Tekvîn
yaratma,
Allahü teâlâ'nın ezelî sıfatıdır.
Tekvîn,
Allah'ın âlemi ve âlemdeki parça ve bölümlerden her bir parça ve
bölümü, ezelde değil, “var olacakları vakit” ilmine ve irâdesine
uygun şekilde halk etmesidir.
Bizce
Eş'arî hariç
diğer Sünnî kelâmcılara göre tekvîn, mükevvenden başkadır.
Eser tesirden, fiil mefûlden ayrıdır. Zira, fiil, zaruri olarak
mef’ûlünden başkadır, ona mugayirdir.
Mâverâun-nehir
ulemasının muhakkikleri şu kanâattedirler:
(Terzîk, tasvir, ihya...) bütün
(fiilî) sıfatların mercii tekvindir.
Tekvin hayata taalluk ederse, ihya,
ölüme taalluk ederse imâte
(öldürme), surete taalluk ederse
tasvir, rızka taalluk ederse
terzik… gibi isimler alır.
Bunların her
biri bir tekvin (oluş ve yaratış)
dır, özel olmaları, (tekvine âit)
taallûkların özel olmasından ileri gelmektedir.
İrâde, Allahü
teâlâ'nın zâtı ile kâim olan ezelî bir sıfatıdır.
Allahü
teâlâ'yı görmek akıl
yönünden câizdir.
Allahü
teâlâ’yı görmek naklen
âyet ve
hadislerce açıklandığı üzere vâciptir.
Bu konuda,
âhiret yurdunda mü’minlerin Allahü teâlâ'yı görmelerini gerekli
kılan sem'î
işitmeye âit
ve naklî deliller mevcuttur.
Bir mekânda,
bir cihette olmadan, karşı karşıya olma hâli bulunmadan, ışınlar
göze gelmeden ve görenle Allahü teâlâ
arasında bir mesafe mevcut olmaksızın
Hak teâlâ görülür.
|
والتكوين صفة للّه تعالى أزلية،
وهو تكوينه تعالى للعالم ولكل جزء من أجزائه لا في الأزل، بل لوقت
وجوده على حسب علمه وإرادته.
وهو غير المكون عندنا.
والإرادة صفة للّه تعالى أزلية قائمة بذاته.
ورؤية اللّه تعالى جائزة في العقل واجبة بالنقل،
وَرَدَ الدليل السمعي بإيجاب رؤية المؤمنين اللّه تعالى في دار الآخرة،
فيرى لا في مكان ولا على جهة من مقابلة ولا اتصال شعاع ولا ثبوت مسافة
بين الرائي وبين اللّه تعالى. |