29. İsti'fâf (Dilenmeyip İffetli Yaşamak) 1646- Ebû Said el-Hudrî'den rivâyet edildiğine göre, Ensâr’dan bazı kişiler Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'tan (bir şeyler) istediler. O da onlara verdi. Sonra tekrar istediler yine verdi. Yanındaki tükenince: " Yanımdaki malı sizden asla gizlemem. Kim iffetli olmak isterse, Allah onu iffetli yapar. Kim de elindeki ile yetinirse, Allah onu zengin yapar. Sabretmeye gayret edene Allah sabır ihsan eder. Hiç bir kimseye sabırdan daha geniş bir ihsanda bulunu İmanı iş lir" buyurdu. Buharî, zekât 18, 50; Müslim, zekât 124; Tirmizî, birr 77; Nesaî, zekât 85; Ahmed b. Hanbel, III, 12, 44, 93, 403. 1647- İbn Mesûd'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): " Kime yokluk isabet eder de (halinden şikâyet ederek) onu halka arz eder (onlardan bir şeyler ister)se yokluğu giderilmez. Kim de onu Allah'a arz ederse, Allah onu çabuk zengin eder. Ya çabuk ölümle veya çabuk zenginlikle." diye buyurdu. Tirmizî, zühd 18; Ahmed b. Hanbel, I, 407, 442. 1648- İbnu'l-Firâsî'den rivâyet edildiğine göre, el-Firâsî, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Dileneyim mi, Ya Resûlallah? dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): " Hayır, eğer mutlaka bir şey istemen gerekirse, salih kişilerden iste!" buyurdu. Nesaî, zekât 84. 1649. ..İbnü's Sâidî'den nakledilmiştir ki: Ömer (radıyallahü anh) beni zekât toplamak üzere görevlendirdi. İşimi bitirip topladığım zekâtları kendisine teslim edince, bana ücret verilmesini emretti. Bunun üzerine " Ben bu işi Allah rızası için yaptım, mükâfatım Allah'a aittir" dedim. O şöyle cevap verdi: Sana verileni al, zira ben de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında (bu işte) çalıştım. Bana ücret verdi ben de söylediğin gibi söyledim. Resûlüllah bana: " İstemeden sana bir şey verildiği zaman onu (al) ye ve tasadduk et." buyurdu. Buhârî, ahkâm 17; Müslim, zekât 112; Nesaî, zekât 94; Ahmed b. Hanbel, I, 52. 1650- Abdullah b. Ömer'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minberde zekâttan, haya edip onu almamaktan ve dilenmekten söz ederken şöyle buyurdu: " Yüksek el, alçak elden daha hayırlıdır. Yüksek el, veren (el), alçak el de dilenen (el)dir." Buhârî, zekât 18; vesâyâ 9: Rikâk II; Müslim, zekât 94; Nesaî, zekât 52; Ahmet b. Hanbel, II, 4, 98, 319; III, 330. Ebû Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisteki Eyyûb'un Nâfi'den rivâyeti konusunda ihtilâf edilmiştir. Abdulvâris: " Yüksek el, haya edip almayandır" demişse de râvilerin çoğu Hammâd b. Zeyd'den, o da Eyyûb'dan rivâyetine göre: " Yüksek el, veren eldir" Hammâd'dan rivâyet edenlerden biriside: " haya edip almayandır" demiştir. 1651- Mâlik b. Nadla'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: " Eller üç kısımdır: Allah'ın Yed-i Ulyâ'sı (zatına mahsus ve sıfatına lâyık Eri), ondan sonra verenin eli ve dilenenin alçak eli, fazla olanı ver ve nefsine yenilme." Ahmed b. Hanbel, I, 446; IV, 137. |