52. CANLI RESMİ YAPMA VE BULUNDURMA
YASAĞI
YAYGI, TAŞ,
ELBİSE, GÜMÜŞ VEYA ALTIN PARA, YASTIK, MİNDER GİBİ EŞYÂYA CANLI
RESMİ ÇİZMENİN HARAMLIĞI VE YİNE DUVAR, TAVAN, PERDE, SARIK,
ELBİSE VE BENZERİ YER VE EŞYÂ ÜZERİNDE RESİM BULUNDURMANIN
HARAMLIĞI VE SÛRETLERİ YOK ETMEYİ EMRETMEK
1679. İbn Ömer
radıyallahu anhümâ'dan rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"Bu
sûretleri (resim ve heykelleri)
yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye
azâb edileceklerdir."
Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk
7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56;
Müslim, Libas 96, 97. Ayrıca
bk. Nesâî, Zînet 113;
İbn Mâce, Ticârât 5 |
٥٢- باب تحريم تصوير الحيوان في بساط أو حجر أو ثوب أو درهم أو مخدة
أو دينار أو وسادة وغير ذلك وتحريم اتخاذ الصور في حائط وسقف وستر
وعمامة وثوب ونحوها والأمر بإتلاف الصورة
١٦٧٩-
عن ابن عمر رضي اللّه عنهما : أنَّ
رَسُولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم قال : ( إنَّ الَّذينَ
يَصْنَعُونَ هذِهِ الصُّوَرَ يُعَذَّبُونَ يَوْمَ القِيامَةِ ،
يُقَالُ لَهُمْ : أحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ ) .
متفق عليه . |
1680. Âişe
radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem bir
seferden dönmüştü. Ben de odamın önündeki sekiyi resimli bir perde
ile örtmüştüm. Bunu görünce
Resûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem'in yüzünün rengi değişti ve şöyle buyurdu:
- "Ey
Âişe! Kıyâmet günü Allah katında insanların en şiddetli azâba
uğrayacak olanları, Allah'ın yarattığı şeyi taklide
kalkışanlardır."
Bunun üzerine
biz de o örtüyü kesip bir (veya iki) yastık yaptık.
Buhârî, Libâs 91;
Müslim, Libâs 92. Ayrıca bk.
Nesâî, Zînet 112 |
١٦٨٠-
وعن عائشة رضي اللّه عنها ،
قالت :
قَدِمَ رسُولُ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم مِنْ سَفَرٍ ، وَقَدْ سَتَرْتُ سَهْوَةً لِي بِقِرامٍ
فِيهِ تَمَاثيلُ ، فَلَمَّا رَآهُ رَسُولُ اللّه
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم
تَلَوَّنَ وَجْهُهُ، وقالَ: ( يَا عائِشَةُ
، أشَدُّ النَّاسِ عَذَاباً عِندَ اللّه يَوْمَ القِيَامَةِ الَّذينَ
يُضَاهُونَ بِخَلْقِ اللّه ! )
قَالَتْ :
فَقَطَعْنَاهُ فَجَعَلْنَا مِنهُ وِسَادَةً أوْ وِسَادَتَيْنِ .
متفق عليه .
( القِرامُ )
بكسرِ القاف هو : السِّتْرُ . (
وَالسَّهْوَةُ ) بفتح السينِ المهملة وهي : الصُّفَّةُ
تَكُونُ بَيْنَ يَدَيِ البَيْتِ ، وقيلَ : هِيَ الطَّاقُ النَّافِذُ
في الحائِطِ . |
1681. İbn Abbâs
radıyallahu anhümâ, "Ben
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinledim" dedi:
"Her
sûret yapan cehennemdedir. Yaptığı her sûret için orada bir kişi
yaratılarak ona cehennemde azâb edecektir."
İbn Abbâs,
(kendisinden fetvâ isteyen ve tek işi resim yapmak olan kişiye)
şöyle dedi:
- Eğer mutlaka
resim yapman gerekiyorsa, ağaçların ve cansız şeylerin resimlerini
yap!"
Buhâri, Büyû
104 ; Müslim, Libâs 99 |
١٦٨١-
وعن ابن عباس رضي اللّه عنهما ، قال
: سمعتُ رسولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم يقولُ : ( كُلُّ مُصَوِّرٍ
في النَّارِ يُجْعَلُ لَهُ بِكُلِّ صُورَةٍ صَوَّرَهَا نَفْسٌ
فَيُعَذِّبُهُ في جَهَنَّمَ ) . قال ابن عباس : فإنْ كُنْتَ
لاَ بُدَّ فَاعِلاً ، فَاصْنعِ الشَّجَرَ وَمَا لاَ رُوحَ فِيهِ.
متفق عليه. |
1682. Yine İbn Abbâs
radıyallahu anhümâ, "Ben
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinledim" dedi:
"Kim
dünyada bir canlı resmi yaparsa, kıyamet günü yaptığı resme can
vermeye zorlanır. O ise, buna aslâ can veremez."
Buhârî, Libâs 97, Ta'bîr 45;
Müslim, Libâs 100 |
١٦٨٢-
وعنه ، قال : سمعتُ رسولَ اللّه صَلّى
اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم ، يقول : (
مَنْ صَوَّرَ صُورَةً فِي الدُّنْيَا ، كُلِّفَ أَنْ يَنْفُخَ فِيهَا
الرُّوحَ يَومَ القِيَامَةِ وَلَيْسَ بِنَافِخٍ ) .
متفق عليه . |
1683. İbn Mes'ûd
radıyallahu anh, "Ben
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinledim" dedi:
"Kıyamet
günü azâbı en şiddetli olanlar, sûret yapanlardır."
Buhârî,
Libâs 89, 91, 92, 95;
Müslim,
Libâs 96, 97, 98.
Ayrıca bk. Nesâî,
Zînet 113 |
١٦٨٣-
وعن ابن مسعودٍ رَضِيَ اللّه عَنْهُ
قال : سمعتُ رسولَ اللّه صَلّى اللّه
عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ : ( إنَّ
أشَدَّ النَّاسِ عَذَاباً يَومَ القِيَامَةِ المُصَوِّرُونَ )
. متفق عليه . |
1684. Ebû Hüreyre
radıyallahu anh, "Ben
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'i
şöyle buyururken dinledim" dedi:
"Allahü
teâlâ:
Benim yarattığım gibi yaratmaya
kalkışandan daha zâlim kim vardır? Haydi bir zerre, yahut bir
habbe veya bir arpa tanesini yoktan yaratsınlar (bakalım!),
buyurdu."
Buhârî, Libas 90;
Müslim, Libâs 101 |
١٦٨٤-
وعن أبي هريرة رَضِيَ اللّه عَنْهُ
قال : سمعتُ رسُولَ اللّه صَلّى اللّه
عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ : (
قال اللّه تَعَالَى : وَمَنْ أظْلَمُ مِمَّنْ ذَهَبَ يَخْلُقُ
كَخَلْقِي ؟ فَلْيَخْلُقُوا ذَرَّةً أوْ لِيَخْلُقُوا حَبَّةً ، أوْ
لِيَخْلُقُوا شَعِيرَةً )
. متفق عليه . |
1685. Ebû Talha
radıyallahu anh'den rivayet
edildiğine göre Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
"İçinde köpek ve sûret bulunan eve
melekler girmez."
Buhârî, Libâs 88, Bedü'l-halk
7; Müslim, Libâs 83, 87 |
١٦٨٥-
وعن أبي طلحة رَضِيَ اللّه عَنْهُ :
أنَّ رسُولَ اللّه صَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم ، قال : ( لاَ تَدْخُلُ
المَلاَئِكَةُ بَيْتاً فيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ ) .
متفق عليه . |
1686. İbn Ömer
radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Cebrâil
aleyhisselâm,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'e
geleceğini söylemişti. Gecikti.
Resûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem çok üzüldü ve dışarı çıkınca Cebrâil ile
karşılaştı ve gecikmesinden şikayetçi oldu. Bunun üzerine Cebrâil
aleyhisselâm:
"Biz
melekler, içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz"
cevabını verdi.
Buhârî, Libâs 94 |
١٦٨٦-
وعن ابن عمر رضي اللّه عنهما ، قال
: وَعَدَ رسُولَ اللّه صَلّى اللّه
عَلَيْهِ وسَلَّم جِبْرِيلُ أنْ يَأتِيَهُ ، فَرَاثَ عَلَيْهِ
حَتَّى اشْتَدَّ عَلَى رَسُولِ اللّه صَلّى
اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَخَرَجَ فَلَقِيَهُ جِبريلُ
فَشَكَا إلَيهِ ،
فَقَالَ :
إنَّا لاَ نَدْخُلُ بَيْتاً فِيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ . رواهُ
البُخاري .
( راث )
: أبْطَأَ ، وهو بالثاء المثلثة . |
1687. Âişe
radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Cebrâil
aleyhisselâm,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'e
belli bir saatte geleceğini vadetmişti. Vakit gelmiş ama Cebrâil
gelmemişti. Resûlüllah
elinde bulunan sopayı yere attı ve
"Allah da Resûlleri de va'dinden caymaz!" dedi. Sonra
etrafa bakınmaya başladı. Bir de ne görsün, sedirinin altında bir
köpek eniği. Bunun üzerine:
- "Ey
Âişe! Bu enik buraya ne zaman girdi?" diye seslendi.
Ben:
- Allaha yemin
ederim ki, bilmiyorum, dedim.
Emir verdi,
köpek yavrusu evden çıkarıldı. Cebrâil
aleyhisselâm da hemen geldi.
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Bana
söz verdin, ben de bekledim, ama gelmedin," dedi.
Cebrâil:
- "Gelmemi,
evindeki köpek engelledi. Biz melekler içinde köpek ve sûret
bulunan eve girmeyiz" cevabını verdi.
Müslim, Libâs 81. 82. Ayrıca
bk. Buhârî, Bedü'l-halk 7,
Libâs 94. İbn Mâce, Libâs 44
1688. Ebü'l-Heyyâc Hayyân İbn
Husayn şöyle dedi: Ali İbn Ebû Tâlib
radıyallahu anh bana:
"Seni,
Resûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'in
beni memur ettiği bir işi yapmakla görevlendireyim mi? Nerede
canlı sûreti bulursan onu tanınmaz hale getir, rastladığın yüksek
kabirleri de yerle bir et!" dedi.
Müslim, Cenâiz 93;
Ebû Dâvûd, Cenâiz 68;
Tirmizî, Cenâiz 56;
Nesâî, Cenâiz 99 |
١٦٨٧-
وعن عائشة رضي اللّه عنها ،
قالت :
واعدَ رسولَ اللّهصَلّى اللّه عَلَيْهِ
وسَلَّم ، جبريلُ عليهِ السَّلامُ ، في سَاعَةٍ أنْ يَأتِيَهُ
، فَجَاءتْ تِلْكَ السَّاعَةُ وَلَمْ يَأتِهِ !
قَالَتْ :
وَكَانَ بِيَدِهِ عَصاً، فَطَرَحَهَا مِنْ يَدِهِ وَهُوَ يَقُولُ :
( ما يُخْلِفُ اللّه وَعْدَهُ وَلاَ
رُسُلُهُ ) ثُمَّ التَفَتَ ، فإذَا جَرْوُ كَلْبٍ تَحْتَ
سَرِيرِهِ .
فقالَ :
( مَتَى دَخَلَ هَذَا الكَلْبُ ؟ )
فَقُلْتُ : واللّه مَا دَرَيْتُ بِهِ ، فَأمَرَ بِهِ فَأُخْرِجَ ،
فَجَاءهُ جِبْرِيلُ
، فقال رسُولُ اللّه
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم : (
وَعَدْتَنِي، فَجَلَسْتُ لَكَ وَلَمْ تَأتِني )
فقالَ :
مَنَعَنِي الكَلْبُ الَّذِي كانَ في بَيْتِكَ ، إنَّا لاَ نَدْخُلُ
بَيْتاً فِيهِ كَلْبٌ وَلاَ صُورَةٌ . رواه
مسلم .
١٦٨٨-
وعن أبي الهَيَّاجِ حَيَّانَ بِن حُصَيْنٍ ، قال : قال لي عَليُّ بن
أبي طالب رَضِيَ اللّه عَنْهُ :
ألاَ أبْعَثُكَ عَلَى مَا بَعَثَنِي عَلَيْهِ رَسُولُ اللّه
صَلّى اللّه عَلَيْهِ وسَلَّم ؟ أن
لاَ تَدَعَ صُورَةً إلاَّ طَمَسْتَهَا ، وَلاَ قَبْراً مُشْرفاً
إلاَّ سَوَّيْتَهُ . رواه مسلم . |
|