11- Deccal Çıktığı Vakit Romalıların Birçok Maktuller İçinde Gelmesi Bâbı 7463- Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ali b. Hucur ikisi birden İlmi Uluyye'den rivâyet etliler. Lâfız İbn Mucur'undur. (Dediler ki): Bize İsmail b. İbrahim, Eyyûb'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da Ebû Katadele'l-Adevî'den, o da Küseyr b. Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Kûfe'de kızıl bir rüzgar esti. Derken işi gücü sâdece ya Abdellah b. Mes'ud kıyâmet yeldi demek olan bir adam geldi, bunun üzerine Abdullah oturdu, dayanmıştı ve şunu söyledi: — Miras taksim edilmez olmadıkça ganimetle ferahlanma bulunmadıkça kıyâmet kopmaz, dedi. Sonra eliyle şöyle yaptı (eliyle Şam tarafına doğru işaret etti) da dedi ki: Düşman ehl-i İslâm için (ordu) topluyor. Ben: — Romalıları mı kastediyorsun? dedim. — Evet! İşte o harbinizde şiddetli bir hücum olacak. Müslümanlar ölüm için bir öncü fırka kuracak. Öyle ki, gâlib olmadıkça geri dönmeyecek, tâ gece aralarına girinceye kadar çarpışacaklar, nihayet onlar da, bunlar da dönecek, hiç bir taraf gâlib gelmeyecek, öncü fırka bitecektir. Sonra müslümanlar tekrar Ölüm için bir öncü fırkası kuracak. Öyle ki, gâlip gelmeden geri dönmeyecek ve tâ gece aralarım ayırıncaya kadar çarpışacaklar. Onlar da, bunlar da geri dönecekdir. Hiç biri galib gelmeyecektir. Bu fırka da bitecektir. Sonra müslümanlar ölüm için bir öncü fırkası teşkil edecek, Öyle ki, galip gelmedikçe geri dönmeyecek ve akşama katlar çarpışacaklar. Nihayet onlar da, bunlar da geri dönecek. Hiç biri galip gelmeyecektir. Öncü fırka bitecektir. Dördüncü gün gelince düşmanlara karşı ehl-i İslâm'ın bakıyyesi ilerleyecek, Allah düşmanlar üzerine hezimeti halkedecek ve düşmanları — ya misli görülmeyen yahut misli görülmedik demiştir— bir şekilde tepeleyeceklerdir. O derece ki, yanlarından kuş geçecek, onlar Ölü olarak yere serilmeden geride bırakmıyacaktır. Bir babanın oğulları birbirlerini sayacak, yüz kişi oldukları halde onlardan yalnız bir adam kaldığını göreceklerdir. Şu halde hangi Simime te sevinilecek yahut hangi miras taksim edilecektir. Onlar bu halde iken aniden bundan daha büyük bir musibet işitecekler. Kendilerine: Deccal zürriyetiniz hususunda sizin yerinizi aldı, diye bir yaygaracı gelecek, hemen ellerindeki şeyleri atacaklar ve yola koyulacaklar, öncü olarak on süvari göndereceklerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben onların isimlerini, babalarının isimlerini, atlarının renklerini pek âlâ biliyorum. Onlar o gün yeryüzünde en iyi süvarilerdir. Yahut o gün yeryüzünde en iyi süvarilerdendir.» buyurdular. İbn Ebî Şeybe kendi rivâyetinde: «Üseyr b. Câbir'den naklen.» dedi. 7464- Bana Muhammed b. Ubeyd El-Gubarî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da Ebû Katâde'den, o da Yüseyr b. Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): İbn Mes'ud'un yanındaydım, derken bir kızıl rüzgâr esti... Râvî hadîsi yukarki gibi anlatmıştır. Ama İbn Uleyye'nin badîsi daha tamam ve daha doyurucudur. 7465- Bize Şeyban b. Ferrûh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman (yani; İbn Muğîra) rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Humeyd (yani; İbn Hilâl) Ebû Katâde'den, o da Üseyr b. Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah b. Mes'ud'un evinde idim. Ev doluydu. Derken Kû-fe'de kızıl bir rüzgâr esti... Ve râvî İbn Uleyye hadîsi gibi rivâyet etmiştir. Bu hadîsten maksad şudur: Harb tehlikesi olduğunu sezen bir adam Hazret-i Abdullah b. Mes'ud'a gelerek kıyâmet kopuyor, demiş. O da: Bu bir şey değil, asıl kıyâmet Şamlılarla Romalılar arasında vuku bulacak dehşetli muharebede kopacaktır, demiştir. Yani; öyle bir harb olacak ki, kalan mirası taksim edecek mirasçı bulunmayacak, alınan ganimete sevinecek kimse kalmayacaktır. Bu harbde müslümanlar Ölüm var, dönüm yok diyen en yiğit askerlerinden fırkalar teşkil ederek düşmanın üzerine sevkedecekler, fakat bu fırkalar eriyip bitecek, üç defa yenisini gönderdikleri halde yine bir netice elde edemeyeceklerdir. Nihayet ehl-i İslâm'ın kalan gazilerine Teâlâ Hazretleri zafer nasib edecek, misli görülmedik bir harb yaparak düşmanı kıracaklar, harbi kazanacaklardır. Bu harb o kadar şiddetli olacak ki, çarpışan küffarın yanından kuşlar geçse, az sonra bunların yere serilmiş olduklarını göreceklerdir. Bir babanın yüz oğlu olsa, bu harbde yalnız biri sağ kalacaktır. Yani; harbden kurtulanlar yüzde bir nisbetinde olacaklardır. İşte Hazret-i İbn Mes'ud'un miras taksim edilmez olmadıkça, ganimetle ferahlanma bulunmadıkça sözlerinden muradı bu neticedir. İki taraftan o kadar insan kırılacak ki, mirasa konacak mirasçı kalmayacak, alınan ganimeti taksim edecek gâzî kalmayacaktır. Bu yetmemiş gibi üstelik Deccal’ın çıktığı haberi gelecek, bunun üzerine gaziler aldıklarını bırakarak onun karşısına yürüyeceklerdir. Müslim sarihlerinden Übbî diyor ki: «Harbeden Öncü fırka bitecektir sözüne bir bak! Bunun mânâsı hakikaten yok olacaktır demekse, bundan sonraki iki taraf da galib gelmeden dönecektir, cümlesiyle bunun arası nasıl bulunur? Meğer ki, bu sözden o fırkanın mensub olduğu ordu kastedilmiş olsun! Zîra bir fırkanın bitmesinden bütün ordunun mağlûb olması lâzım gelmez. Yani; iki tarafın fırkaları bitecek, fakat orduları kalacaktır.» Hadisdeki «debre» kelimesi «dâire» şeklinde de rivâyet edilmiştir. Debre zafer ve nusret mânâlarına gelir. Bu kelime hezimet mânâsına da kullanılır. Dâire de aşağı yukarı zafer manasınadır. |