Geri

   

 

 

 

İleri

 

156. Rüku' Ve Secdede Kalmanın Müddeti

885- es-Sa'dî, babasından yahut amcasından (rivâyetle) demiştir ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i namazında iken gözetledim rükû ve secde hâlinde iken üç kere " sûbhânellahi ve bihamdih = Allah'ı teşbih (ve tenzih) ederim ve ona hamdolsun" diyecek kadar rükû' ve secde halinde dururdu.

Ahmed b. Hanbel, V, 271.

886- Abdullah b. Mes'ûd'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Biriniz rüku'a vardığı zaman üç kere " sübhane rabbiyye’l-azîm=Büyük olan Rabbimi teşbih ederim" desin. Bu (rükü'daki teşbihin) en aşağısıdır. Secdeye vardığı zaman da üç kere " Sübhane ranbiye'l-â'lâ: Yüce olan rabbimi teşbih ederim" desin. Bu da (secdedeki teşbihin) en aşağısıdır."

Tirmizî, mevâkît 79; deavât 39, 59; İbn Mâce, ikâme 19, 20; Dârimî, salât 69; Ahmed b. Hanbel, I, 232, 371; V, 382, 384, 389, 394, 397, 398.

Ebû Dâvûd buyurdu ki: Bu (hadis) mürseldir. (Çünkü) Avn, Abdullah ile buluşmamıştır.

887- Ebû Hureyre (radıyallahü anh) " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu demiştir:

" Sîzden her kim (Tîn) sûresini sonuna kadar (âyetiyle beraber) okursa, " evet, kaadirdir ben de buna şahidlik edenlerdenim" desin. Kim de (öuı r^ r-jî V ) (Kıyâme) sûresini" âyetiyle beraber okursa, " evet" desin. Kim de " Vel mürselati" suresini okur da âyetinin sonuna kadar gelirse, Allah'a iman ettik" desin."

(Râvi) İsmail dedi ki: Ben " acaba bu hadisi nakleden kimse yanılmış olabilir mi bir göreyim" diye (bu hadisi o) bedevî adama tekrar okumaya başladım da (bana şöyle) dedi:

Ey kardeşimin oğlu, sen benim bu hadisi kafamda tutamadığımı mı zannediyorsun? Vallahi ben altmış defa hacca gittim, üzerinde hacca gittiğim her deveyi bile bilmekteyim."

Tırmizi, tefsiru sûre (95), 1.

888- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh), Ömer b. Abdul-Aziz'i kast ederek, dedi ki: Resûlüllah'dan sonra namaz bakımından Resûlüllah'a şu gençten daha çok benzeyen bir kimsenin arkasında namaz kılmadım. Biz onun rukûunda on (defa) ve sücudunda (yine) on (defa) teşbih (okuduğunu) tahmin ettik.

Ebû Dâvûd buyurdu ki: Ahmed b. Salih (şöyle) dedi: Ben Abdullah b. İbrahim sana bu hadisi nakleden ravinin ismi Mânûs mu yahutta Mâbûs mudur? dedim. (O da bana);

" Abdurrezzak (bu ravinin isminin) Mâbûs (olduğunu) söylüyor. Amma benim hafızamda kaldığına göre Mânûs'tur, diye cevab verdi. (Ebû Dâvûd sözlerine devamla dedi ki:) Bu naklettiğimiz lâfızlar İbn Râfi'in rivâyetine aittir. Ahmed (b. Salih de bu hadisi) Said b. Cübeyr'den, Enes b. Mâlik'ten şeklinde (sema' yerine an'ane yoluyla) nakletti.