Geri

   

 

 

 

İleri

 

172. Namazda Selâm Almanın Hükmü

924- Abdullah (b. Mes'ûd)'dan nakledilmiştir ki: Biz, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) namaz kılarken, kendisine selâm verirdik de selâmımızı alırdı. Necâşî'nin yanından döndüğümüzde ise verdiğimiz selâmı almadı ve; " namazda (namazın kendisine ait) meşguliyet vardır" buyurdu.

Buhârî , el-amel fissaUt, 2, 15, menâkıbu'l-ensâr 37; Müslim, mesâcid 34, İbn Mace, ikâme 59; Ahmed b. Hanbel, I, 376, 409.

925- Abdullah (b. Mes'ûd)'dan nakledilmiştir ki:

" Biz (İslâm'ın ilk yıllarında) namazda (bulunan kimseye) selâm verir ve ihtiyacımızı (ondan) sorardık. (Habeşistan'dan döndükten sonra) Resûlüllah'ın yanına geldim. Namaz kılıyordu. Selâm verdim selâmı(mı) almadı. Beni selâmın alınıp verilmesiyle ilgili) olduk - olmadık düşünceler sardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince " Allah emir (ve hükümlerinden istediğini yeniler. Allahü Teâlâ kesinlikle namazda konuşmamanıza (dair yeni) hüküm gönderdi" buyurdu ve selâmımı aldı.

Buhârî, tevhîd 40; Nesâî, sehv, 20, kusûf 16; Ahmed b. Hanbel, I, 377, 409, 415, 463.

926- Suhayb (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki:

" Resûlüllah'ın yanına vardım. Namaz kılıyordu. Selâm verdim, İşaretle (selâmıma) karşılık verdi.

(Hadisin râvilerinden Leys) dedi ki:

" Öyle zannediyorum ki (bana bu hadisi nakleden Bükeyr) " Parmağıyla işaret ederek" dedi.

(Ebû Dâvûd buyurdu ki); bu lafızlar Kuteybe'nin (rivâyet ettiği) hadisindir.

Tirmizî, salât 154; Nesâî, sehv 6; Dârimî, salât 14.

927- Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)'den nakledilmiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni (haber toplamak için) Mustalik oğullarına gönderdi. Geldiğim zaman devesi üzerinde namaz kılıyordu. Ben kendisiyle konuştuğum halde, o bana eliyle şöyle yaptı. Sonra kendisiyle (tekrar) konuştum. Fakat o eliyle yine şöyle yaptı. Ben kendisini işitiyordum. Okuyor, başı ile işaret ediyordu. Namazı bitirdikten sonra;

" gönderdiğim iş hususunda ne yaptın? Şüphesiz ki, seninle konuşmama namazda bulunmamdan başka bir engel yoktu"

Dârımî, salât 181; Ahmed b. Hanbel, III, 312, 339, 446. buyurdu.

928- Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) namaz kılmak için Kuba'ya gitmiş de namaz kılarken ensar gelip kendisine selâm vermişler. Ben Bilâl'e;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazda iken kendisine selâm verdikleri zaman onların selâmlarını nasıl alırdı? diye sordum. " Şöyle yapardı" dedi, avucunu açtı ve (bu hadisi Ebû Dâvûd'a nakleden râvi el-Hüseyn b. İsâ; " bana bu hadisi nakleden) Cafer de (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in elinin hareketini bana göstermek için) avucunu açtı (elinin) içini aşağıya dışını da yukarıya getirdi" dedi.

Tirmizî, salât 154; Nesâî, selıv 6; İbn Mâce, ikâme 59.

929- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'ın rivâyetine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) " Namazda noksanlık yapmak ve selâm vermek (caiz) olmaz" buyurmuştur. Ahmed (b. Hanbel) dedi ki: Bana göre (bu hadisin) mânâsı, " Namazda selâm verme sana da selâm verilmesin. Kişi namazını eksik kılar, sonra da namazından şüpheli olarak çıkar" demektir.

Ahmed b. Hanbel, II, 461.

930- Bize Muhammed b. el-Alâ haber verdi, dedi ki; bize Muâviye b. Hişâm Süfyân'dan, o da Ebû Mâlik'den, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den nakletti: (Ebû Muâviye) dedi ki: Öyle zannediyorum ki (Ebû Hureyre) bu hadisi (Resul-i Ekrem'e ulaştırarak) refetti. (Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

" Namazda ve selâm vermede noksanlık yapmak (caîz) olamaz" .

Ebû Dâvûd buyurdu ki:

" Bu hadisi (bir de) İbn Fudayl (bir öneki hadisi rivâyet eden) İbn Mehdi’nin kelimeleriyle nakletti. Ancak (Resûlüllah’a) ulaştırmadı (murfû’ değil de mevkuf olarak rivâyet etti).