185. Peygamber'e Salavât Okumak 978- Ka'b b. Ücra (radıyallahü anh)'den; demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Ey Allah'ın Resulü, Bize, sana salavât getirmemizi ve selâm vermemizi emrettin. Selâmın ne olduğunu bildik. Peki, ya selavâtı nasıl getireceğiz? dedik (veya dediler) Şekk râvilerden İbn Ebî Leylâ'ya aittir. Müslim'de seksiz olarak " dedik" denilmektedir. Hazret-i Peygamber, şu karşılığı verdi: " Ey Allah'ım! İbrahim'in sânını yücelttiğin gibi Muhammed'in ve âlinin sânım da yücelt, İbrahim'e bol hayırlar verdiğin gibi Muhammed'e ve âline de bol hayırlar ver. Çünkü sen hamd edilensin, şerefli ve ulusun" deyiniz. Buhârî, enbiyâ 10: deavat, 31, 32; Müslim, salat 65, 66, 69; Nesâi, sehv 49, 50, 51, 54; Tirmizi, tefsiru sure, (33), 34. Dârimî, salat 85; Muvatta\ sefer 66, 67; Ahmed b. Hanbel, I, 162; III, 47; IV, 118; V, 274. 979- Müsedded, Yezid b. Zürey' kanalıyla Şu'be'den şu (önceki) hadisi rivâyet etmiştir. (Râvi bu rivâyette) şöyle dedi: " İbrahim'in âlini yücelttiğin gibi, Muhammed’i ve âlini de yücelt." Müslim, salât 66; Tirmizî, Tefsiru sûre (33), 34. 980- Mis'ar el-Hakem'den, Hakem'in (976. hadisteki) isnadı ile (iki) önceki hadisi rivâyet edip şöyle demiştir: " Ey Allah'ım! İbrahim'i yücelttiğin gibi Muhammed'i ve onun âlini (aile ve ümmetini) de yücelt. Çünkü sen hamdedilensin, şerefli ve ulusun. Ey Allah'ım! İbrahim'in âline bol hayırlar verdiğin gibi, Muhammed'e ve onun âline de bol hayırlar ver. Çünkü sen, haınd edilensin, şerifli ve ulusun." Ebû Dâvûd buyurdu ki: Bu hadisi Zübeyr b. Adî, İbn Ebî Leylâ’dan, Mis'ar'ınki gibi rivâyet etmiş ancak şunu da söylemiştir: " İbrahim’in âlini yücelttiğin gibi- sen övülensin, şân ve şeref sahibisin. Muhammed'e bol hayır ver- " Zübeyr, Mis'ar'tn hadisinin benzerini şevketti. 981- Ebû Humeyd es-Sâidî (radıyallahü anh)'den rivâyet edilmiştir ki, sahabiler: Ya Resûlallah, sana nasıl salât edelim? dediler, Resûlüllah: " Ey Allah'ım! İbrahim'in âlini yücelttiğin gibi Muhammed'i, hanımlarını ve zürriyetini yücelt! İbrahim'in âline bol hayırlar verdiğin gibi, Muhammed'e, hanımlarına ve zürriyetine de bol hayırlar ver. Çünkü sen hamdedilensin, şereflisin" deyiniz" buyurdu. Buhârî, enbiyâ 10; Müslim, salât 69: Nesâî. sehv 54; İbn Mâce, ikâme 25; Muvatta' sclcr 66; Ahmed b. Hanbel, V, 274, 434. 982- Ebû Mes'ud el-Ensârî'den nakledilmiştir ki: Biz Sa'd b. Ubâde'nin meclisinde iken Hazret-i Peygamber yanımıza geldi. Beşîr b. Sa'd, kendisine: Ya Resûlallah! Allah bize, sana salavât getirmemizi emretti, sana nasıl salât edelim? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç karşılık vermeden sustu. O kadar ki biz Beşîr'in bu soruyu hiç sormamış olmasını istedik. (Bir müddet) sonra Resûlüllah: " Şöyle deyiniz..." buyurdu... Râvi Ka'nebî (bundan sonra) Kâ'b b. Ücra hadisinin mânâsını nakledip sonuna " âlemlerde, sen hamdedilensin, şereflisin" kelimelerini ilâve etti. Müslim, salât 65; Tirmizî, tefsiru sûre (33), 34; Nesâî, sehv 49; Dârimî, salât 85; Muvattâ, sefer 67; Ahmed b. Hanbel, V, 274. 983- (Ebû Mes'ud el-Ensâri'nin) önceki haberi Ukbe b. Amr’dan aynen rivâyet edilmiştir. Farklı olarak bunda Resûlüllah; " Allah'ım! Ümmî Nebî Muhammed'i ve âlini yücelt" deyiniz buyurmuştur. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübra, Iı, 378, Darekutnî, Sünen, I, 355. 984- Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Peygamber (aleyhisselâm)'ın şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: " Her kim bize, ehl-i beyte salavât getirdiği zaman tam ve bol ecir almak isterse; " Allah'ım Nebi Muhammed'în, mü’minlerin anaları olan hanımlarının, zürriyetinin ve ehl-i beytinin sânını, İbrahim'in âlinin şanını yücelttiğin gibi yücelt. Çünkü sen hamd edilensin, şereflisin, " desin." Sadece Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. |