Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- İman, İslâm ve İhsân’ın Tarifleri

5007- Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bizler bir gün Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında otururken hemen bir adam geliverdi. Elbisesi bembeyaz, saçları simsiyahtı. Üzerinde yolculuk belirtileri de yoktu, bizden hiç biride onu tanımıyordu. O kimse Peygamberimizin yanına kadar gelip oturdu dizlerini dizlerine dayadı, ellerini dizlerinin üzerine koyarak şöyle dedi:

(Ey Muhammed! İslâm’ın ne olduğunu haber ver!) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona cevaben:

(İslâm; Allah’tan başka gerçek hiçbir ilâhın olmadığına Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de Allah’ın Peygamberi olduğuna inanarak şahitlik yapman, namazı kılıp zekatı vermen, Ramazan orucunu tutup gücün yeterse haccetmendir) buyurdular. Bunun üzerine adam:

(Doğru söyledin) dedi. Biz onun hem sormasına hem tasdik etmesine şaşırdık. Adam sonra:

(Bir de bana İman’ın ne demek olduğunu anlat) dedi. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin O’ndan olduğuna inanmandır) buyurdular. O kimse yine:

(Doğru söyledin) diyerek:

(İhsan nedir? Bana onu anlat) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(İhsan; görüyormuşçasına Allah’a ibadet edip kulluk yapmandır. Sen O’nu görmüyorsan da O seni mutlaka görmektedir) buyurdular. O kimse yine:

(Doğru söyledin) dedi. Bu sefer adam:

(Kıyametin ne zaman kopacağını bana haber ver) deyince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz:

(Bu konuda sorulan sorandan daha bilgili değildir) buyurdu. Bu sefer o adam:

(O halde kıyametin alâmetlerinden bahset) deyince, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:

(Cariyenin hanımefendisini doğurması (Yani doğan çocuklar ana babalarına köle ve cariye muamelesi yapacaklar) Yalınayak, çıplak, fakir deve çobanlarını yaptırdıkları binalarla boy ölçüşürken görmendir.) Ömer İbn-ül Hattab diyor ki: Sonra adam çıkıp gitti bir süre hayrette kaldım. Sonra Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ey Ömer soru soran kimdi biliyor musun?) dedi. Ben de:

(Allah ve Rasûlü daha iyi bilir) deyince, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(O Cibril idi, size dininizi öğretmek üzere gelmişti) buyurdu. (Buhârî, İman: 37; Müslim, İman: 1)