إلى البشر مبشرين ومنذرين
ومبينين للناس ما يحتاجون إليه من أمور الدنيا والدين.
وأيدهم بالمعجزات الناقضات للعادات. |